Asu Maro ülkemizin hatırı sayılır gazetecilerinden. Cumhuriyet, Radikal İki, Akşam, Milliyet Cadde; hepsinde uzun soluklu çalışmalar yapmış bir isim. Aslında basın-yayın değil iktisat mezunu olan Maro’nun ilk okulum dediği yer Cumhuriyet Gazetesi. İkinci okulu Radikal İki’de ise Tuğrul Eryılmaz ile tanışıyor. Dört yıl burada, bir o kadar da Milliyet Sanat’ta birlikte çalışıyorlar. O zamanlardan nehir söyleşi yapacaklarına dair bir söz alıyor Tuğrul Eryılmaz’dan. İletişim Yayınları’ndan çıkan “Tuğrul Eryılmaz 68’li ve Gazeteci” bu sözün bir ürünü. Aradan on üç yıl geçmiş tabii.
2015’in son günlerinde Tuğrul Eryılmaz’ın vazgeçilmez mekanlarından Kaktüs’e oturup düğmeye basıyorlar ve çerçeve konusunda da uzun uzun pazarlık ediyorlar.
Kitabın önsözünde bahsedildiği gibi kayıtsız şartsız çok sevenleri kadar kızanları, korkanları ve şiddetle hoşlanmayanları olsa da sanırım hepsinin üzerinde anlaşacağı nokta, Tuğrul Eryılmaz’ın Türkiye basınında bir okul olduğudur.
Asu Maro’nun kaleme aldığı bu kitapta da O’nun risk almaktan çekinmeyen, denenmeyeni deneyen, söylenmeyeni söyleyen tarafı ve hayat hikayesi yer alıyor.
Hikâye, Diyarbakır Sur’da başlıyor. Doğduğu şehir, ev, kimliğinin şekillenişi, İstanbul zamanları, ilkokul yıllarına dair sorulara cevapları var. Bu cevaplar üstünden Alevilik-Sünnilik meselesini de tartışmaya açıyorlar birlikte.
Acı-tatlı anılara giriyorlar sonra. Müzik yarışmasındaki ilk hayal kırıklığını anlatıyor Tuğrul Eryılmaz.
Sanatla ilişkisi tango ile başladığı müzikle kalmıyor, sinemanın hayatına girişi de mevcut. İlk izlediği film Avare. Sonra sıralıyor Tuğrul Eryılmaz; Kaldırım Çiçeği, Yedi Köyün Zeynebi, Boş Beşik, Büyük Sirk. Türk Sinemasına nostaljik bir bakış sağlıyor okura…
Aslen Kadıköy doğumlu Eryılmaz, tam yirmi yıl sonra çocukluğunun geçtiği Diyarbakır’a geri dönünce oraya dışarıdan bir gözle bakıyor. Diyarbakır’ın yirmi yılda ne kadar değiştiğini yaşadığı diğer şehirler üstünden kıyaslıyor. Mesela İzmir’e bir beş yıl sonra gittiğinde aynı değil ama Diyarbakır’da birçok yer aynı kalmış. Farklı deneyimleri de oluyor doğduğu şehirde. Gazetecilik atölyeleri gibi. Asu Maro hem Tuğrul Eryılmaz Diyarbakır’da gazeteci olsaydı ne olurdu diye soruyor, hem de sordukları ile Diyarbakır’daki Kürt gazetecileri, Dicle Haber Ajansı’nı, Jiyan’dan gelenleri öğrenmiş oluyoruz.
Tuğrul Eryılmaz gençliğinde Dev-Genç’e de katılıyor. Ama Fikir Kulübü’ne alınmıyor. Kitapta bu anıları da kendi analizleriyle yer alıyor. O dönem çok kulüp var: Hür Düşünce Kulübü, sağcılar, sosyal demokratlar, Sosyalist Fikir Kulübü…
Asu Maro kitapta o döneme oldukça yer ayırıyor ve detaylıca soruyor. İkinci darbe 12 Eylül’de yaşananlar ve Eryılmaz üstündeki etkisi de çok. Bu nehir söyleşi vesilesiyle Nokta Dergisi, Cumhuriyet Gazetesi, beğendiği ve beğenmediği dergileri anlatıyor Tuğrul Eryılmaz.
Cihangir Mahallesi’ni konuşuyorlar sonra. Mahallede kimlerin yaşadığı da röportajın içinde. Sonra Sokak Dergisi var. İsmini Yıldırım Türker’in koyduğu bu dergiyi solcular sevmiyorlar, diyor. Tuğrul Eryılmaz’ın gazetecilik serüveninde Türkiye siyasi tarihindeki iniş çıkışları okumak da mümkün. Aynı zamanda siyasetin etkisiyle Türkiye’deki dergicilik serüveni de diyebiliriz hatta. Dergiler çok etkileniyor ülkedeki çalkantılardan. Yeni Gündem, Cumhuriyet Dergi ve İkinci Nokta bu döneme denk geliyor.
En güzel dönem ise Radikal İki dönemi. Günde on sekiz saat çalıştıkları bile oluyor bu dönemde. Radikal İki’den kimlerin yolu geçmiyor ki…
Tuğrul Eryılmaz Asu Maro’nun bu insanlarla ilgili sorularını kişisel deneyiminin tüm naifliği ile anlatıyor. İçten, samimi, birçok insanla yolu kesişmiş bir isim Tuğrul Eryılmaz. Asu Maro ile bundan daha güzel bir kitap çıkaramazlarmış.
- Tuğrul Eryılmaz: 68’li ve Gazeteci – Asu Maro
- İletişim Yayınları – Nehir Söyleşi
- 264 sayfa