Radikal Kitap, yayın hayatına Hürriyet Kitap Sanat olarak devam etme kararı aldı ve ilk sayısı Şubat ayının ilk haftasında okurlarla yeniden buluştu. Ek, sadece kitap ve edebiyat haberiyle sınırlı kalmayacak, sanat ve kültür haberleri de hazırlayacak, derleyecek.
Hürriyet Kitap Sanat’ın ilk sayısı, bir tartışmayı da beraberinde getirdi. “Büyük edebiyat jürisi seçti” anonsuyla “Geleceğin On Yazarı” dosyası hazırlandı. Seçici kurulun bilgisi haricinde böyle bir anonsun geçildiği düşüncesindeyiz. Her ne kadar spotta “ilk kitaplarıyla dikkat çeken, yeni çalışmaları merakla beklenen” yazarları listeledikleri belirtilse de, bu “büyük edebiyat jürisi” ve “geleceğin 10 yazarı” ibareleri edebiyat dünyasında ve sosyal medyada fazlasıyla eleştirildi. Öte yandan hem kurulu hem de seçilen yazarları beklemedikleri bir tepkiyle karşı karşıya bıraktı, ismi geçenler yıpratılmış oldu. (Yeri gelmişken; burada, Sol Haber Portalı’nda yayınlanan sözde eleştiri yazısını ciddiye almadığımızı belirtmek isteriz.) Bu hareket “Edebiyatta Kanon” tartışmalarını yeniden gün yüzüne çıkardı.
Biz de ekip olarak, listeyi yetersiz bulduğumuzu sosyal medya hesaplarımızdan duyurduk. Çünkü edebiyatımızın gelecek kuşağı on yazara indirgenemezdi. Listede belirtilen yazarların çoğu okuduğumuz, tanıdığımız, sevdiğimiz insanlar olmasına rağmen böyle bir sınırlandırma ve böyle bir listenin oluşturulmasında izlenen yönteme karşı olduğumuzu dile getirme gereksinimi hissettik. En başta okur olarak böyle bir listenin oluşturulmasındaki gereksinimi sorguladık. Akademide ve yayıncılık sektörü içerisinde yer alan isimlerin böyle bir liste oluşturması tabii ki ciddiye alınabilecek bir şeydir. Lakin bu listenin üretkenliğin bunca arttığı bir süreçte, on yazarla sınırlandırılmış olması, bizlerde listenin yeterli olmadığı düşüncesini doğurdu. Elbette bir gazetede daha uzun ya da kapsamlı bir listeye yer verilemeyeceğinin de farkında olmakla beraber; metinlerin, kitapların esas muhatapı ve jürisi olabilecek kanala, okurlara günümüzün dikkat çeken, sevilen, çalışmaları takip edilen yazarları sorduk. Okur düşüncesinin, kanonist düşüncenin önünde olduğunu düşündüğümüz için, bu listeleri yazımızın sonunda sizlerle paylaşacağız. Lakin önce üretkenliğin artması, öykünün mekanikleşmesi ve ödüllendirme konularına değinmek istiyoruz.
Son yıllarda artan ve okur olarak takip etmekte zorlandığımız üretkenlik konusu, edebiyatta nitelik sorusunu getiriyor. Yayıncılık sektörünün çarkını çevirebilmesi için maddi kaygıları göz önünde bulundurarak basımına karar verdiği dosyalar, nitelik açısından ne denli irdeleniyor, değerlendiriyor? Para karşılığında dosya bastırma döneminin içerisinde olduğumuzu birbirimizden saklamaya gerek yok galiba. İşin içine edebi nitelik haricinde maddi kaygılar da girince, metnin içeriği önemsizleşiyor ve okur için iyi metnin peşine düşmek iyiden iyiye zorlaşıyor. Yayınevlerinin izlediği yayın politikalarının da eleştirilmesi, piyasa sürülen ve artık bir “meta” olan ürünlerin üzerinde ciddi olarak yayınevlerinin sorgulanması düşünülmelidir.
Bir başka sancılı konu da öykücülüğün “öğretildiği” öykü atölyeleri. Öykünün öğretilebilir bir tür olduğu varsayımı üzerinden yola çıkılarak açılan bu atölyeler, edebiyatta mekanikleşme ve öğreticinin düşünme tarzından etkilenen ve adeta eğitmenin yazdığı metinlerin kopyası metinler üreten yerler oldu. Atölyelerin nitelikli yazar ve metin üretilen yerler olduğu algısı ne kadar doğrudur? Para karşılığında sunulan bu hizmetler edebiyata ne kadar hizmet etmektedir? Ve yayıncı güdümlü atölyelerde eğitim alan yazarlara, atölyelere katılmayan yazar adaylarının arasındaki nitelik farkını, kim, nasıl ve neden belirliyor? Birbirinin aynısı öyküler, aynı teknikler ve hatta aynı cümlelerle dolu öykü kitapları, öykü karakterleri… Bunlar konuşulmalı ve tartışılmalı diye düşünüyoruz.
Seçici kurulların çoğunda aynı isimleri görmeye alıştığımız öykü ya da roman yarışmaları ise yılladır süregelen bir tartışmanın odağı aslında. Aynı isimlerin yıllardır jüri üyeliği yaptığı bir ödüllendirme mantığı ne denli doğrudur? Edebiyatın doğruları ya da yanlışları, yıllardır aynı noktada mıdır? Edebiyat kanonu dediğimiz bu “jüri” mantığı dışında kalan metinler, dosyalar başarısız mıdır? Ödüllendirme konusunun da tartışılması gerektiği bir gerçektir. Edebiyatta tartışılacak konular çoğaltılabilir; dileriz ki tartışılsın, eleştirilsin, eleştirmekten kimse çekinmesin.
Okur dönüşleriyle iki farklı liste oluştu: İlki, kitabı/kitapları yayımlanmış yazarlar; ikincisi ise, çeşitli edebiyat dergilerinde okur kitlesi oluşturmuş ve gelecek vadettiğine inanılan yazarlardan oluşuyor. Bir kez daha belirtmek isteriz ki; bu listeler tamamen sosyal medyada okurların ilettiği isimlerden oluşmaktadır ve akademik ya da edebiyat kanonuna dair bir iddia taşımamaktadır.
Listede yer almayan ve tabii ki yazdıklarıyla kendini kanıtlayan ya da kanıtlayacak yazarlar da olacaktır. Listeler alfabetik olarak sıralanmıştır.
Kitabı yayımlanmış yazarlar
Alper Beşe |
Anıl Nişancalı |
Aylin Balboa |
Banu Özyürek |
Birgül Oğuz |
Burak Parmaksız |
Deniz Tarsus |
Ekin M. Sözüpek |
Emrah Ateş |
Eylem Ata Güleç |
Gamze Arslan |
Gülfem Pamuk |
Kaan Koç |
Kerem Görkem |
M. Özgür Mutlu |
Mehmet Özkan Şüküran |
Melisa Kesmez |
Mustafa Orman |
Nazlı Karabıyıkoğlu |
Okan Çil |
Onur Akyıl |
Orçun Ünal |
Osman Cihangir |
Ömür İklim Demir |
Özgür Balpınar |
Özgür Çakır |
Pelin Buzluk |
Selim Bektaş |
Sine Ergün |
Tunç Kurt |
Henüz kitabı yayımlanmamış, dergilerdeki eserleriyle dikkat çeken yazarlar
Ali İhsan Bayır |
Ali Oktay Özbayrak |
Anıl Mert Özsoy |
Ata Egemen Çakıl |
Ata Tuncer |
Burak Malkoç |
Caner Almaz |
Emirhan Burak Aydın |
Eyüp Tosun |
Ezgi Polat |
Fatih Külahçı |
Gökçe Devranlı |
Kader Büyükbingöl |
Mehmet Berk Yaltırık |
Mert Yılmaz Güler |
Mevsim Yenice |
Miraç Ağca |
Murat Çelik |
Nazlı Yıldırım |
Oğuzhan Yeşiltuna |
Onur Güzeldiyar |
Önder Şit |
Semih Öztürk |
Serdar Ağbaba |