1981 doğumlu İlay Bilgili, Çukurova’da büyümüş bir Hataylı. Kendisi yakın zamanda yaşadığımız ve hiçbir şekilde unutamayacağımız felaketin içerisinde ses çıkarmaya çabalayan illerimizin sesi olmak için emek verdi. Biz bu listeyi konuştuğumuzda her şey yerli yerindeydi fakat şimdi bu cümleleri yazarken bile derime batan gerçekleri yanımda taşıyorum. Elimizden gelen bile elimize yetmiyor yine de bu yazı çıktığında sevgili İlay Bilgili’ye gideceğini bildiğim içten teşekkürümü de iletmek istiyorum. Ses olmak ne kadar kıymetliymiş, bir kez daha öğrendim.
Marmara Üniversitesi‘nde İngilizce Öğretmenliği bölümünde lisans eğitimini tamamlamış olan İlay Bilgili, bu alanda öğretmenlik yapmakta. Artis ve Mimesis öyküleriyle AltKitap Öykü Seçkisi‘ne girmeye hak kazanmış ve bu şekilde bir nevi edebiyat kapısından içeri adımını atmış. Bunun haricinde Notos, Duvar, Edebiyat Haber, Oggito Öykü, Öykülem ve Altzine‘de öyküleri yayımlanmış. 2019 yılında Monokl Yayınları‘ndan ilk öykü kitabı Talan, 2022 yılında İthaki Yayınları‘ndan ikinci öykü kitabı Leylâ, Mektubum Eline Ulaştı Mı? okurlarıyla buluştu.
İlk kitabı Talan için verdiği bir röportajı okumuştum. Bir ilk öykü kitabı için söylenecek en güzel cümleler söylenmiş gibi hissettirdi bana: “İlk kitapların çokça otobiyografik olduğu söylenir. Benimki de gerçekten öyle. Kitaptaki her şey kurgu fakat her öykünün biraz orasında biraz burasında ben varım. Beni şu anda olduğum insan olmaya iten çokça şey yaşadım dolayısıyla karakterlerim de genelde değişim yaşıyor. Bitirdikleri yerde başladıkları yerdekinden başka bir bakış ve duruşları var genelde. Öğreniyorlar, izliyorlar. Bir de adı sıcaklık mı bilmem ama ben oldukça hayalperest bir insanımdır, öyle ki asıl gerçekliğim odur sanki. Örneğin, çamaşır asarken gökyüzünden bir Unicorn inse asla şaşırmam ve hatta evdekilere, e ben size hep söylüyordum derim. Acıları, kederi masala dönüştürmeyi, devam etmeyi, boyun eğmemeyi, renkleri seviyorum. Karakterlerim de öyleler.” (2020, GazeteSanat)
Fakat her yazara sorulan o soruyu her zaman arıyorum: Yazmaya iten sebep nedir? Bunu araştırırken okuduğum bir röportajı oldu: “Herkesin kendisini ifade etme şekli elbette farklı, ben bunu yazarak yapabiliyorum. Süreçte kendimi geliştirmeye uğraştım. Neden? Çünkü her şey politiktir bana göre… Edebiyat, dünyayı değiştirmeye çalışmak için kıymetli bir silahtır. Kendimi geliştirmek silahımı güçlendirmek demek. Çünkü ben dünyanın değişebileceğine kesinlikle inanıyorum. Yazmasam dünya için bir sorun olmaz ama benim için yıpratıcı bir süreç olur çünkü bu bir çeşit hayata tutunma yolu benim için.” (2022, Kitaphaber)
Yazarak hayata tutunan İlay Bilgili, son zamanlarda beni de cümleleriyle ayakta tuttu. Bu konuda yalan söyleyemem. Kendimi bir şekilde uykusuz gecelerden, karanlıkta yalnız olmadığım gerçeğinden onun cümleleri çıkardı. Bir şekilde toparlanıyoruz. Bunu yapmak zorunda olduğumuz bilinciyle yapıyoruz belki. Ama tutunmak… O bambaşka bir durum. Kendisinden istediğim okuma listesi de belki aramızdan birkaçını ayakta tutacak o dal olur. Hiçbir şeyi unutmayalım olur mu? Yaşanan da yaşatan da hep burada.
Kendisine cümleleri, içtenliği, okuma listesi, içinden kaza kaza çıkardığı ve düşünmeden dağıttığı bütün gücü için teşekkür ederim.
İlay Bilgili, Neokuyorum okurları için 11 kitap tavsiyesinde bulundu. İşte o 11 kitap:
- Tezer Özlü – Çocukluğun Soğuk Geceleri (Yapı Kredi Yayınları)
- Hulki Aktunç – Toplu Öyküler I (Yapı Kredi Yayınları)
- Euripides- Orestes (Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Çeviri: Ari Çokona)
- Bohumil Hrabal- Yetişkinler ve İleri Düzeyde Öğrenciler için Dans Dersleri (Notos Kitap, Çeviri: Elif Gökteke)
- Andres Barba – Küçük Eller (Notos Kitap, Çeviri: İdil Dündar)
- Dag Solstad – T. Singer (Jaguar Kitap, Çeviri: Deniz Canefe)
- Juan Jose Saer – Kimsesiz (Jaguar Kitap, Çeviri: Gökhan Aksay)
- Sherwood Andersen – Yumurta (Vacilando Kitap, Çeviri: Gül Alkan Oduncu)
- Claire Keegan – Böyle Küçük Şeyler (Jaguar Kitap, Çeviri: Umay Öze)
- Duygu Çayırcıoğlu – Kadınca Bilmeyişlerin Sonu (İletişim Yayınları)
- Anna Kavan – Julia ve Bazuka (Everest Yayınları, Çeviri: Selahattin Özpalabıyıklar)