1971, İstanbul doğumlu Figen Şakacı, İstanbul Üniversitesi‘nin Halkla İlişkiler bölümünde eğitimini tamamlamış. Gazeteciliğe başladığı dönemde çeşitli gazete ve dergilerde muhabirlik ve köşe yazarlığı yapmış.
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları tarafından 2005 yılında ilk söyleşi kitabı Her Doğum Bir Mucizedir/ Aykut Kazancıgil Kitabı, 2007 yılında ikinci söyleşi kitabı Mizah Zekanın Zekatıdır / Tarık Minkari Kitabı yayımlanmıştır. 2011 yılında Everest Yayınları tarafından ilk romanı Bitirgen yayımlanmıştır. İletişim Yayınları tarafından 2014 yılında Bitirgen ile birbirine bağlı olduğu düşünülen ikinci romanı Pala Hayriye adlı kitabı ve 2017 yılında üçlemenin üçüncüsü niteliğinde olan romanı Hayriye Hanım’ı Kim Çaldı? adlı kitabı okurlarıyla buluşmuştur.
Bu üçlemenin ortaya çıkmasından sonra kendisiyle yapılan bir söyleşide yazım süreci hakkında şöyle konuşmuş:
“Pala Hayriye’yi yazmadan önce 90’lara gitmek, hafızayı tazelemek, unuttuğum olayları, durumları yeniden hatırlamak istedim. Hayriye’nin hayatında ve toplumsal hafızamızda neler olabilir, neler olmazsa olmazdı? Uzun bir okuma dönemi girdi araya. Ve elbette o ilk cümle… Beni yanına çağıran, elimden tutan o ilk cümleyi bekledim. Bitirgen’in en yakın arkadaşları ağaçlardı, o ağaçta ham bir meyve olarak durmayı öğrenmiştim de ya sonrası… Kendi ağırlığını artık taşıyamayan, minnetle bağlı olduğu dalından ayrılmayı bekleyen o meyvenin olgunlaştığındaki düşme anına odaklanmalıydım. O anların duygusu beni Hayriye Hanım’ı Kim Çaldı?ya kadar getirdi.” (2017, Oggito)
Figen Şakacı’nın yazarlığı ile zihinlerde yarattığı yeni dünya sadece bununla sınırlı değil. 2000 yılında Oyun Alaturka adlı bir tiyatro oyununun senaryosunu kaleme almıştır. Bu oyun, ilk olarak New York’ta Producer’s Club’da ve New York Uluslararası Fringe Festivali’nde seyirciyle buluşmuştur. 2002 yılında ise İstanbul’da Afife Jale Sahnesi‘nde sahnelenmiştir. Pala Hayriye kitabındaki “Pişti” hikâyesinden uyarladığı Topuklu Terlik Süt Yapar tiyatro oyunu 2017 yılında Aysa Prodüksiyon, 2019 yılında Şogen Film tarafından sahnelenmiş ve sonrasında Mitos Boyut Yayınları tarafından kitaplaştırılmıştır. Kıymetli müzisyen Müzeyyen Senar’ın şarkılarıyla harmanlanmış hayatını kaleme aldığı Müzeyyen adlı oyunu 2018 yılında sahnelenmiştir.
2020 yılında üçlemenin dışında bir kitabı olan Kesekli Tarla, İletişim Yayınları tarafından yayımlanmıştır. Kesekli Tarla, 2021 yılında 67. Sait Faik Abasıyanık Hikâye Armağanı kısa listesine girmiştir. 2022 yılında Kırmızı Kedi Çocuk Yayınları tarafından yayımlanan Herkes Bir Anda Büyür adlı kitabın derlemesini üstlenen Figen Şakacı; bu kitabıyla Buket Uzuner, Deniz Poyraz, Banu Özyürek, Gülten Dayıoğlu‘nun bulunduğu 12 yazarın büyüme hikâyelerine ev olacak eseri yaratmak için emek vermiş.
Figen Şakacı’nın geçmişini ve yaptıklarını okuduğum vakit kendisinin kahramanı olduğu başka bir kitaba konuk olmuşum gibi hissettim. Elini uzattığı her işten mutlaka bir karşılık bulmuş olan Figen Şakacı, büyük bir tebessümle anımsayacağım şahane ve çok özel bir isim oldu benim için. Bütün bu işlerinin yanında bunu da anmadan geçmek istemiyorum. 1998-1999 yılları arasında Neyse Ne adlı sahne performansıyla ilk feminist stand up sanatçısı ünvanıyla İstanbul Kadın Müzesi arşivine dahil olmuştur.
Anlatacaklarıma son verirken İstanbul Kadın Müzesi’nde yayımlanmış cümlelerinin tamamına yer vermek istiyorum. Kendisiyle konuşurken hani bir tabir vardır -evimizin kızı gibi- hissettiğim fakat eşi benzeri olmayan ve her zaman kıymetini, önemini ve yaptıklarını hatırlamamız gereken Figen Şakacı’ya sonsuz desteği ve samimiyeti için teşekkürlerimi sunuyorum.
“Bir gün sahneye çıktım ve bir hikâye anlattım. Hikâye, 18 yaşında bir genç kızın kendi devrimini gerçekleştirmek üzere sabaha karşı evden kaçışıyla başlıyordu. İçine doğduğu evden, ana kucağından, baba ocağından çıkıp da o yaşta kendini sokağın kollarına atan bir genç kızın böyle bir toplumda başına neler gelirdi? Bu soru halen cevabını aradığımız bir soru olsa da 90’ların sonunda bir bar ortamında, ulu orta, dramatik bir kurguya yaslanmadan, ilk kez yüksek sesle soruluyordu. Anlattığım hikâyenin hem öznesi hem de nesnesi olmayı göze almış, topluluk karşısında “ayağa kalkmış” bir saat boyunca kadınlar ve erkekler arasında dolaşarak bu soruyu herkesin gözünün içine bakarak sormuştum.
Hikâyemin adını “Neyse Ne” koymuştum, seyirciler gerisini kendince tamamlasın diye… Aslında amacım bu ülkede kadın olmanın her türlü hallerine bakarak, baktırarak ışık tutmaktı izleyenlere… Bir tiyatro oyunu değildi sahnedeki, “show business” hiç değil. Sahnenin ortasında mıh gibi duran bir soru ve kendimce bulduğum trajikomik cevapları vardı.
Erkek diliyle/gözüyle/ anlayışıyla giydirilen elbiselerden tek tek soyunmaktı yaptığım… Bir genç kız büyümekten bahsediyordu işte, kadın doğmakla, kadın olmak arasındaki o incecik sırattan… Cüretim huzursuz edici, dilim tatlı-sertti. Anlattığım bütün kadınların hikâyesiydi aslında ama ben kendimi öne sürdüm. Sakarlıklara, şaşkınlıklara, saflıklara ayna tuttum. Değişmez bir metne değil, seyircinin coşkusuna bağlı kaldım.
Her programında “Tombul Tombul Memeler” şarkısıyla çıktım sahneye, alkış tutup göbek atmaya kalkanları susturdum. “Meme farkıyla” şarkılara malzeme olmayı, erkeklerin diline dolanmayı alaya aldım. Gece vakti dolaştığım sokaklardan, girdiğim işlerden, sevdiğim erkeklerden, düştüğüm çukurlardan bahsettim. Her bahsin içinde bıyık buran, bize kim olduğumuzu öğretmeye kalkan, türlü aşk oyunlarıyla yaralay(n)an erkekler vardı. Ben de biliyordum bu hikâyenin anlatmakla bitmeyeceğini… Bu kez elime kalemi aldım ve yıllar önce sahneye alkışlarla çıkan o kadının evine, çocukluğuna geri dönerek yazmaya başladım.” (İstanbul Kadın Müzesi, Figen Şakacı)
Figen Şakacı, Neokuyorum okurları için 13 kitap tavsiyesinde bulundu. İşte o 13 kitap:
- Samanta Schweblin – Yedi Boş Ev (Can Yayınları, Çeviri: Emrah İmre)
- Claire Keegan – Emanet Çocuk (Jaguar Kitap, Çeviri: Behlül Dündar)
- Merce Rodoreda – Ölüm ve Bahar (Alef Yayınları, Çeviri: Suna Kılıç)
- Venus Khoury-Ghata – Marina Tsvetayeva ya da Alabuga’da Ölmek (Yapı Kredi Yayınları, Çeviri: Ayşenaz Cengiz)
- Herta Müller – Tek Bacaklı Yolcu (Siren Yayınları, Çeviri: Çağlar Tanyeri)
- Yan Lianke – Günler, Aylar, Yıllar (Jaguar Kitap, Çeviri: Erdem Kurtuldu)
- Yaprak Zihnioğlu – Kadınsız İnkılap (Metis Yayınları)
- Jean Amery – Suç ve Kefaretin Ötesinde (Metis Yayınları, Çeviri: Cemal Ener)
- Cemed Loma – Darbuka Solo (İthaki Yayınları)
- Melike Koçak – Hiçkuşu (Can Yayınları)
- Ömür İklim Demir – Mutedil Dalgalı (Yapı Kredi Yayınları)
- Suat Derviş – Çöken İstanbul (İthaki Yayınları)
- Kâmil Erdem – Yok Yolcu (Sel Yayıncılık)
Fotoğraf: Hasan Aydın