Anadolu’nun yetiştirdiği nadide şairlerimizden Cahit Külebi’yi doğum gününde ölümsüz şiirleriyle anıyoruz.
İyi okumalar.
Anlarsın
Bir gece habersiz bize gel
Merdivenler gıcırdamasın
Öyle yorgunum ki hiç sorma
Sen halimden anlarsın
Sabahlara kadar oturup konuşalım
Kimse duymasın
Mavi bir gökyüzümüz olsun
Kanatlarımız dokunarak uçalım
İnsanlardan buz gibi soğudum
İşte yalnız sen varsın
Öyle halsizim ki hiç sorma
Anlarsın
Bir Halin Var Özlüyorum
Bir halin var seviyorum
Küçük ellerinden daha çok
Bir halin var özlüyorum
Sıcak dudaklarında yok
Yıldızlı gözlerinde ayrı ufuk
Bir halin var düşünüyorum
Bir halin var gülüyorum
Arsız burnunda çocuk
Bir halin var özlüyorum
Güleceksin sevincinden
Sabahları erken kalkacağız
Sobamızı yakacağız,
Saçların güzel olacak tütünümün renginden
Ellerin çay kokacak
Gün doğacak sesinden.
Tanrı katına çıkacaksınız utanmadan!
Ruhlarınız koyup kaçacak sizi!
Topraklara gömüleceksiniz.Kurtlar, böcekler, solucanlar
Sevinçle saldıracak üstünüze.
Elleriniz bomboş kalacak,
Kimse bakmayacak resminize.
Sevilmiş kadınların hayali
Dumanlar gibi dağılacak;
Faydaydı, şöhretti, merhametti
Semtinize uğramayacak.
Gözleriniz yok artık!
Dünyamızı göremeyeceksiniz!
Okşamak, gülmek, konuşmak
Yok olmuş bir selde yüzeceksiniz,
Yavaş yavaş çürüyeceksiniz.
Hikâye
Senin dudakların pembe
Ellerin beyaz,
Al tut ellerimi bebek
Tut biraz!
Benim doğduğum köylerde
Ceviz ağaçları yoktu,
Ben bu yüzden serinliğe hasretim
Okşa biraz!
Benim doğduğum köylerde
Buğday tarlaları yoktu,
Dağıt saçlarını bebek
Savur biraz!
Benim doğduğum köyleri
Akşamları eşkıyalar basardı,
Ben bu yüzden yalnızlığı hiç sevmem
Konuş biraz!
Kamyonlar kavun taşır ve ben
Boyuna onu düşünürdüm,
Kamyonlar kavun taşır ve ben
Boyuna onu düşünürdüm,
Niksar'da evimizdeyken
Küçük bir serçe kadar hürdüm.
Sonra âlem değişiverdi
Ayrı su, ayrı hava, ayrı toprak.
Sonra âlem değişiverdi
Ayrı su, ayrı hava, ayrı toprak.
Mevsimler ne çabuk geçiverdi
Unutmak, unutmak, unutmak.
Anladım bu şehir başkadır
Herkes beni aldattı gitti,
Anladım bu şehir başkadır
Herkes beni aldattı gitti,
Yine kamyonlar kavun taşır
Fakat içimde şarkı bitti.
20 Aralık 1917’de Zile’nin Çeltek köyünde doğmuş, 20 Haziran 1997 tarihinde Ankara’da ölmüştür. Kendisine Mahmut Cahit adı verilmiş, ailesi yasa çıktıktan sonra Erencan soyadını almış, şair ise takma Külebi soyadını sonradan “tescil” ettirmiştir.
Ortaöğretimini Sivas Lisesi’nde yapmış, İstanbul Yüksek Öğretmen Okulu’nu tercih etmiş ve buradan mezun olmuştur (1940). Öğretmen Okulu’nda iken Reşit Rahmeti Arad’ın yardımıyla Almanya’ya giderek Fransızca’nın yanında Almanca öğrenmiştir.
Askerliğini bitirdikten sonra (1942), Antalya Lisesi Stajyer Edebiyat öğretmenliğine atanmıştır (1943). Daha sonra Ankara Devlet Konservatuvarı Edebiyat öğretmeni olmuş, aynı okulun Müdür Başyardımcılığına getirilmiştir (1951), ardından da Ankara Gazi Lisesi edebiyat öğretmeni olmuştur (1954).
Külebi, Millî Eğitim Müfettişliği yaptığı dönemden (1956) sonra, İsviçre Bölgesi Öğrenci Müfettişliği ve Kültür Ateşeliği’ne atanarak yurt dışına gitmiştir (1960). Yurda döndükten sonra (1964), müfettişlik görevini sürdürmüş, bu görevdeyken birkaç kez Devlet Konservatuvarı Müdürlüğü’ne vekâlet etmiştir. Kültür Bakanlığı Müsteşar Yardımcılığı’na getirilen (1969), bu görevinden ayrılarak (1971), eski görevi başmüfettişliğe dönmüş, kendi isteğiyle emekli olmuştur (1973).
1972 yılında yapılan Kurultay’da Türk Dil Kurumu Yönetim Kuruluna seçilen Külebi, emekli olduktan sonra kurumun Yayın Kolu Başkanı olarak görev yapmış, daha sonra Genel Yazmanlık’a getirilmiştir (1976). 12 Eylül’den sonra bu görevinden istifa etmiş (1983), SODEP kurucuları arasında yer almış, ancak kurucu üyeliği veto edilmiştir.
ŞİİRLERİ VE YAZIN YAŞAMI
Cahit Külebi, “ilk şiirlerini daha lise öğrencisiyken, Sivas Erkek Lisesi’nin Toplantı adlı dergisinde yayımlamış, Yücel dergisinde ‘Sivas Erkek Lisesi-Ahmet’ imzasıyla bir şiiri çıkmıştır (Mayıs 1935). İstanbul’a geldikten sonra Gençlik dergisinde Mahmut Cahit imzasıyla iki, Nazmi Cahit imzasıyla da iki şiiri yayımlanmıştır. Daha sonra Cahit Erencan adıyla Sokak, Gençlik ve Varlık dergilerinde de şiirleri çıkmıştır. Bir ara babasının aile adı Gullebi’den yararlanarak Külebi adını kullanmaya başlamış, Külebi’yi sonradan soyadı olarak tescil ettirmiştir.” Külebi 1940 Edebiyat hareketi içinde etkin bir rol oynamamasına, hiçbir gruba ve eğilime katılmamasına rağmen şiirini kabul ettirmiştir.
Cahit Külebi Yeşeren Otlar adlı kitabıyla Türk Dil Kurumu Edebiyat Ödülü’nü (1955), Yangın adlı kitabıyla da Yeditepe Şiir Ödülü’nü (1981) kazanmıştır. Külebi’nin bazı çevirileri de yayımlanmıştır.
ESERLERİ
ŞİİR
Adamın Biri (1946)
Rüzgâr (1949)
Atatürk Kurtuluş Savaşında (1952)
Yeşeren Otlar (1955)
Süt (1965)
Şiirler (1969)
Türk Mavisi (1973)
Sıkıntı ve Umut (1977)
Yangın (1980)
Bütün Şiirleri (1982)
Güz Türküleri (1991)
Bütün Şiirleri (1997)
ANI
İçi Sevda Dolu Yolculuk 1986
DÜZ YAZI
Şiir Her Zaman 1985
ÖDÜLLERİ
1955 Türk Dil Kurumu Edebiyat Ödülü Yeşeren Otlar ile
1981 Yeditepe Şiir Armağanı Yangın ile