José Saramago ölümünden önce yazdığı ve yayımlandığı ülkelerde büyük tartışmalara yol açan son romanında insanlığın kutsal kitaplardaki başlangıcına geri dönüyor.
Adem ile Havva’nın oğlu, kardeş katili, “sürgün ve gezgin” Kabil’le çıkılan bu yolculuk, Eski Ahit’in loş ve tekinsiz diyarlarında, zaman ve mekân kavramlarını altüst ederek, süreğen bir şimdiki zaman içinde, edebiyatla felsefenin kesiştiği dar alanlarda dolaştırıyor okuru.
Suç, ceza, adalet, nefret, ihtiras gibi insana özgü kavramlar ile savaşlar, katliamlar, cinayetler, boyun eğmeler ve isyanlar gibi insana özgü eylemler arasında gidip gelirken, İbrahim’den Nuh’a, Adem ile Havva’dan Eyüb’e, Lilith’e kadar bütün kadim şahsiyetler de beklenmedik anlarda ve yerlerde karşımıza çıkıp insanlık panoramasını tamamlıyorlar.
Gerçeğin ironik, yalın ve dolaysız dilini kullanan Saramago bu son romanıyla bize tüm zamanların sorusunu miras bırakmış oluyor: İnsan türü evrendeki
yerini ve varlığını hak etmiş midir?
Sizlere Kabil’den 15 cesur alıntı listeledik. İyi okumalar.
Yoksulların hayal gücü geniş olur, dedi Kabil, hatta hayal gücünden başka bir şeyleri olmadığı bile söylenebilir.
Efendi işitmez, sağır o, her yandan ona yakarıyorlar, yoksullar, bahtsızlar, talihsizler, dünyanın kendilerine çok gördüğü yardımlar için ona yakarıyorlar.
İsyankâr konuşuyorsun, öyle olabilir, ama seni temin ederim ki eğer ben tanrı olsaydım, başkaldırıyı seçenlere şükürler olsun çünkü yeryüzünün krallığı onların olacaktır.
İnsanların tarihi, tanrı’yla anlaşmazlıklarının tarihidir; o bizi anlamaz biz de onu anlamayız.
İnsan varlıklarının, bilinen bütün zamanlar boyunca davranış tarzları dikkate alındığında, yaşamı, karanlık yanlarına rağmen , ki bunlar da çoktur, güzel, büyük, muhteşem yanlarıyla birlikte hak etmedikleridir.
İnsanların, gelecekten, sanki ellerinin altındaymış gibi, her anın uyumuna ya da zorunluluğuna göre gelecekten uzaklaşmak ya da ona yakınlaşmak sanki kendi yetkilerindeymiş gibi, bunca düşüncesizce söz etmeleri tuhaf.
Genellikle söylenenin tersine, gelecek önceden yazılıdır, ama biz bütün bunların yazılı olduğu sayfayı okumayı bilmiyoruz.
Kadınları tanımadığın anlaşılıyor, her şeyi yapabilir onlar, iyiyi de kötüyü de, canları isterse taca tahta tenezzül etmeyip âşıklarının giysisini nehirde yıkamaya da giderler, herkesi ve her şeyi ittirip tahta oturmaya da, ellerinden her şey gelir.
Vicdan azabı hastalıklı tiplere göredir, zayıflar içindir.
Çünkü sonuçta bizler yolcuyuz ve yol boyunca ilerliyoruz. Hepimiz, bilgili olduğumuz kadar cahiliz de.
…her zaman doğrudan hedefe gidemez, dolaylı yollara sapması gerekebilir.
İnsanların mutlu olduğunu görmeye efendi’nin dayanamadığı açık.
…kuşku duymak uzun yaşamış olanın ayrıcalığıdır.
Açıkça konuşmak gerekirse, kendini, nerede olduğunu az çok bilen, kısmen bilen, ama nereye gittiğini bilmeyen biri gibi hissediyordu.
Bu dünyada kimse sonuçlardan kaçamaz…
- Kabil – Josê Saramago
- Kırmızı Kedi – Roman
- Çeviri: Işık Ergüden
- 152 Sayfa