Beni duyuyor musunuz? Şu an konuşan ben miyim yoksa sizin iç sesiniz mi? Bu söylediğimi düşünün derim. Çünkü aslında hep iç sesimiz konuşur. Biz onu sadece sessiz kaldığımız zamanlarda fark ederiz. Ben şu an pencere kenarında, minder üstünde ve kulağıma çalınan şiir sesleriyle var oluyorum. Abdürrahim Karakoç bütün şiirleri serisinin birinci kitabı var elimde. Kadim Yayınları’nın Nisan 2015 tarihli birinci baskısı. 282 sayfa. Kitabın arka kapağında Vur Emri şiiri yer alıyor.
“Bir haber dolaşır semada pul pul
Kılıçlar bilensin, akın var Çin’e
Yiğitler at sürer düşman içine
Carihe hükmeden bir ses duyulur:
-Vur! TÜRKLÜK için vur!”
İçinde kendinizden bir şeyler bulacağınız bir kitap bu. Her telden çalıyor. Abdürrahim Karakoç kalbe dokunan her olayı şiir edinmiş kendine. Konuları bölümlere ayrılmış olması okumada kolaylık sağlıyor bizlere. Ama her konu kendi gibi. Her şiir, yâr gibi.
“Dokunsa da zülfi yâre
Bir şiir aslı gibidir.”
Evet, bir şiir aslı gibidir. Bir şiir sizin gibidir. Sanırsınız o şiir sizin yol arkadaşınız. Şu anda bulunduğunuz yerden alıp dünyanın öbür ucuna götürür sizi. Sevginin olduğu yere, sevmenin daha anlamlı olduğu yerlere… Bir şiir okursunuz, hayatınız değişir! İçinizden sesler yükselir. Günün herhangi bir saatinde duygularınıza tercüman olacak bir şiir gelir durur karşınızda. Okursanız hiç olmayan diyarlara dalarsınız. Okumazsanız duygularınız sevgisiz kalır. Hangi duygu olursa olsun duygular şiirle taçlandırılmalıdır fikrimce. İşte bu kitap her çeşit duygunuzu taçlandıracak cinsten. Okumanız, okutmanız dileğiyle.