Çavdar Tarlasında Çocuklar ya da diğer adıyla Gönülçelen, Jerome David Salinger‘in 1951 yılında yayımladığı günümüzde modern-klasik sayılan bir başyapıt olan bu kitapta Salinger bizlere ergenlik çağında olan ve etrafındaki düzene isyan eden bir çocuğun başından geçen olayları anlatıyor. Adı Holden olan bu karakter, aslında Salinger’in kendisini anlatmakta. Yazar büyük bir ustalıkla bu karakter yardımı ile kendi gizemli hayatının bir kısmını okuyuculara sunuyor. Bunları yaparken oldukça argo bir dil kullanıp aynı zamanda samimi bir tavırla günlük hayatı farklı ve haklı çıkarımlarla bizlere anlatıyor.
Bence kitabı okuyan her kim olursa olsun, kitapta kendine ait bir şeyler bulacaktır. Kitabı bitirdiğimde üzülerek kendi kendime keşke bunu daha önce okusaydım dedim. Evet, bu kitabı bir kaç yıl önce okumuş olsaydım, hayatım şu an daha farklı olabilirdi diye düşündüm. İyi veya kötü bilmiyorum ama daha farklı olurdu eminim. Çünkü insan bazen hayatı iyi ya da kötü olsun diye değil farklı olsun diye düşünür. Bu kitabı bu kadar çok tesirli kılan şey nedir diye sorarsanız alıntılarla anlatmak isterim:
1) ”Oldukça cahilimdir, ama epey okurum.” s/23
2) ”Bir kitabı okuyup bitirdiğiniz zaman, bunu yazan keşke çok yakın bir arkadaşım olsaydı da, canım her istediğinde onu telefonla arayıp konuşabilseydim diyorsanız, o kitap bence gerçekten iyidir.” s/23
3) ”Bir şeylere üzülüyorsam, tuvalete gitmem gerekse bile gitmem. Üzülmekten gidemem. Üzülmeyi bırakıp gidemem.” s/43
4) ”Bana birisi bir armağan verdiğinde, sonunda üzülen hep ben olurum.” s/54
5) ”Sırf yalan söylemeyi kesmek için. Bir başladım mı, havamdaysam, saatlerce sürdürebilirim.” s/60
6) ”Bazen böyle rezil şeylerin eğlenceli olması ne kötü.” s/64
7) ”Gece geç saatlerde New York’ta birinin kahkaha atması dehşet verici bir şeydir. Millerce öteden duyabilirsiniz. Bunu duyunca yalnızlığınız daha da artar, moral diye bir şey kalmaz insanda.” s/81
8) ”… ki böyle, tanıştığıma hiç memnun olmadığım kimselere, durmadan, ‘Tanıştığımıza memnun oldum,’ demek beni öldürüyor. Ama, bu hayatta kalmak istiyorsanız, ille de bu zırvaları söylemek zorundasınız.” s/86
9) ”Ödlek olmak matrak bir şey aslında.” s/88
10) ”Öyle sanmamın nedeni; tiyatro, edebiyat ve bütün bu zırvalıklar üzerine çok şey bilmesiydi. Birisi bu zırvalıklar üzerine pek çok şey biliyorsa, onun aptal olup olmadığını anlayabilmeniz epey zaman alıyor.” s/102
11) ”Ama o müzedeki en iyi şey, her şeyin yerli yerinde kalmasıydı. Hiç kimse kıpırdamazdı yerinden. Oraya yüz bin kez gidebilirdiniz, o Eskimo hâlâ daha yeni iki balık tutmuş olur, kuşlar hâlâ güneye uçar, geyikler o narin bacakları üstünde o pınardan su içer ve göğüsleri görünen o Kızılderili kadın battaniyesini dokurdu. Kimse değişmezdi. Değişen tek şey siz olurdunuz. Çok büyümüş olmanız filan değil demek istediğim. Tam olarak o değil yani. Yalnızca değişmiş olurdunuz.” s/116
12) ”Çok ters herifler. Çok sıkıcı herifler. Hiç kitap okumayan herifler.” s/118
13) ”Bir şeyi çok iyi yapıyorsanız, bir süre sonra dikkatli olmazsınız gösteriş yapmaya başlıyorsunuz.” s/121
14) ”Örneğin insanların çoğu arabaları için deli oluyorlar. Arabaları hafifçe bile çizilse üzülüyorlar, durmadan mil başına ne yaktıklarını konuşuyorlar. Arabalarını aldıkları gün, başlıyorlar daha yeni bir arabayla nasıl değiştiririz diye düşünmeye. Ben, eski arabaları bile sevmiyorum. Beni hiç ilgilendirmiyor arabalar. Lanet bir atım olsa, daha iyi. Atlar en azından insana yakın, Tanrı aşkına.” s/125
15) ”En korktuğu şey, birinin ondan daha akıllıca bir şey söyleyecek olmasıydı.” s/140
16) ”Ah nerede o günler, gerçekten öldüğüm zaman, şöyle aklı başında biri çıkıp beni denize filan atıverse, ne iyi olurdu.” s/147
17) ”Anlamadıkları bir şeyler söylediniz mi, millet ne isterseniz yapıyor böyle.” s/149
18) ”Ama, birinin moralini bozmak için ille de kötü bir herif olmak gerekmez ki; iyi bir herif olup, yine de moral bozucu olabilirsin.” s/159
19) ”Öldü, biliyorum! Bilmediğimi mi sanıyorsun? Ama, onu yine de sevebilirim, değil mi? Bir insan öldü diye onu sevmekten vazgeçmek zorunda mısın, Tanrı aşkına; özellikle de, hayatta olanlardan bin kez daha iyi kalpli bir insansa?” s/161
20) ”Gidip heriflerin hayatını kurtarsan bile, bunu, onların hayatını gerçekten kurtarmak için mi, yoksa o iğrenç filmlerdeki gibi, felaket iyi bir avukat olduğun için herkesin sırtını sıvazlayıp seni tebrik etmesi için mi yaptığını nereden bileceksin? Sorun da bu işte; asla bilemeyeceksin.” s/162
21) ”Biri sizi en azından dinliyorsa, durum o kadar da kötü sayılmaz.” s/162
22) ”Her neyse, hep, büyük bir çavdar tarlasında oyun oynayan çocuklar getiriyorum gözümün önüne. Binlerce çocuk, başka kimse yok ortalıkta -yetişkin hiç kimse, yani-benden başka. Ve çılgın bir uçurumun kenarında durmuşum. Ne yapıyorum, uçuruma yaklaşan herkesi yakalıyorum; nereye gittiklerine hiç bakmadan koşarlarken, ben bir yerlerden çıkıyor, onları yakalıyorum. Bütün gün yalnızca bu işi yapıyorum. Ben, çavdar tarlasında çocukları yakalayan biri olmak isterdim. Çılgın bir şey bu, biliyorum, ama ben yalnızca böyle biri olmak isterdim. Biliyorum, bu çılgın bir şey.” s/162
23) ”Çok zeki filan biriydi, ama anlıyordunuz, adamda beyin yoktu.” s/174
24) ”Olgunlaşmamış insanın özelliği, bir dava uğruna soylu bir biçimde ölmek istemesidir, olgun insanın özelliği ise bir dava uğruna gösterişsiz bir biçimde yaşamak istemesidir.” s/176
25) ”Asla güzel ve huzurlu bir yer bulamıyordunuz, çünkü böyle bir yer yoktu. Var sanıyordunuz …” s/190
26) ”Sakın kimseye bir şey anlatmayın. Herkesi özlemeye başlıyorsunuz sonra.” s/198
- Çavdar Tarlasında Çocuklar – J. D. Salinger
- Yapı Kredi Yayınları – Roman
- 200 Sayfa
- Çeviri: Coşkun Yerli