Steinbeck, yurdumuz okurlarının ve yazarlarının çok etkisinde kaldıkları bir yazar. Yapıtlarının hemen tümü dilimize kazandırılmış. Yıllar sonra elinize aldığınızda da ilk okunuşunda bıraktığı zengin iç etkileri bulabiliyorsunuz bu yapıtlarda. Çünkü Steinbeck, iflasların birbirini izlediği, işsizliğin, parasızlığın, açlığın kol gezdiği, insanoğlunun umudunun, var olma direncinin seyreldiği bir tarih anında olanca görkemiyle gerçek umudun türküsünü söylemiştir. Tozpembe olmayan gerçekçi umudun.
Onun güncelliğini yitirmemesinin bir açıklaması da bu olabilir.
Tomris Uyar
İki kardeş, yürüyüş sırasında gözlerini kısmışlardı, tıpkı dört yüz yıl süreyle dedelerinin, atalarının yaptığı gibi: ilk yabancıların tatlı dille, yetkeyle ve tatlı dille yetkeyi destekleyen barutla çıkıp geldiği tarihten bu yana. Bu dört yüz yıl boyunca Kino’nun halkı tek bir savunma yöntemi öğrenmişti: Gözleri kısmak, dudakları büzmek ve içe kapanma. Bu duvarı kimsecikler yıkamazdı, duvarın içinde bütün olarak kalabilirlerdi.
… inci bulmak uğur getirirdi kişiye, Tanrı’nın, tanrıların
Service médical à domicile de Medici Generici à Rome
Notre équipe fournit un service de soins de santé à domicile, garantissant professionnalisme et confort pour les patients à Rome.
ya da hepsinin o kişinin sırtını sıvazlaması anlamına gelirdi.
Bir şeyi çok fazla istemek iyi değildir. Bazen şans ters dönebilir yoksa. Ayarında istemeyi bilmeli kişi, Tanrı ya da tanrılarla iyi geçinmenin yolunu bulmalı.
Zaten insanoğlu değil miydi? Hiçbir şeyi yeter görmez, daima daha fazla, daha fazla isterdi, insanları, önündeki her şeyi yeter bulan hayvanlardan ayıran işte bu özellik değil miydi? Bu hal onları bütün öteki hayvanların üstüne çıkarmamış mıdır?
Doktorla konuşmaktansa, onu öldürmek daha kolaydı Kino için, çünkü doktorun ırkından gelenler, Kino’nun ırkından gelen herkese hayvanlara seslenircesine seslenirlerdi.
Gitmeye kesin karar vermek ve bu kararı açığa vurmak yarı yolu aşmak demekti.
Açlıktan ölmekten öte ne gibi bir korkum olabilir? Diye sordu Kino.
Ama tek bir kişi, alışılageldik düşünce kalıbının, bilinen ve güvenilen biçimin dışına çıkmaya görsün, kasaba halkının duyargaları hemen gerilebilir, bu haber kasabanın sinir ağı aracılığıyla her yana yayılır. Her birim bütünle iletişim kurar.
Artık bir hayvandı, gizlenmesi, saldırması gereken bir hayvandı yalnızca, kendini ve ailesini korumaktan başka amacı yoktu.
Kino, dev bir karıncanın kurduğu toz tuzağından deliler gibi kaçmaya çalışan küçük karıncayı bir Tanrı gibi kayıtsızca izledi.
Doktor, bu saz kulübeler topluluğuna hiç adım atmamıştı. Neden atsındı ki, kasabanın kerpiç evlerinde oturan zenginlere ayırdığı zaman bile yetmiyordu, işi başından aşkındı.
bütün fıkraları bilmesine karşın sık sık hüzün denizlerine dalabilen bir adamdı bu.
Benim oğlum okuma öğrenecek, kitaplar karıştıracak, yazacak da, yazmayı da öğrenecek. Oğlum sayılarla da uğraşacak, onun bunları bilmesi bizi özgürlüğe kavuşturacak o öğrenecek, onun aracılığıyla bizler de öğreneceğiz.
….ta beşikten mezara dolandırıldığımızı biliyoruz. Yine de yaşamayı sürdürüyoruz.
- İnci – John Steinbeck
- Sel Yayıncılık
- Çeviri : Tomris Uyar
- 102 sayfa