“Ruhuma musallat olmuş o uçurumların kenarında yaşayabilmek için aylardır bıkmadan usanmadan çocukluğumun yüzlerini, sokaklarını, ağrılarını yazıyorum. Delirmişçesine, hafızamın kuytu, karanlık, ıssız yerlerine, çocukluğuma, ilk gençliğime, utançlarıma, kavgalarıma bakıyorum bir şeyler bulabilmek için. Ne arıyorum? Bu kadar öykünün içinde aradığım nedir? Bir kere de mutlu bitsin şu hikâyelerin sonu diyenlere ne cevap vereceğim?”
Bir kere sevdiğinin yüzüne baksa ölecek âşıklar…
İçinden filmler, şiirler, müzikler geçen öyküler. Duygu yoğunluğu fazla olduğundan belki de diğer sanat dalları edebiyata yardım ediyor. Çoğu kötü sonla biten öyküler olmasına rağmen iyi insanların varlığını da göz ardı etmeyen öyküler bunlar. “Herkesin hicreti niyet ettiğinedir,” diyor önsözünde yani kötülüğün yaygınlaştığı ve her gün daha çok yara aldığımız bu dünyada iyi olmak elimizdedir demek istiyor.
Tarık Tufan’ın dergilerde yazmış olduğu hikâyelerden birini dahi okuduysanız mutlaka okunası bir kitap. Hikâyeler genellikle Unkapanı, Balat civarında geçen ve Tarık Tufan’ın kendi hayatından parçaları da barındıran okuyanın kafasında soru işaretleri bırakan cinsten. Ne yazık ki gerçek mi kurgu sorusunun cevabı iç içedir.
“Gerçekliği bozarak, ruhumu ayakta tutmaya çalışıyordum. Bu durumla başka türlü yüzleşmeyi göze alacak kadar cesur bir adam olmak isterdim. Ama bu cesareti bulamayınca yazmak, anlatmak bir nebze olsun merhem oldu.”
Yine Gel hikâyesindeki bahsettiği “Bana şarkı sözü yaz,” diye tutturan kimse ve yazdığı şarkı fena meraklandırıyor. Niye bundan bahsediyorum sayın okuyan; çünkü hazırladığım bu playliste o şarkıyı da eklemek isterdim. Neyse bu kısmı bir tarafa bırakıp şarkı listesinden bahsetmek gerekirse 80’lerde kopan arabesk fırtınasıyla yaralara tuz basıp 90’lara uzanan, birkaçını benim de ilk kez duyduğum, şarkılar yaranıza yara katmasın. Merhem olsun!
Not: Bazı şarkılar bire bir geçiyordu. Bazılarını ise şarkıcılar doğrultusunda size bonus olarak ekledim.
İyi dinlemeler, iyi okumalar…
Altını çizdiklerim
“Bu kadar öykü içinde aradığım nedir? Bir kere de mutlu bitsin şu hikayelerin diyenlere ne cevap vereceğim? O hikayelerin içinde bir yerlerde, bir şeyler bulabilme umudu o uçurumlardan düşmeme engel oluyor;yoksa Lustral, Seralin, Selectra, yoksa Cpram, Eslopram, Citara, yoksa Paxera, Faverin, Prozac, Fulsac,Cipralex, Losiram, Esmax, Zedprex, bok püsür…”
“sadece bir kere bile sebepsiz yere hüzünlendiysen, bütün hayatın boyunca bilmeden öyle olmuşsundur.”
e. m. cioran
“kırk yaşımızda, yüreğimizde yirmimizde sıktığımız bir kurşunla ölüyoruz.”
René char
“Erkekler, kalbi durduğunda değil, çaresiz kaldıklarında ölürler…. Bir erkeğin ölümü, kadının kalbinin kırıklığıyla başlar.
Sen çok yaşa, Şule Gürbüz çok yaşasın, Osman Konuk da. Çünkü İlhami Çiçek’in elinden şöyle bir tutmadı bu umursamaz dünya; Arkadaş Zekai’nin ve Nilgün Marmara’nın. Zahmet edip elini bile uzatmadı. Kırgınım. Dünya kırgınlığımın da farkında değil. Kimi arkadaşlarım var, çok yakın, yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezdi bir vakitler, kırgınım ve onlar da farkında değiller.
İnsan kırgınlığını nasıl anlatır bir başkasına?
Nazan Öncel’in kırgınlığını nasıl oluyor da hepimiz anlayabiliyoruz mesela? Yeteri kadar acı çekmişse insan, anlatabilecek bir güce sahip olabilir mi?”
“Nuri Pakdil’i, Kafka’yı, bir de Tüdanya’yı çok seviyorum.”
“Bende bir resmin var, yüzüme bakmıyor.”
Nazan Öncel
“Bir kere bile karşılaşmaz mı insan? Karşılaşmadık. Ben İstanbul’da sokakta Zuhal Olcay’la, Nazan Öncel’le bile karşılaştım ama Bahar’la karşılaşmadım.”
‘’Günler çabuk geçer/içimiz hep bir hoşçakal ülkesidir.’’ Cahit Zarifoğlu
KARANLIK
“İstanbul senin gözlerinden akmış gibi kapkara; sen şehir oluyorsun birdenbire, karanlık bir İstanbul, içinde kayboluyorum, bulursam kendimi vuracağım, ama karanlık, bulursam kendimi vuracağım, bir Ahmet Kaya şarkısı boşaltacağım beynime, kalbimi bir cami avlusuna terk edeceğim, ama kapkaranlık, pencereden bakıyorum ve gece yarısı bir radyo istasyonundan taşan delilik gibi bakıyorum kendimi; senin karanlığına.
Senin gözlerini siler gibi dokunuyorum gökyüzüne.
Beni onlara verme.”
- Beni Onlara Verme – Tarık Tufan
- Profil Kitap
- 245 sayfa