Amerikalı yazar Kate Chopin‘in orijinal adı The Night Came Slowly olan öyküsünü sizlere sunuyoruz.
İyi okumalar.
İnsanlara karşı alakamı kaybediyorum, yaşamlarının ve eylemlerinin anlamına. On kitap okumaktansa bir insanı okumak yeğdir, demişti birisi. Kitapları da insanları da istemiyorum, bana ıstırap veriyorlar. İçlerinden biri, gecenin konuştuğu gibi konuşabilir mi benimle, yaz gecesinin konuştuğu gibi? Yahut yıldızların, veya okşayan rüzgârın?
Ben akçaağacın altında uzanmışken geliyor gece, usulcacık. Vadiden yükselip yavaş yavaş sokuluyor, zannediyor ki farkında değilim. Doğuyla batıyı birleştirerek; dalların ve yaprakların hatlarını silip, gitgide hepsini siyah, yekpare bir silüet hâline getirerek yaklaşıyor; gökte ışık namına yalnızca, şavkı akçaağacın dalları arasından süzülen bir yıldız kalana kadar.
Gece haşmetlidir, sırlıdır.
İnsan suretleri, hayalî varlıklarmış gibi uçuşuyor oradan oraya. Kimisi ufak fareler gibi kaçamak bakışlar atıyor bana. Aldırış etmiyorum. Bütün varlığım o huzur veren, insanın içine işleyen gecenin büyüsüne kapılmış.
Cırcır böcekleri gece şarkılarına başlamış, hâlâ söylüyorlar. Ne bilgedir onlar. İnsanlar gibi gevezelik etmezler. Yalnızca “uyu, uyu, uyu,” derler bana. Rüzgâr, tatlı bir aşkın heyecanı gibi titretiyor akçaağacın yapraklarını.
Ahmaklar neden dünyayı berbat ediyor? İşte, büyücünün tılsım sözlerini susturan bir adamın sesi. İncil’iyle beraber daha bugün gelmiş. Kırmızı yanakları, cüretkâr bakışları, kaba tavırları ve konuşmasıyla insanda tiksinti uyandırıyor. O İsa’yı ne bilir ki? Dün doğmuş ve yarın ölecek genç bir budalaya bana İsa’yı anlat der miyim? Yıldızlardan sormayı yeğlerim: Vaktiyle onu görmüşlerdi.
Orijinal Adı: The Night Came Slowly
Çeviri: Merve Turan