“İnsan eğer sorgulamaksızın kabullenmeye şartlandırılmamışsa mutluluk gerçekten çok zor bir uğraş.” Aldous Huxley
İtaat var olan köleliktir. İnsanlığın en büyük sorunu neye-niçin itaat ettiğini bilmeyen, bir yığın halinde kendini buna mecbur hisseden kitlelerdir. İtaatsizlik özünde en yüce özgürlüğü barındırır. Bireyler özgür olmayı savunurken hatta bunu kişinin ulaşacağı en büyük erdem sayarken kendilerini ideolojilerin, fanatizmin halkalarına takılıp onların bir parçası olmaktan kurtaramaz. Otorite bağlılık ister ve kitleleri uyutmanın, onlar üzerinde sarsılmaz buyurgan-hükmedici saygı uyandırmanın ön koşulu onların gerçeği idrak etme yönünü uyuşturup sürünün bir parçası yapmaktır.
İşte tam da böyle bir noktada bu sarsıcı yapıt içinde bulunduğunuz durumu sorgulamaya itecek ve yığın psikolojisinin ardında yatan çürümüşlüğü idrak etmenizi sağlayacak.
Bilinen bir gerçek ki mevcut düzen sorgulayıcı bireyleri kendi dışına itmiş ya da onu sindirmeye çalışmıştır. İnsanlık bu sindirmeyi basit bir yalınlıkla yüzyıllar boyunca itaat kavramını yüceltip itaatsizliği de kutsal kitaplarda adı geçen şeytan kavramı ile nitelendirerek ve onu insanlığın en haris en kötü düşmanı olarak kabul edilmesini sağlayarak yapmıştır. Ve bunun sonucunda bireylerin bilinen amansız bir yalnızlığa hapsolduğunu yapıttan şu dizeler açıkça gösteriyor:
“Mesele tam da bu,” diye delikanlı kafasıyla onayladı. “Eğer farklıysan, yalnızlığa mahkum oluyorsun. Yalnız olana acımasız davranıyorlar. Biliyor musun, beni her şeyden dışladılar.”
Evet sevgili okur, son olarak kitaptan bir kaç çarpıcı alıntıları buraya bırakıyorum. Mutlaka kendinizden bir parça bir şeyler bulmanızı umuyorum. Bütün var oluşunuzla onlara tutunun.
1.
Uyumsuzluk, bir tek bireyin hayatından çok daha fazlasını tehdit etmektedir; doğrudan, Toplum’un kendisi için bir tehlike oluşturur.
2.
O zavallı, modernlik öncesi insanların çıldırmış, kötü ve sefil durumda oluşlarına şaşırmamak gerek. Dünyaları; rahat yaşamalarına, akıllı, erdemli ve mutlu olmalarına izin vermiyordu. Anneler ve aşıklar, uymak üzere şartlandırılmadıkları yasaklamalar, baştan çıkaran ihtiraslar ve yalnız pişmanlıklar, salgın hastalıklar ve sonsuz yalnızlaştıran acılar, belirsizlikler ve yoksulluk; işte bütün bunlar onları güçlü hislere zorluyordu.
3.
Tüm şartlandırmaların amacı budur: insanlara, kaçınılmaz toplumsal yazgılarını sevdirmek.
4.
Ben rahat istemiyorum ki. Tanrı istiyorum, şiir istiyorum, gerçek tehlike istiyorum, özgürlük istiyorum, iyilik istiyorum. Günah istiyorum. Yani, dedi Mustafa Mond, mutsuz olmak hakkı istiyorsun.
5.
Başlamak için en uygun zamanı beklersen hiç başlamayabilirsin; şimdi başla, şu anda bulunduğun yerden, elindekilerle başla.
- Cesur Yeni Dünya – Aldous Huxley
- İthaki Yayınları – Roman
- Çeviri: Ümit Tosun
- 349 Sayfa