Peyami Safa ve Dokuzuncu Hariciye Koğuşu. Altını çizdiğim cümleleri derlemeye başladığımda fark ettim ki neredeyse her sayfada yüreğime dokunan bir cümle, bir satır olmuş. Bu kadar sahici olmalarının sebebi Dokuzuncu Hariciye Koğuşu‘nun otobiyografik bir roman olma özelliğinden geliyor olmalı. Romanda adı anılmayan çocuk gibi Peyami Safa da çocuk yaşında ciddi bir hastalıkla boğuşmaya başlamış, okul hayatından uzaklaşmış ve hastaneler ona yuva olmuş.
Hani denir ya ”Derdimi anlatacak kadar İngilizce biliyorum.” Oysa derdimizi anlatacak kadar Türkçe biliyor muyuz, diye sormalıyız önce kendimize. Ben, Türkçe konuşuyorum diyebilirim mesela. Oysa derdini anlatan, anlatabilen, hissettiğini kağıda döküp okuyucusuna yaşatabilen Peyami Safa’dır. Fiziksel acısını, bu acıdan doğan bunalımlarını, çocuk kalbindeki heveslerini, umut gelgitlerini anlatabilen Peyami Safa’dır. Okumanız dileğiyle.
- Peyami Safa – Dokuzuncu Hariciye Koğuşu
- Ötüken Neşriyat – Roman
- 112 sayfa