Tekstil sanayicisi bir babanın, İtalyan bir annenin ikinci oğlu olarak dünyaya geldi. Varlıklı ve kültürlü bir ailenin içinden geçen çocukluğunun ardından Viyana ve Berlin de felsefe eğitimi gördü. Kardeşinin aile işinin başına geçmesiyle kendisi ailenin entelektüel çocuğu olma fırsatı yakaladı ve bunu en iyi şekilde değerlendirdi. İki dünya savaşı gördü, insanoğlunun birbirine yaptığı zulümlere şahit oldu. İlk savaşta gördüğü yıkıcı etki ile savaş karşıtı bir konum aldı ve hayatının sonuna kadar bu konumunu korudu. Birinci dünya savaşından sonra Salzburg’a geldi, evlendi. Ülkesinde Nazi rejimi egemen olmaya başlayınca Londra’ya gitti. 22 Şubat 1942’ de karısıyla birlikte Brezilya da intihar etti.
Dünün Dünyası, işte Zweig’in intiharından birkaç hafta önce tamamladığı otobiyografisi. Aslında bu kitaba otobiyografi demek ne kadar doğru olur bilemiyorum. 19. Yüzyıldan 20. Yüzyıla geçen bir Avrupa’nın tam 500 sayfalık tanığı o. Lise yıllarında kendini edebiyata, sanata adamasıyla başlayıp, İngiltere’nin Almanya’ya savaş ilan etmesiyle biten bir başyapıt. Bu zaman aralığında ,iki dünya savaşı gören bir yazarın seyahatleri ,tanıştığı dönemin şairleri, yazarları, oyuncuları, tiyatrocuları ile anıları. Daha adı bile duyulmamışken James Joyce ile bir kafede yaptığı ayaküstü sohbetten, Maksim Gorki ile aynı evde 3 gün geçirmesine kadar detayları ile anlattığı yaşam öyküsü.
Ülkemizde son yıllarda kısa öyküleri ile popülerliği artan Stefan Zweig’ın hayatına dair ne kadar sığ bir bilgi sahibi olduğunuzu bu kitabı okuyunca anlıyorsunuz. Satranç ve Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu’nun etkisinden birkaç günde çıkamayan ben, hiç tanımadığı bir doktorun hayatı için Mussolini’ye mektup yazan, Tolstoy’un 100. Yaş günü anmaları için Sovyetlere giden, Theodor Herzl’in dergisinden eserleri yayınlayan, ana dili olan Almanca yazdığı eserlerinin kendi dilinde yasaklanmasına şahit olan, Londra’da tam evleneceği sırada İngiltere’nin Almanya’ya savaş ilan ettiğini öğrenen nikâh memurunun kendisini düşman ilan etmesiyle nikâhı yıkılmayan Stefan Zweig’i bu eserinde tanıdım.
Kitabında yazarın en çok vurgu yaptığı nokta eski Avrupa’ya özlem diyebiliriz. Vizesiz seyahat edilen, ırkçılığın ve nefretin olmadığı bir Avrupa özlemeni bu eserinde açıkça dile getiriyor. Belki de bu özlemin hiçbir zaman gerçekleşmeyeceğini düşündüğü için intiharı seçti kim bilir.
Dünün Dünyası, aydınlık ve karanlığı, savaşı ve barışı, yükselişi ve çöküşü yaşamış bir yazarın, gerçek anlamda yaşadığını düşündüğü hayatını, o yazarın akıcı dili ve okuru her eserinde olduğu gibi heyecanlandıran üslubuyla ele aldığı bir eser. Stefan Zweig’in Dünün Dünyası yazarın o beğendiğimiz, hayranlıkla okuduğumuz eserleri ne şartlarda yazdığını anlamamız için muhteşem bir kaynak. Ayrıca bizlere dönemim Avrupa sanat, kültür, düşün ve siyaset hayatını birinci ağızdan okuma fırsatı sunuyor. Ne diyelim; iyi ki bu dünyaya geldin Stefan Zweig ve iyi ki yazdın.
- Dünün Dünyası – Stefan Zweig
- Can Yayınları
- Çeviri: Kasım Eğit – Yadigar Eğit
- 501 Sayfa