“Ben zeki doğmuştum, eğitim beni mahvetti.”
Mark Twain
“Okul” olgusu tarih boyunca pek de spekülatif bir alan olmamasına rağmen, bilhassa Kant sonrası kendi başına bir disiplin olarak görülen “eğitim felsefesi”ne dair fikirler oluşmaya başlamıştır. Eğitimin neliği ve uygulanış biçimi konusunda çeşitli fikirler olsa da, bu konudaki en spesifik örnek, 20. yüzyıl toplum eleştirmenlerinden birisi olan Ivan Illich’e aittir. Günümüzde hızla okullaşmanın övüldüğü, hatta bunun eğitim için faydalı adımlar olduğu gibi oldukça aldatıcı bir görüş mevcutken, Illich, okullaşmanın doğası gereği bir torna işleminden farksız olduğu kanaatini taşır. Okulsuz Toplum teorisi, eğitimin zorunlu, öğretmen bağımlı ve eşit ama adil olmayan şekilde kurumsallaşmasının bir eleştirisidir. Illich’e göre okulun günümüzde üç temel işlevi vardır:
“Okul hem toplum mitinin kaynağı, hem bu mitin tezatlarının kurumsallaştırılması ve hem de mit ile gerçeklik arasında uyumsuzluğu tekrar üretecek ve gizleyecek olan ritüel mekanıdır.” (Okulsuz Toplum eserinden)
Bu üç işlevin tespiti, aslına bakılırsa Türkiye için de birebir bir kaynaktır. Günümüzde de hızla yaygınlaşan toplumsal mitlerin dayatılmasına yönelik okullaşma çabası, okulun kendi gerçeği ortadayken dahi, klasik okullaşmayı bile aratacak şekilde mitin kanıksanmasına yönelik yaygın okullaşma –mantar gibi İmam Hatip türetilmesi- toplumun varlığını tehlikeye atmaktadır.
Illcih’in Okulsuz Toplum’da problem edindiği bir başka konu, öğretmen ile öğrenci arasındaki iletişim konusudur. Illich’e göre “Bireysel özgürlüğü garanti altına alma, bir öğretmenin öğrencileriyle meşguliyetinde tamamiyle göz ardı edilmektedir. Öğretmen sahip olduğu kişiliğini yargı, ideoloji ve doktor işlevleriyle birleştirdiğinde, toplumun temel yapısı, yaşam için hazırlanması gereken süreçle amacından saptırılmaktadır.” (Okulsuz Toplum eserinden)
Öğretmen bağımlı eğitim olarak bahsettiği sistemde, öğretmenin yaşam pratiğinin, çocuğa genel doğru olarak aktarılması, toplum bilincinin giderek sıkıştırılmış bir alana hapsedilmesini, toplum bilincinin körelerek, yetenek yoksunu bireylerin yetişmesinin önünün açılmasını sağlamakta. Illich yine Okulsuz Toplum’da “Öğretmenler, ellerinde tutsak bir gruba istediklerini yaptırabilirler.” demektedir. Çocuklar, öğretmenlerin elinde bir esir grubudur. Ve öğretmenler gerek kendi menfaatleri için, gerekse mensup olduğu toplumsal mit grubunun menfaati için çocuklara diledikleri gibi hükmederler. Bu durumda Türkiye için milat cümlelerden birisi dönemin başbakanının “Dindar nesil yetiştireceğiz!” sözüdür. Muhtemeldir ki Wittgenstein bu konuda dönem başbakanına “Başkalarının derinlikleriyle oynama.” diyerek karşı çıkacaktır. Illich’in de vurgu yapmak istediği konu budur: Okul, öğretmen yoluyla çocukların derinlikleriyle oynamak için yapılanmış bir kurumdur. Russell da eğitim konusunda şu reçete ile konuyu Illich’in tespitinin ötesine taşıyabilir:
“…yalnızca eğitiminizin zaman ve mekanına ve anne-babalarınızın ve öğretmenlerinizin size söylediklerine dayanan inançlardan elinizden geldiğince kurtulmaya çalışmalısınız.” (Eğitimin Amaçları)
Türkiye’de ise öğretmen öğrenci konusunda Illich’in bahsettiğinden daha vahim durumlar söz konusudur. Erkini kullanarak çocuklara istismarda bulunan öğretmenlerin sayısı giderek artmakta ve her nedense bu öğretmenlerin çoğunluğunu İmam Hatip öğretmenleri yahut cemaat hocaları oluşturmaktadır. Demek ki, konu sadece Illich’in bahsettiği gibi ideolojik dayatma değil, erkin kullanılabildiği kadar çirkin ve aymaz şekilde kullanımıdır. Öğretmen-öğrenci ilişkisindeki en hatırda kalan sahnelerden birisi olarak The Wall filminde şiir yazan bir öğrenci ile hocası arasındaki tartışma gelebilir. Öğretmen, derste şiir yazan öğrenci ile alay eder ve öğrenci hayalinde tüm öğrencilerle birlikte okulda isyan çıkarır. Okulu yakar-yıkarlar. Ve Pink Floyd şarkısı ile hep bir ağızdan şöyle seslenirler:
“We don’t need no education!”
“Hey Teacher! Leave them kids alone!”
Illich’i de bu işe alet ederek Türkiye özelinde konuşmak gerekirse ise öncelikle ve evvelâ şöyle söylemek gerektir:
Çocuk İstismarına Hayır!
İmam Hatipler Kapatılsın!