İsmini Amerikan Ulusal Marşı yazarı Francis Scott Key’den alan Scott Key Fitzgerald 1896 yılının eylül ayında St. Minnesota’da dünyaya gelmiştir. Amerikan Ulusal Marşı yazarı Francis Scott Key’in uzaktan da akrabası olan Fitzgerald, bu durumdan bir anlamda gurur da duymuştur. Hatta akrabasının heykelinin önünden geçerken sarhoş olması nedeniyle bir keresinde çalılıkların arkasına saklandığı ve ‘Frank’in beni böyle görmesine izin vermeyin!’ diye bağırdığı rivayet edilmiştir.
İki ablasının da salgın hastalık nedeniyle ölmesiyle Fitzgerald’ın ailesinin üzerine daha fazla titremesine hatta biraz şımartılarak büyütülmesine neden olmuştur. Ancak Fitzgerald henüz altı yaşında iken belki de ilk büyük bir hayal kırıklığını adına düzenlenen doğum günü partisinde yaşamıştır. En şık kıyafetiyle hazırlanıp beklediği misafirlerinin gelmemesi üzerine pastasını tek başına yemiştir.
İyi bir öğrencisi olmasa da edebi anlamda yeteneklidir. İlk dedektif öyküsü basıldığında sadece 13 yaşındadır. Muhteşem Gatsby’nin yazarı çevresinde kibar ve ince ruhlu biri olarak tanınmıştır. Kibarlığı babası için eğlence malzemesi olmuş oğlunun ağzından küfür duyduğu takdirde ona 5 dolar vereceğini vaad etmiştir.
Okulunu geçecek notu bile zor alan Fitzegarld, üniversiteye gitmeyi başarsa da Amerika’nın Birinci Dünya Savaşı’na katılmasıyla üniversiteyi bırakma ve orduya katılma kararı almıştır. Ancak orduda olduğu günlerde ölüm korkusu ağır basmış, ‘The Romantic Egoist’ eserini yazmıştır. Aynı eseri daha sonra ‘Cennetin Bu Yanı’ adıyla yayımlamıştır. Bu kitap onu tanınır kılmıştır. Bu kitabın basımından kısa bir süre sonra hayatının aşkı Zelda ile tanışmış ve evlenmiştir. Herkesin büyük bir kıskançlıkla ve istekle baktığı bu büyük aşkın üzerine ise Fitzgerald’ın alkol sorununun gölgesi düşmüştür. Öyle ki Fitzgerald, alkolizmin pençesinde yazma yeteneğini kaybetmemeye uğraştığı gibi toplumdaki standart kadın motifinden sıyrılarak başarılı bir ressam, dansçı ve yazar profili çizen güzel Zelda’sıyla da sorunlar yaşamaya başlamıştır.
Yaşadığı olumsuzluklara rağmen Fitzgerald, yaşamının büyük bir kısmını yazmaya devam etmeye çalışarak geçirmiştir. Hatta ‘Outline Chart of My Life’ adını verdiği bir kitabında adeta yaşamını anbean not etmiştir. Bu bir anlamda Fitzgerald’ın yaşam öyküsü olmuştur. İlk kelimesinden Zelda’ya aşık olduğu ana kadar her şeyi not etmiştir Fitzgerald.
Özel hayatında özellikle Zelda ile yaşadığı sorunlarda sırlarını paylaşabileceği kadim dostu Ernest Hemingway hep yanında olmuştur. İki farklı karakter de olsalar gerek anlatımları gerek hayata bakış açıları birbirinden oldukça farklı olmasına rağmen iki dost Zelda’nın aralarına girmesine kadar dostluklarını devam ettirmiştir. Ancak bu dostluk Zelda’nın Hemingway’den nefret ettiğini birçok kez dile getirmesiyle maalesef ki son bulmuştur. Çünkü Zelda, Hemingway’ın Fitzgerald’ın yazmasına engel olduğunu dahi iddia etmiş ve bu iki dost artık bir arada olamamıştır.
Fitzgerald, yakın dostunun yazım tarzından da farklı bir anlayışa sahiptir. Hiçbir zaman Hemingway’in romanlarında geçen acı hayatı konu edinmemiş, aksine zenginlerin entrika dolu dünyalarını anlatmayı tercih etmemiştir. Kim bilir belki de orta düzey bir yaşama sahip olan Fitzgerald için zenginlerin inişli çıkışlı ve entrikalı yaşamları hayal gücünü besleyen bir unsur olmuştur.
Hemingway, arkadaşının bu durumunu ‘’Zavallı Scott Fitzgerald, zenginliğe olan korku ile hayranlık karışımı saygısı, onun sağlığını bozdu.’’ sözleriyle eleştirmiştir.
Fitzgerald’a ününü kazandıran asıl kitabın ‘Muhteşem Gatsby’ olduğu zannedilse de yazarın yaşadığı dönemde ne bozulan ekonomik durumuna ne de edebi başarısına katkı sağlayabilmiştir. Ölümünden beş yıl sonra patlak veren İkinci Dünya Savaşı sırasında 150 bin kadar kitabın kopyası Amerikalı askerlere yollanmış, böylece kitap bir anda en sevilen Amerikan romanlarından biri olup çıkmıştır. Yazarın yaşamının kurtarıcısı olabilecek bir roman maalesef ki ölümünden sonra fark edilebilmiştir. Zira Fitzgerald gerek kendi alkolle mücadelesi için gerek de Zelda’nın depresyonunu gidermek için karısını yatırdığı hastane masraflarını ödeyebilmek için bir hayli çalışmış, doğal olarak da bu durum Fitzgerald’ı bir hayli yormuştur.
Bu sancılı durumdan kurtulabilmek için MGM film şirketinde senaryolar üzerinde çalışmıştır. Hatta bu süreçte kendi yazdığı ‘Three Comrades’ senaryosunu da şirkete kabul ettirebilmiştir.
Para kazanabilmek ve borç batağından kurtulabilmek için başyapıt olarak nitelendireleceğine inandığı ‘The Love of Last Tycoon’ kitabını 1940 yılında yazmaya başlamıştır. Ancak henüz kitabını tamamlayamadan geçirdiği kalp krizi ile hayata veda etmiştir.
24 Eylül 1896 yılında başlayan Fritzgerald’ın yaşamı 21 Aralık 1940 yılında, Fitzgerald henüz 44 yaşında iken son bulmuştur. Geriye birçok kitap, çok konuşulan bir aşk hikayesi bırakmış hatta Muhteşem Gatsby kitabıyla da yönetmen Baz Luhrmann’a ilham olmuştur. Kitap 2013 yılında beyaz perdeye aktarılmış, yine aynı yıl gerçekleştirilen Cannes Film Festivali’nin açılış filmi olmuştur.
https://www.youtube.com/watch?v=rSOHNpx8VWY