Ne Okutmamalıyız serisinin çıkış noktası çocuk edebiyatı!
Bu seride çocuklar için önerilen, adını sıkça duyduğumuz kitapların çocuklar için uygunluğunu tartışacağım. Anne ve babaların çocuk kitapları seçerken dikkat ettiklerine eminim ancak bazı ince detaylarla da çocuklarımıza uygun olmayan mesajlar veren eserlere ne yazık ki sıkça rastlıyoruz. Bu serinin amacı, çocuklarımıza kitap seçerken nelere dikkat etmemiz gerektiğini vurgulamak. Bu konuda sizlerin de görüşlerinizi merak ediyor ve serimize katkılarınızı bekliyoruz. Umarım serimiz fayda sağlar. Keyifli Okumalar!
Çocuk edebiyatı, Türk edebiyatı veya dünya edebiyatı alanlarından farklı olarak ele alınır. Edebiyat sınıflamaları bazı gerekli ölçütlerle oluşturulurken bazen okurlar, bazen de yayınevleri bu alanların belirlenen ölçütlerine dikkat etmeden eserleri sınıflandırabiliyor. Bu sorun özellikle dünya edebiyatından aldığımız çeviri eserlerde karşımıza çıkıyor. Bu ayrımı sağlıklı yapabilmenin ilk aşaması ise okumaktan geçiyor. Altın kuralımız “okumadığın kitabı çocuğa okutma!” olmalı.
Son günlerde özellikle sosyal medyada tekrardan gündem olan, yıllardır popülerliğini koruyan bir eserle karşılaşıyoruz: Şeker Portakalı.
Şeker Portakalı Brezilyalı yazar Jose Mauro De Vasconcelos tarafından kaleme alınan, Can Yayınları’nda modern klasikler sınıfında yer alan bir eser. Yazarın diğer kitapları da çokça okunurken Şeker Portakalı’nın okurlar arasında ayrı bir yeri var. Eser dili bakımıyla oldukça sadeliğinden, küçük bir çocuğun kendi iç dünyasını da konu edinmesinden dolayı “çocuk edebiyatı” alanında anılıyor. Öyle ki “çocuklara okutulması gereken kitaplar, ortaokul bitmeden okunması gereken kitaplar” listelerinde Şeker Portakalı başı çekiyor. Peki kitaba neden bu kadar değer verilmiş olabilir?
Bu soruyla karşılan okurlar genellikle çocuğun empati kurma becerisini geliştirmeye yardımcı bir eser cevabını veriyor. Öncelikle empati kurma becerisinin gelişmesi için çocuğun yakın çevresinden işe başlamalı ve bu durumu çocuğa acıma duygusunu öğreterek, merhametini sorgulatarak değil olaylara tamamen karşı tarafın gözünden bakmaya çalışmak olarak çocuğa anlatmak gerekiyor. Ayrıca çocuğa bir duyguyu aşılamayı, bir kitap okutarak halledebilme düşüncesinin de yanlışlığını vurgulamak isterim. Gelelim Şeker Portakalı’nın neden çocuk kitapları arasında değerlendirilemeyeceğine:
Şeker Portakalı, yukarıda bahsettiğim gibi modern klasikler sınıfında yer alıyor. Ayrıca eserin otobiyografik özellikte olması, esere duyulan sempatiyi de arttırıyor. Kitapta yoksul bir ailenin beş yaşındaki çocukları Zezé’nin yürek burkan hikâyesi anlatılıyor. Başkahramanımız Zezé beş yaşında, oldukça zeki ve bir o kadar da yaramaz. Tabii bu yaramazlık aslında her çocukta olan gayet normal bir seviyede, hatta yaratıcı bir tarafı da var. Ancak ailesi kalabalık ve maddi sorunlarla baş etmeye çalıştığı için Zezé, umursanmayan ve bu durumun farkında olan bir çocuk. Bazen büyüklerine kızıyor ama şefkat ve merhameti her zaman ağır basıyor. Bu da beş yaşındaki bir çocuğun içinde yaşadığı gelgitlere, sorumluluk kavramını yanlış anlamasına sebep oluyor.
Zezé etrafındaki her nesneye isim takan, onlarla konuşan hayal gücü çok geniş çocuk. Zezé’nin en büyük sırdaşı Portuga adını verdiği şeker portakalı fidanı. Eserin adı da buradan geliyor. Zezé evde yaşadığı tüm baskılara geniş hayal gücü ile direnmeye çalışıyor. En kötüsü ise, çocuğun şiddete maruz kalması. Kitapta çocuğun şiddet gördüğü açıkça veriliyor:
“…Evde dayak yememek için oraya gidiyorsun, orada da dayak yiyorsun. Biraz acele edelim, bu gidişle akşama kadar varamayacağız.” (Vasconcelos, 2023:17)
Evde şiddet gören ve hakarete maruz kalan Zezé henüz bu söylemlerin hakaret olduğunu anlayamadığı için bunlara inanıyor ve kendisini kötü, işe yaramaz bir çocuk olarak görüyor. Kitabın birinci bölümü “ Noel’de Bazen Bebek Şeytan Doğar” başlığında veriliyor ve bu kısımda aile üyeleri Zezé’ye “vaftiz babasının şeytan olduğunu” söylüyor:
“ Derken yaptıklarımı keşfettiler ve benim itin teki olduğumu, şeytandan farkım olmadığını, rengi bozuk olduğumu söyler oldular.” (Vasconcelos, 2023:13)
“ Jandira’nın dediği gibi şeytan vaftiz babamsa ve uykumda öğretmişse bilemem.” (Vasconcelos, 2023:19)
Zezé bazen bu söylemleri yaptığı yaramazlıkları örtbas etmek için kullansa da kendini bu şekilde değerlendirmesi özgüvenini de etkiliyor. İçine kapanıyor ve kendi kurduğu hayali dünyasına dönüyor. Ancak aile bundan da şikayetçi oluyor ve Zezé’nin diğer çocuklar gibi olması için öğütler veriyorlar:
“Öbür çocuklar gibi ol. Küfür bile edebilirsin ama kafacığını böyle zor şeylerle doldurmayı bırak….” (Vasconcelos, 2023:17)
Küfür öğütleyen bir aile söz konusu olunca haliyle küfürlü diyaloglar da eserde yer alıyor:
“O… çocuğu mudur nedir?” (Vasconcelos, 2023:16)
Bu eksiltinin küfür ibaresi olduğunu ise baş harfi verip devamını vermemesinden anlayabiliriz. Söylemek istenmeyen ifadelerde baş harfi verip devamını üç nokta ile tamamlamak küfür, argo gibi sözleri ifade etmektedir.
Bu alıntıları çoğaltmak mümkün, kitabın birçok yerinde fiziksel, psikolojik şiddet ifadelerine rastlayabiliyoruz. Genel olarak eser çok acıklı, küçük Zezé’nin tüm bunlara bulduğu sıra dışı çözümleri, kendini iyileştirme yöntemlerini de okuyoruz. Tabii bu durumdan da yalnız kalmış, kendi başına mücadele etmeye aynı zamanda çocukluğunu yaşamaya çalışan beş yaşındaki bir çocukluğun arada kalmışlığını okuyoruz.
Bu durumda eser, empati duygusunu çocuğa nasıl verebilir? Çocuk kitabı okuduktan sonra Zezé’ye acıyabilir, “ben olsam” diyerek kendince bir çözüm yolu bulabilir. Ama Zezé ile aynı durumda olmadığının farkına varamayabilir de. Bu kitap özellikle ilk ve ortaokul çağındaki çocuklar için uygun bir kitap değildir. Şeker Portakalı yalnızca sade anlatımı ve bir çocuğun baş kahraman olması ile çocuk kitapları arasında yer alamaz. Ancak çocuk psikolojisinden de derin izler taşıyan, bir çocuğun olaylara bakış açısını, hayat yorumunu tüm açıklığıyla ortaya koyması ile çocukların değil ama yetişkinlerin okuması gereken bir eser olduğunu düşünüyorum. Özellikle de anne ve babaların mutlaka okuması, çocukların ise okumaması gereken bir eser diyebiliriz. Eserin son cümleleri bu kanımı destekler nitelikte:
“Küçücük çocuklara her şeyi neden anlatmak gerek? Hakikaten de sevgili Portuga, bana her şeyi çok erken anlattılar.” ( Vasconcelos, 2023: 183)
Serinin bir sonraki yazısında görüşmek üzere, sevgiyle kalın!
- Jose Mauro De Vasconcelos – Şeker Portakalı
- Can Yayınları
- Çeviri: Emrah İmre
- 183 sayfa