Abdülhak Şinasi Hisar’ın Fahim Bey ve Biz adlı romanında anlatıcı ve bakış açısının farklı bir yapıda olduğu söylenebilir. Eserde Abdülhak Şinasi Hisar’ın hayata karşı olan şahsî fikirleri anlatıcı aracılığıyla aktarılmıştır. Eserde anlatıcı roman kahramanlarından birisidir. Eser, adı bilinmeyen bir karakter olan Fahim Bey’in yakın arkadaşının oğlu tarafından anlatılmaktadır. Fahim Bey’in ölümüne, Fahim Bey’in yakın arkadaşının oğlu tanık olmuştur.
Eserde anlatıcı için Fahim Bey aslında değişimdir. Değişimi Fahim Bey üzerinden anlatmaya çalışmıştır. Çünkü anlatıcı da hayatının çocukluk, gençlik, yaşlılık evrelerinde değişim içindedir. Anlatıcı hayatının her evresinde değiştiği için Fahim Bey ile olan hisleri, fikirleri de değişmektedir. Dünya da değişiklikten başka hiçbir şey devamlı değildir. Heraklitos’un da dediği gibi, “değişmeyen tek şey, değişimdir.”
Anlatıcı Fahim Bey’i her anlatışında su gibi yenileniyor adeta. Fahim Bey’in her halini görmesi zamanın kesiti gibidir. Her ne kadar bazı bölümlerde Fahim Bey’in değişmediği hissedilse de zaman ilerledikçe Fahim Bey de değişiyor. Zaman ve değişim doğru orantı da ilerler. Zaman ilerledikçe değişimin bizlere vazgeçilmez olduğunu bizlere hissettirmiştir. Anlatıcının zamana ve değişime karşı düşünceleri, yazarın düşünceleriyle de paralellik gösterir. Değişim arttıkça birtakım şeyler farklılık kazanır. Anlatıcı, Fahim Bey’i tek bir işe bağlı kalarak gözlem yapmıyor. Fahim Bey’i çeşitli işlerde görmemiz de bu değişimi hissettirir. Her şeyin özünü zaman farklılaştırır. Fahim Bey tek düze bir hayat yaşıyor gibi görünse bile, konfor alanında yaşamaktan hoşlansa bile, Fahim Bey istemese de evren onu değişmeye zorlamıştır adeta. Koca bir ömrün bitişi romanın başlangıç kısmından fark edilir.
Anlatıcının Fahim Bey hakkındaki görüşleri, Fahim Bey’in arkadaşı olan, anlatıcının babasının evinde Fahim Bey’i görmesi ile başlar. Eserde anlatıcı büsbütün Fahim Bey ile ilgili bilgi vermek için yükümlüdür. Anlatıcı babasına, halasına, eniştesine dair olan tasvirleri neredeyse ele almamıştır. Anlatıcı, Fahim Bey ile ilgili gözlemlerini anlattığı gibi bazı bilgileri de babasından, eniştesinden, halasından edinmiştir. Bu bilgileri alırken “miş” li geçmiş zamanla anlatmıştır. Anlatıcı, eserde Fahim Bey ile eniştesinin zıt karakter de oldukları için anlaşamadıklarını da gözlemlemiştir. Eserde sanki herkesin Fahim Bey’i anlatmak için bir araya geldiği gibi bir hava hissedilir.
Anlatıcı eserde mekânı teferruatlı bir şekilde anlatmıştır. Eser İstanbul’da geçmektedir. Bununla beraber Fahim Bey’in bir müddet Bursa’da yaşadığını da belirtmiştir, Fakat Fahim Bey’in yaşadığı mekânı, muhiti belirtmemiştir.
Anlatıcı resmen karakteri ifade etmek için var olur. Anlatıcı, Fahim Bey’in her ne olursa olsun onunla ilgili düşüncelerinde değişeceğini söyler. “O, hayatta değil, tarihte bulunsa, kendisi değil de ikinci selim olsa, hakkındaki fikrimi ben yine değiştirecektim.” (s.68) Sürdürülen hayat şeklinin dışında bir yaşam süren, hayatında hayallerini öne çıkaran Fahim Bey, ümitsiz bir adam da değildir. “İnsan, hayatta, bazen medeni bir vazifeyi vakti olmadığı halde dahi yapmak zorunda kalabilir. O zaman, görülecek iş değil de feda edilemeyecek medeniyet icabı yerine getirilmelidir. Ne de olsa, insan, hayatında yine başka bir fırsat bulabilir.” (s.47) Anlatıcı gözlemlerini aktarırken, özellikle romanın son sayfalarında öyle felsefi öyle hayata karşı olan düşüncelerini, hisselerini anlatıyor ki Fahim Bey’in birden varlığını hissetmeyip, sözlerinin hülyasına kapılıyor okur.
Anlatıcı eserde hiçbir vaka ve durumun zamanını belirtmemiştir. “Bir zaman sonra, bir hayli zamandan sonra gibi zamanı tam bilinmeyen belirsizlik hakimdir. Fahim Bey şu zamanda diliminde şu olayı yaşamıştır diye bir söz belirtmemiştir. Yaş konusunda da belirli bir sözden bahsetmemiştir.
Eserde birinci ve üçüncü teklik şahıs ağzı kullanılmıştır. Yazar anlatıcının konuştuğu yerler birinci teklik şahıs, diğer anlatıcıların (babası, eniştesi, halası) konuştuğu yerlerde ise üçüncü teklik şahsında anlatılır. Eserde genel olarak anlatıcının “Objektif bakış açısı” kullanılmıştır.
Eser, birinci, üçüncü şahısların, Fahim Bey’in karakterini, ‘miş’li geçmiş zaman kipiyle aktardığı rivayetlerle ifade edilmiştir. Anlatıcı görgü tanığı konumundadır ve gözlemlediği olayları belirli bir mesafeden aktarır. Yine Fahim Bey’den uzak olduğu, okuyucuyla sohbet halinde olduğu, felsefi konuşmalar yaptığı bölümlerde de objektif bakış açısının özelliklerini yansıtır. Anlatıcı roman kahramanlarından biri olduğu için kendini geri plana ittiği söylenemez. Bu özellikten de anlaşılıyor ki anlatıcı hâkim bakış açısında bir tutum göstermemiştir. Anlatıcı, Fahim Bey’in tercihlerinde karışır bir tutum sergilememiştir. Anlatıcının vazifesi, izlenimlerini ve duyduklarını aktarmaktır.
Anlatıcı sık sık geriye dönüş yapar, aynı zamanda ânı da yaşar. Fahim Bey’in tecrübelerinden kendine notlar çıkarır, değerlendirmeler yapar. Fahim Bey’i, Fahim Bey yapan Fahim Bey’in ta kendisidir. Anlatıcı Fahim Bey’e karşı farklı düşünceler, duyguları çevresinden görse de buna kimse müdahale edememektedir.
Anlatıcı Fahim Beyden bahsederken, onun toplum tarafından da anlatılırken bazen farklı bir tutum içinde yansıtır. Fahim Bey’i içine kapanmış bir karakter olduğu için aslında kendini yaşadığı çağdan da farklı görmektedir. Çevresi tarafından da bir dışlanmışlık hissiyatı vardır.
Eserde anlatıcının roman kahramanlarından biri olması Fahim Bey’i daha yakından incelemek için fırsattır. Aslında anlatıcının roman kahramanı olması Fahim Bey aracılığıyla anlatıcının da ruh hali, yaşam biçimi, hayat görüşü hakkında bilgi toplanır.
Anlatıcı, bilinçlidir. Eser boyunca kendi çocukluğundan, yetişkinliğine kadar geçen zamanda hem kendi büyür hem de çevresindeki insanları büyütür. Onlara anlamlar yüklemiştir. Eserde yaşlılığı sanki sonbahar mevsiminde balkonda çayını yudumlarken, sararmış yapraklara bakarken, değişimin sadece kendisinde değil tüm dünyada olduğunu söyler bir şekilde resmetmiştir.
Anlatıcı eseri öyle bir halde anlatmış ki sanki kendi hayatını görür gibi, sanki kendi hayatını Fahim Bey’in hayatı üzerinden anlatmak istemiştir. Aslında anlatıcının roman kahramanlarından biri olup, dar bir şahıs kadrosunun verilmesi ve tam bir vakanın olmayışı, eserin daha iyi anlaşılabilmesi için okuyucuya fırsat tanınmak istenmiştir.
Fahim Bey ve Biz romanı, Abdülhak Şinasi Hisar’ın hayata karşı olan bakış açısını, görüşlerini anlama yolunda, zamanı ve değişimi Fahim bey üzerinden anlatmasıyla öğretici nitelikte bir eserdir.