Burjuvadan bir adam hayatını kendi kendine, hissiz bir biçimde yaşamaktadır. Artık eski neşeli günlerden eser yoktur. Yaşamaktan, böyle yaşamaktan bıkmışken; bir pazar günü at yarışı izlemeye gider. Orada gözüne bir kadın kestirir. Kadınla bakışarak ufak bir flört oyunu oynarlar. Sonra, bakıştığı kadının kocası gelir ve kadın bu duruma öfkelenir. Yaşlı, saçsız, kaba saba bir adamla evlidir ve kendini rezil olmuş hissettiği her hâlinden okunmaktadır. Adam, bu yaşlı kocanın yere düşürdüğü biletlerden birini eline alır ve biletteki atın kazandığını öğrenince, kendisine uymayan bir şey yaparak biletin parasını olur. Heyecanı üst seviyede yaşamaktadır. Suçlulukla birlikte kazandığı -el koyduğu- parayla bir daha bahis oynar. Ve bu bahsi de kazanır. Böylece yıllardır hissiz, yaşamaktan zerre zevk almayan adam gitmiş, yerine bu; herhangi bir serseri gibi bahis biletine el koyan, haksız para kazanan, üstelik bundan büyük zevk alan bir adam gelmiştir. Adam, bu davranışları her ne kadar kendisine yakıştıramasa da sevindiği bir nokta vardır: eski günlerdeki ya da her insanın başarabildiği gibi, bir şeyler hissetme. Ve bu hazla dolup taşar. Daha fazlasını yapmak ister. Ama kendini at yarışı alanından bir faytona atar ve asıl mutluluğu bu faytonda yaşar. Artık üstündeki ölü ruh hâli gitmiştir. Ahlakî sorgulamalarda kendini haksız görse de hayatında bir ışık belirmiştir.
Faytondan indiğinde daha az gösterişli bir bölgede bulur kendini. Daha fazla yalnız kalamayacağı hissiyle bir lokantaya oturup yemek sipariş eder. Orada kendini dışlanmış hisseder, diğer insanlardan farklıdır. Zengin olduğu her hâlinden belli oluyordur. Zengin biri olarak, o güne kadar rahat yaşamış biri olarak, yabancı olarak algılandığı bu lokantada esir gibi durmaktan rahatsız olmuştur. Oradan çıkar ve meydanda oturur. hava kararır. Fahişeler, yoldan gelip geçenlere lâf atmaktadırlar.
En nihayetinde bir tanesi gelip onunla konuşur. adam da buna uyar. artık eskisinden daha özgür olduğu için bu kadının peşinden gitmeyi kabul eder. Fakat bu yabancı kadın, onun için tehlikelidir. İki tane adam onu gasp etmeye çalışırlar. ve ömründe ilk defa bu kadar özgürken, hissizliğini üstünden atıp yeniden yaşamaya başlamışken bu adamlara teslim edemez kendini. Onlarla konuşur, onlara merhamet duyar. Ve o gece kimse ölmeden, polise teslim edilmeden biter.
Hayatının dönüm noktasını yaşayan bu adam, artık her şeye yeni bir gözle bakmaya başlamıştır. Eski kendi olmak istemediği, hissetmenin hazzına ulaşmanın mutluluğunu yaşayan adamın hayat hikâyesi; parayı, statüyü, kalbi ve nice naif duyguyu bir arada sunuyor.
- Stefan Zweig – Olağanüstü Bir Gece
- Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları – Roman
- 69 sayfa
- Çeviri: İlknur İgan