Arşiv Odası’nda edebiyatımızın emekçilerinden birisi yer alıyor.
Anadolu’nun çeşitli yerlerinde 33 yıl Türkçe ve edebiyat öğretmenliği yaptıktan sonra emekli olmuş bir edebiyat emekçisi Halide Nusret Zorlutuna. Şairliğinin yanı sıra yayımlanmış roman ve öykü kitapları da bulunan Zorlutuna’nın 50. sanat yılı şerefine verilen bir kutlamanın haberini sizlerle paylaşıyoruz.
Keyifli okumalar dileğiyle…
Yazar Halide Nusret Zorlutuna ellinci sanat yılını kutluyor
Henüz on altı yaşında lise ikinci sınıf öğrencisi iken bir dergide yayınlanan ilk yazısı üzerine devrin ünlü şairi Faruk Nafiz’in «elinin hamuru ile erkek işine karışmasın» dediği halde Halide Nusret Zorlutuna bu tavsiyeyi dinlememiş, bugüne kadar yazdığı yüzlerce şiir ve yazının yanısıra, dokuz romanı ile elli yıllık sanat hayatında çok kimseye nasip olmayan bir şöhrete kavuşmuştur.
Önümüzdeki günlerde ellinci sanat yılı, tertiplenecek jübilede kutlanacak olan 66 yaşındaki Zorlutuna’nın hâlâ unutamadığı ilk yazısı 1917 yılında Erenköy Kız Lisesinin ikinci sınıfında okurken «Talebe Defteri» isimli dergide yayınlanmıştır. Yıllar birbirini takip etmiş ve Zorlutuna büyük bir azimle şöhret merdiveninin basamaklarını süratle çıkarak zirveye varmasını bilmiştir.
Zorlutuna, bu ilk yazısı hak kında şunları söylemiştir:
«— Türkçe öğretmenimiz Ahmet Halit Yaşaroğlu, Talebe Defteri dergisinde neşredilmek üzere sınıfımızda güzel yazı yazanlardan birer yazı istemişti. Ben de o yıl babamı kaybetmiştim. Babamı hatırlıyarak (Ağlayan Kahkahalar) isimli bir yazı yazdım. O yazı dergide yayınlanarak birinci oldu. Şimdi bu yazıyı ara sıra tekrar okuyorum da çok romantik buluyorum.»
Zorlutuna daha sonra, şiirler yazmaya başlamış, gene aynı yıl içinde «Salon» dergisinde çıkan bir yazısı için o günün parasıyla üç lira olan ilk ücretini almıştır. Yarım asırlık sanatçı, «Bu benim profesyonel olarak meslek hayatına girmemin başlangıcını teşkil etmiştir» şeklinde konuşmuştur.
Emekli Tümgeneral Aziz Zorlutuna’nın eşi olan sanatçı geçen yılda ailesi içinde kırkıncı evlenme yıldönümünü kutlamıştır. «Eşim beni daima sanatımda teşvik etti. Onun yardımlarını unutamam» diyen Zorlutuna kendi ifadesi ile bütün Türkiye’yi Edirne’den Ardahan’a kadar karış karış gezmiş, bu sayede Anadolu halkının bütün özelliklerini yakından tanımak imkânını bulmuştur. Türkiye’nin hemen her yerini bu şekilde dolaşabilmesinde kocasının subay olması büyük rol oynamıştır.
Otuz üç yıllık Türkçe ve Edebiyat Öğretmenliğinden sonra on yıl evvel emekliye ayrılan sanatçı dokuz romanı içinde en çok «Aydınlık Kapı» ve «Aşk ve Zafer» i beğenmektedir.
Yazar Aşk ve Zafer’de dört yıl kaldığı Urfa’nın kurtuluşunu dile getirmiştir. İngilizce ve Farsça da bilen yazar elli yıllık meslek hayatı sırasında «Örümcek Dede» isimli bir roman da tercüme etmiştir.
Ergün adında 37 yaşında bir oğlu, Emine adında 29 yaşında bir kızı olan Zorlutuna bir ara, milletvekilliğine de adaylığını koymuş fakat kazanamamıştır. Ata binmeyi sever, kitap koleksiyonuna meraklıdır. Muhtelif tarihlerde Irak, Bulgaristan ve Amerika’ya gitmiştir.
Kızı Emine Işınsu Okçu’da kendisi gibi çeşitli yazılar yazmakta ve başarı göstermektedir. Nitekim TRTnin açtığı radyofonik piyes yarışmasında birincilik kazanarak en az annesi kadar başarılı olduğunu ispatlamıştır.
Şimdiki yazarlar için, «Bizden daha iyiler» diyen Zorlutuna son olarak şunları söylemiştir:
«Elli yıl yazdım ve inancıma göre memleketimin zararına olacak tek cümle yazmadım.»
Zorlutuna’nın ellinci sanat yılı jübilesi «Defne» dergisi tarafından tertiplenmiştir.