İyi bir edebiyat okuru için, edebî eserin niteliği kadar, okurun “anlam” ve “anlama” bağlamında yaptığı-yapacağı düşünsel çalışma ve araştırma da mühimdir. Anlamın doğasını kavrayabilmek, bir edebî eserin de gerçek hakkını vermek açısından ehemmiyet taşır. Bu noktada felsefî Hermeneutik ve Metinlerarasılık kuramlarına göz gezdirmekte yarar vardır. İmdi, öncelikle 20. yüzyılın önemli felsefî akımlarından ve metodlarından birisi olan Hermeneutik (tuhaf çevirisiyle yorumsama) hakkında birkaç temel bilgi vererek anlam-anlamak konusunda kafa yormaya başlayabiliriz:
Hermeneutik kelimesinin etimolojisine bakıldığında Antik Yunan tanrısı Hermes ile bağlantısı olduğu varsayımı oldukça güçlü görünür. Hermes’in görevi insanlar ve tanrılar arasındaki iletişimi sağlamaktır. Bu açıdan bakıldığında Hermeneutik tanrıların söylediğini insanlar için yorumlayarak aktarma işiyle bağdaştırılır. Bu metod, uzun zaman teolojik alanda kullanılmış, fakat 19. yüzyılla beraber, bu alanın dışına taşarak, anlambilim, dil felsefesi gibi alanlarda kullanılmaya başlanmıştır. Bilhassa 19. yüzyılda Schleiermacher, 19. yüzyılın sonlarında Dilthey, 20. yüzyılda Gadamer ile birlikte hermeneutik iyiden iyiye felsefenin ilgi alanına girmiştir. Temeldeki düşünce, anlamın döngüsel ve imkânsız bir süreç olduğudur. Hermeneutik döngü denilen sürece göre, bir metnin anlaşılması için, metin yazarının tüm eserlerinin anlaşılması, tüm eserlerinin anlaşılması için o metnin anlaşılması gerekir. Bu da döngüsel ve sonsuz bir süreçtir. Aynı şey, bir cümle için dahi geçerlidir. Bir cümlenin anlaşılması, cümlenin bağlı olduğu metnin anlaşılmasıyla, metnin anlaşılması ise o cümlenin anlaşılmasıyla mümkündür. Anlam ve anlamak işi bu döngüsellik bağlamında imkânsız bir süreçtir. Ancak anlama yakın ya da uzak olunabilir. Anlamın bütünüyle kavranılmasına olanak yoktur. Buradaki asıl öneriye göre, eserin iyi bir okumlaması için, eserin yazarının diğer eserlerini gözden geçirmek yahut o eser ile muadil diğer eserlere bakmak, anlama yakınlaşmak için elzemdir.
Bu noktada ise metinlerarasılık kuramı önemli hâle gelir. Bir 20. yüzyıl kuramı olarak, ilk kez Julia Kristeva’nın ortaya koyduğu ve postyapısalcı çevrede de yankı bulan –bilhassa anlamın kaygan olduğunu söyleyen Derrida için- kuramın, okuru ilgilendiren bölümü, yukarıdaki döngüsellik açısından önemli olan bölümüdür. Bir metin okuması için, başka bir metinden yardım almak şeklinde hülâsa edilebilecek kuramda, bir metnin anlaşılabilmesi temel ereği etrafında, metinlerin birbirine yardımcı olması söz konusudur. Yani, bir edebî okuma, tek bir esere bağımlı kalarak yapılacak bir iş değildir. Kıyaslı bir okuma, her zaman için bir metnin ya da bir eserin anlamına yaklaşmak mânâsına gelir.Buradan hareketle, hermeneutik, anlam döngüsünü ortaya koyarken, metinlerarasılık açık bir öneri ortaya koyar. İyi bir edebiyat ya da iyi bir felsefe okuru için yol gösterici olmak açısından, bu iki kurama biraz daha dikkat kesilmekte fayda vardır.
Bütün bu teorik bilgiler ışığında ufak bir örnek vermek için, Kafka eserlerine başvurmak gerekebilir. Bilindiği üzere Dönüşüm isimli eser bir kült eserdir. Fakat asla tek başına anlaşılabilecek bir eser değildir. Dönüşüm’ün anlaşılması, Dava’nın, Şato’nun, Açlık Sanatçısı’nın ve diğerlerinin anlaşılmasına bağlıdır. Ve Kafka’nın tüm eserlerinin anlaşılması ancak ve ancak Dönüşüm ile mümkündür. Bu döngüsel süreçte, Dönüşüm okuması yapılırken, Dava’ya, Şato’ya ve diğerlerine başvurulmalıdır. Velev ki, Dönüşüm muadili absürt öykülerle yapılacak bir okuma da Dönüşüm’e biraz daha yaklaşmak açısından mühimdir. Biraz daha güncel bir örnek verilecek olursa, Sabahattin Ali’nin Kürk Mantolu Madonna’sının anlamına, yalnızca Kürk Mantolu Madonna ile yaklaşmaya imkân yoktur. İçimizdeki Şeytan’a, Sırça Köşk’e başvurmak gereklidir. Ha yok! Biz sadece kahve ile bir fotoğraf çektirecektik diyorsanız, sizi kahvelerarasılık ya da tweetlerarasılık kuramlarına alalım…Bir kahvenin ya da bir tweetin anlaşılabilmesi için, yâhut neyse…
Yararlı Okumalar:
Doğan Özlem, Metinlerle Hermeneutik Dersleri, Notos.
Wilhelm Dilthey, Hermeneutik ve Tin Bilimleri, Notos (çev. Doğan Özlem)
Hans Georg Gadamer, Hakikat ve Yöntem, Paradigma.