Adını duyanlar onu Nietzsche’nin platonik aşkı olarak biliyor. Öyle ki Salome, yani tam adıyla söylersek Lou Andreas Salome, Nietzsche’nin evlilik teklifini reddetmiş, Frued ve Rilke gibi döneminin önemli kişilerini kendine hayran bırakmış biridir. Peki onu böyle cezbedici kılan neydi? Buna cevap olarak ne güzelliğini ne de ait olduğu sosyal statüyü gösterebiliriz. Salome, etkilediği ve etkilendiği isimler gibi çağının ötesinde bir insandı. Geleneklere uymayı reddetti ve kendi düşün dünyasını oluşturdu. Evliliğin birbirini sahiplenme kıskacından kurtarılmış, düşünsel ve entelektüel bir arkadaşlık olması gerektiğini savundu. Sevginin, yani bunun temeli olan arkadaşlığın, evlilik ve cinsellikle yok olacağı düşüncesiyle sadakati reddetti, uzun süre cinsel yaşamı olmadı.
St. Petersburg’da Rus bir generalin kızı olarak dünyaya gelen Salome, dayatılan tüm gelenekleri ve kuralları reddeden, özgürlüğün ilk kadınlarından biriydi. Yaratılan kadın modelleri bir kenara bir insan olarak da, kalıplaşmış bir yaşamı fikirlerine ve yaşayışına uygun görmeyen, bunu her yerde yüksek sesle söyleyebilecek öz güvende bir kadındı. 19 yaşında Zürih’e giderek, teoloji, felsefe ve psikoloji dersleriyle fikir dünyasını geliştirdi, bir zemine oturtma fırsatı buldu. Aslında Salome’nin ilgilendiği şey, hayattı. Din, aşk, kadın-erkek ilişkileri üzerine beyanda bulunduğu şeylerin hepsi, yüzyıllardır konuşulan ve konuşulacak olan, insan hayatının gerçekliği olan konulardı. Bugüne kadar hayatının sadece magazinsel yönü öne çıkmış bu filozof ve yazarın özel hayatını daha fazla deşmeden, “Arayışlar” kitabını sizinle tanıştırmak istiyorum.
Salome’nin “Arayışlar” kitabı, bir birliktelik üzerinden, romanın baş kahramanı Adine’in kendi yolunu çizme hikayesine dayanıyor. Sanatçı kişiliğiyle öne çıkan Adine, akıllı, içinde gerçek bir potansiyel barındıran bir kadın olarak karşımıza çıkıyor. Adine, 17 yaşına geldiğinde şehir değiştirerek bulunduğu Galiçya sınırından,ailesiyle Brzeg’e taşınıyor ve burada “her zaman rastlanmayacak uzun yapısıyla dikkat çekecek ölçüde yakışıklı” kuzeni Benno’ya aşık oluyor. Benno karakter olarak ise, yetim kalmış fakat üstün bir çalışkanlık göstererek, liseyi bitiren ve ardından tıp eğitimi tamamlamış bir akıl hastanesi doktoru. Aşklarının başlaması sanıldığı gibi Benno’nın değil Adine’in adımıyla başlıyor ve kısa sürede nişanlanlanıyorlar. Adine, nişanlısına duyduğu hisleri tarif ederken, Salome’nin aşka bakışının tersine, çaresiz, aşkıyla gözü kör olmuş, özgürlüğü ve hayalleri pahasına kendini ve hayatını beraber olduğu erkeğe adamış bir kadın profili çizer. Benno’ya bağlılığını “Elbette hep onun olduğu yerde kaldım, elbette o ne isterse ben de onu istedim.” diye açıklayarak bunu kanıtlar. İlişkisi boyunca içinde taşıdığı tüm potansiyeli, sanat tutkusunu bu kör oluş içinde yitiriyor Adine. Mutfağa ve dikiş makinesinin başına yöneliyor, bunu gelecekteki yaşamı için en uygun hazırlık olarak görüyor. Fakat onun bir ev kadının fazla gören ve içindeki cevheri yitirdiği gören nişanlısı, ayrılma kararı veriyor.Eşit olmayan tarafların, ilişkilerini eşitçe sürdüremeyeceğini anlatmak istiyor bize Salome. Bu sebepten Benno, Adine’i özgür bırakıyor. Adine de aşkın kör denizindeki yok oluşun, onu nişanlısından zamanla koparan tek şey olacağının, ayrıca kendisine nasıl yabancılaştığının farkına varıyor. Aslında ana karakterimiz, kendini aşması gerektiğinin bilinciyle bu ayrılık sürecinin seslerini yavaş yavaş kafasında duyuyor. Bir yarı ölüm halinde bu ilişkinin enkazını atlatan Adine, bu kez başarılarıyla Benno’nun diline ve zihnine geliyor. Kendini tamamlayan bu güçlü kadını gerçekten hayatına almak isteyen Benno, karşısında ayakları yere basan, onu hala seven ama hayat arayışı tamamlanmamış ve artık bireyselliğini, özgürlüğünü ayaklar altına alamayacak bir ilişkiden uzaklaşmış bir kadın buluyor.
Toparlayacak olursak, Salome’nin aşk fikrine bakışının tam tersiyle başlıyor olsa da aslında, kadının kendisini şartsız koşulsuz bir aşka bırakmasının ince bir eleştirisidir Arayışlar. Bu kadın içinde defalarca çelişir, ilişkisinin üzerinden yeni bir hayat geçtikten sonra bile çok sevdiği erkeği kıskanmaya devam eder başkalarından. Ama seçeceği yol yine kendi yoludur. Son olarak Salome’yi yazınsal olarak tanıma fırsatı bulduğum bu kitaptan birkaç cümle bırakmak istiyorum size:
“Bilinçle kavradığımız ve yaptığımız şeylerin, bireysel gelişimimizle hiçbir ilgisi olmayan gizli kalmış duygusal izlenimlere kıyasla hayatımız üzerindeki etkisi ne kadar az.”
“Fakat hayatımızın en saklı yanlarını, sinilerimizi uyararak veya düşlerimizde baştan aşağı gizli bir şiddetle titreterek çok, çok erken yaşlarda belirleyen şey katıksız rastlantılar değil midir? Yoksa başlangıç daha gerilerde midir; ileride ne olacağımızı veneyin acısını çekeceğimizi biz daha beşikteykenbir kuş cıvıldayarak kulağımıza mı fısıldar?”
“Sen yürürken dünyanın bütün yolları düzmüş veya önündeki görünmez bir varlık yolları senin için düzeltiyormuş gibi geliyor insana.”
“Belki de sen beni uzun süre bazı konularda işe yaramaz hale getirdin bana sunduğun fazla sert şarabınla. Diğer bütün sarhoşluklara baskın geldin.”
“Belki en başında birbirimizle başka türlü kaynaşabilirdik, mücadele etmeden, çekinmeden, birimizin veya diğerimizin üstün ya da aşağı olması söz konusu olmadan. Sadece gençliğimizin tazeliğiyle , duyduğumuz sevinç ve esrimeyle.”
“Gerçekten bize ait olan bir şeye Adine, hiç kimse elimizden alamaz. Gerçekten bize ait olan, er veya geç bizim olur. Bu yüzden, senindi benimdi cinsinden bütün hasisçe kaygılar değersizdir. Yapmamız gereken tek şey yolumuza devam etmektir; bize ait olan birlikte gelir bizimle beraber yürümeyeninse, -burada derin bir nefes aldı- bizi durdurmasına izin vermemeliyiz.”
“Bir diğerinin duygularını anlayabilmek için sevgi gerekir kuşkusuz; fakat tutkunun belli bir derecesinde sevgi, sevilen kişinin duygu dünyası da dahil olmak üzere dış aleme hiçbir duyargası uzanmayan, dolayısıyla kulak vermediği ve algılamadığı için de rahatsız edici bir itirazı olanaksız kılan bir bencilliğe dönüşüyor.”
- Arayışlar – Lou Andreas-Salome
- Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları – Roman
- 80 sayfa
- Çeviri: İlknur Igan