Kitabın özgün adı “Der Papalagi”. Bu isimse Samoa’da yaşayan yerlilerin beyaz insana verdikleri ad. Kitabı bu kabilenin reisi Tuavii’nin sesinden dinleriz. Şöyle der Tuiavii: “Papalagi göğü delen anlamına gelir. Samoa’ya ilk misyoner bir yelkenliyle gelmişti. Yerliler beyaz yelkenliyi ufukta bir delik alarak içinden çıkıp kendilerine geldiği delik. O göğü delip geçmişti.”
Tuavii kitap boyunca beyaz adamın yaşamsal gerçekleri ile kendi halkını kıyaslar.
Beyaz adamın örtünüp günahlarından arındığını sanmasından, kağıt ya da madenden yaptıkları “para” denilen şey olmadan yaşayamamasından, bağımlı olduğu “şeylerden”, saati, evi, arabası gibi “zaman”nın hiçbir şeye yetmemesinden, en çok da elinde tuttuğun her şey senindir dediklerinden…
Oysa büyük ruhu onları “benim olan senindir” deyip sunmuştur insanoğluna. Onlar çadırlarını, yiyeceklerini, döşeklerini birbirine cömertçe sunmaktan kaçınmazlar.
Onlar, yani beyaz adamlar, ömürlerinde hiç ağaç görmemiş, tek bir nehir ile buluşmamıştır ve büyük büyük ruhu bu yüzden hiç anlamamıştır.
Ve en ilginci sürekli düşünür “Her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşünerek ömrünü o anın güzelliğinden mahsun bırakır,” der.
Kitabı okudukça kendinizi, hayatınızı sorgularken bulursunuz. Ruhunuzun ne kadar kirlendiğine şaşarsınız.
Ve şöyle der Samoalı Tuiavii;
“Zevklerin, sevinçlerin uzak dursun bizden. Bütün zenginlikleri vahşice elinde ya da kafanda toplaman, kardeşinden daha üstün olma hırsın, anlamsız işlerin türlü marifetlerin, ne idüğü belirsiz göz boyamaların meraklı düşüncen hiçbir şey bilmeyen bilgin bizden uzak dursun. Yeter bize Tanrı’nın bol bol sunduğu soylu güzel mutluluklar. Onun ışığında ilerlememiz, o ışığın bizi kavraması için yardım etsin.Bu ışık birbirimizi sevmemizdir, yürekten talofa* diyebilmemizdir.”
- Göğü Delen Adam – Erich Scheurmann
- Ayrıntı Yayınları
- 112 sayfa
- Çeviri: Levent Tayla
*selam