Tirende Bir Keman, adı gibi nostalji kokan Türk filmi tadında bir uzun öykü. Kitaba başlarken, Yeşilçam klasiği bir aşk hikâyesi okuyacağınız hissine kapılıyorsunuz. Lakin öyküde olaylar öylesine hızlı gelişiyor ve ilerliyor ki Türk Sanat Müziği ile bezenmiş acı bir Anadolu hikâyesine kapılıp gittiğinizi ancak son sayfasında fark ediyorsunuz. Geriye ise Mustafa Kutlu zarifliğinin tadı kalıyor yüreğinizde.
Mustafa Kutlu, sıradan bir hikayeyi anlatırken bile okuyucuyu şaşırtmayı başaran nadir yazarlardan. Cümlelerini dolandırarak değil, okuyucuya bir anısını anlatır gibi temiz bir yürekle aktarıyor. Kutlu’dan mutluluğu bir türlü yakalayamayan Anadolu insanının hikâyesini okurken, “vay zalim felek!” demekten kendinizi alamıyorsunuz. Hatta bazen, bir mutluluk bile katmamış yazar, diyecek oluyorsunuz. Fakat bunların yaşamda karşılaşılabilecek trajediler olduğunu içten içe fark ettiğinizde, yazarın yaşamdan ve kaderden gerçeklerle okuyucuyu yüzleştirmek istediğini hissediyorsunuz.
Kemani Kenan’ın hikayesiyle başlayan kitap, kendisi gibi bir keman ustası olan oğlu Sado’nun öyküsüyle devam ediyor. Bütün kemancılar Kenan isminde mi olmalı -Reşat Nuri’nin Dudaktan Kalbe’sinde, Türkan Şoray ve Kadir İnanır klasiği Kara Gözlüm’de olduğu gibi- bilmiyorum, ama sanırım Kemani Kenan kitabın kafiyesine ve nostaljisine farklı bir hoşluk katıyor. Öyküde, “bir film olsa nefis izlenir, garanti ağlanır,” dedirten bir his dolu. Böyle hisler özleyenlere ve bunu arayanlara tavsiye edilebilecek,
bir kitap: Tirende Bir Keman
bir yazar: Mustafa Kutlu
Uzun lafın kısası; kitabı biraz iç karartıcı bulmuş olsam da, Mustafa Kutlu hep yazsın ve hep okuyalım.
–Tirende Bir Keman, Mustafa Kutlu
Dergah yayınları, 2014–