Nobel Edebiyat Ödüllü Portekizli yazar José Saramago’nun kendine özgü bir yazı dili ve tekniği var. En başta karakterlerine isim vermiyor. Karakterlerini ya meslekleriyle ya da belirgin bir özellikleriyle betimleyip diyaloglarını öyle kurguluyor. Konuşma çizgileri yok. Yalnızca nokta ve virgül kullanıyor. Başkaca noktalama işareti bulamazsınız kitaplarında. Virgül de, diyaloglarda karakterin konuşmasının bitiminde yer alıyor genellikle. Virgülden sonra diğer karakter konuşmaya başlıyor.
Kitap “İnsan olmanın ne demek olduğunu her geçen gün daha az bileceğiz” alıntısıyla başlıyor.
Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş, yazarın tüm kitaplarında olduğu gibi iktidarın (faşizmin) elinde bulundurduğu gücü yitirmemek için, yasa dışı işler bile yapabileceğini her fırsatta vurguluyor. Yönetim mafyayla (teröristlerle) gizli bir iş birliği içinde olduğunu bütün pis işleri mafyaya yaptırdığını anlatıyor. Böylece yazar, okuyucusunu devlet- sermaye ilişkisini, daha doğrusu kapitalizmi sorgulamaya itiyor. Kitapta basın çok önemli bir yer alıyor çünkü basın olmadan hiçbir şeyin duyulmayacağını vurguluyor yazar.
Yazarın asıl sorgulama amacı, adı bilinmeyen bir ülkede ölümün aniden ortadan kalkmasıyla insanlar cennet ve cehennemin önemini bir anda yitiriveriyorlar. Bu durum önce zihnini bulandırıyor insanın. Bu bulanıklığı bilerek isteyerek oluşturmuş yazar. Okuyucu sayfalar arasında ilerleyip sona yaklaştığında “Ölüm iyi ki var” diyor. Çünkü ölümsüzlüğü kavrayamıyor ve bunu demek zorunda kalıyor.
Kitapta ölmesi gereken ama ölmeyen birçok insan var. Bu insanlar çoğunlukla çok yaşlı, vücutlarında sadece ince bir deri ve cılız kemiklerden başka bir şey kalmamış insanlar.
Hastanelerinde yer olmayan bu ülke, insanların acılarını dindirmeye bir türlü çare bulunamıyor. Ölmeyi arzulayan, intihar etmek isteyen insanlar ülke sınırına gitmek için kaçakçılığa başvuruyor; çünkü sınırın ötesindeki ülkelerde ölümün devam ettiğini biliyorlar. Konuşamamak, yürüyememek, yemek yiyememek onlara acı veriyor ve bir cesetten farkları olmadıklarını biliyorlar.
Ölüm grevinden vazgeçiyor sonunda. Tüm hızıyla ülkeye yayılıyor. Eflatun renkli eprimiş bir kağıtla (mektupla), geleceğini önceden bildirmeye başlıyor. Bu defa ülkeyi ölüm korkusu sarıyor. Öncesinde ölmeyi arzulayan insan artık ölmemeyi arzulamaya başlıyor. Fakat bu mektuplardan bir tanesi her seferinde ulaşması gereken adama bir türlü ulaşmıyor. Mektup her seferinde geri dönüyor. Ölümü temsil eden bir kadındır. Yazarın kadın hakları üzerine çok duyarlı olması üzerine ölümü bir kadın olarak seçmesi kanısına varıyoruz. Bir viyolonsel sanatçısına mektup ulaşmadığı için ölüm, sanatçıyı bir türlü öldüremiyor. Hiç hata yapmadığı halde adamın neden ölmediğimi merak eden ölüm bunu araştırmaya başlıyor. Bir türlü öldürülemeyen çellist, çello çalarken, “Buna karşın dünyayla vedalaşır gibi çalıyor; hiç söyleyemediği şeyleri söyler gibi çalıyor, yarım kalan hayallerini, gerçekleşmeyen arzularını, kısaca hayatı çalıyor,” diyor. Adama âşık olan ölüm (karalar giymiş kadın) ölüm görevinden vazgeçiyor.
Yazar sanat ve sanatçı ölümsüzdür diyerek muhteşem bir sonla romanı bitiriyor.
- Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş – Jose Saramago
- Kırmızı Kedi Yayınevi – Roman
- 208 sayfa
- Çeviri: Mehmet Necati Kutlu