Bu kitabı alın ve okuduktan sonra lüften birkaç arkadaşınıza daha okutun. Ve o arkadaşlarınızdan da, bu kitabı birkaç arkadaşına daha okutmasını rica edin. Çocuk Yasası, bu ilgiyi hak edecek bir kitap.
En sonda söyleyeceğimi en başta söyledim çünkü sabırsız davranıp yazının sonunu getiremeyeceklerin bu kitabın ciddiyetinden haberdar olmalarını istiyorum. Yakın zamanlarda, bu tarz bir konu işlendi mi, bilmiyorum. Çocukların tercihlerine, duygusal ve toplum baskısını göz önüne alarak yaklaşan bir anlatıyı son dönemlerde okumadım. Bu yüzden ayrı bir ehemmiyet vererek okudum ve saatler içerisinde bitirdim. 152 sayfadan oluşan bu kuvvetli roman, beni fazlasıyla etkiledi. Ian McEwan, yarattığı kurmacasıyla kendine hayran bıraktı diyebilirim.
Peki neden, peki niye, peki nasıl böyle?
Çocuk Yasası, birinci tekil şahıs ağzından anlatılmış ve bilinç akışıyla ilerleyin bir roman. Londra’da yaşamını sürdüren Yüksek Divan Aile Hukuku Dairesi’nin en başarılı hâkimi Fiona Maye, özel hayatında iş yoğunluğu nedeniyle başarısızdır. Kocası onu açık ilişkiye davet eder. Yani hayatında bir başka kadının olduğunu ama Fiona’dan da boşanmak istemediğini dile getirir. Kitap bir krizle başlar. Bu ilişki krizi, kitabımızın ilk anlatısının konusunu oluşturur. Fiona’nın problem çözmede uzmanlaşmış ve herkesçe takdir edilen kişiliği, kendi hayatında karşılaştığı kriz karşısında doğru adımları bulmakta zorlanır. Çünkü aklında iş yoğunluğu, çözmesi gereken davalar, alması gereken kararlar vardır ki bu kararlar 18 yaşından küçük çocukların hayatını tamamen etkileyecek ve değiştirecek kararlardır. İşin baskı ve stresini sonuna kadar yaşarken, özel hayatında yaşadığı bu durum bize yazarımızın kurduğu bir ironidir. “Terzi kendi söküğünü dikemez.” düşüncesiyle kitabın başından sonuna kadar süren bu dalgalı deniz hali, bir hayli merak uyandıran gel gitlerle dolu.
Kitabımızın ikinci ve asıl anlatı konusu, Fiona’nın meslek konusudur. Fiona, çocuklar için en doğru kararı mahkeme salonunda vermek zorunda olan bir konumdadır. Ve önüne gerçekten çetrefilli davalar gelmektedir. Örneklerden birisi, sert kuralları olan bir tarikata mensup Yahudi ailenin kızlarıyla alakalı. Eşin tarikat kurallarına karşı gelmesi nedeniyle aile ve tarikat baskısıyla ayrılan karı koca, çocuklar hakkında ayrı ayrı hak iddia eder. Çocukların velayet davasında karar ise Fiona’nın çözümüne muhtaçtır.
İkinci konun en önemli örneği ise, kitabımızın da ana konusunu oluşturan diğer dava. 17 yaşında lösemi hastası olan çok yetenekli bir çocuğun, inancı nedeniyle tedavisinde gerekli olan kan takviyesini reddetmesi ve bu durumun hastane tarafından mahkemeye taşınması, diğer konumuzu oluşturuyor. Adam Henry isimli hastamızın 18 yaşını doldurmasına 3 hafta vardır ve aile inançları gereği çocuklarının tedavisinde kan nakline karşı çıkmaktadır. Adam Henry de kendi ifadesinde, nakle iradesi dahilinde tamamen karşı çıktığını dile getirir.
Fiona’nın bu noktada aldığı karardan ziyade izlediği yol ve Adam’la ilgili takındığı tavır, irdelenmesi, birçok kez okunması gereken bölümlerle dolu. Ergen, ilk genç psikolojisinden tutun, felsefik yaklaşımlara, toplulukların dinsel tutumlarından sosyolojik bir tepkimeye dönüşen tavırlara, gazetelerin olaya yaklaşımından tarikatların alınan kararlara tepkisine… Birbiri içine giren ama kesinlikle hepsi birbirine bağlı konular. Ian McEwan, bu işi öyle güzel başarıyor ki, hayran kalmamak elde değil. Hukuki dili oldukça başarılı araştırılmış, araştırmanın doneleri gerektiğinde dozajında kullanılmış ve gerçek hayatta bu olayların yaşanıldığı duygusu öyle gerçekçi verilmiş ki, anlatının ciddiyeti size geçiyor.
İster istemez, çocuk hakları hususunda ülkemizin konumunu sorgulamadan edemiyorsunuz. Hukukun sağlıklı işlediği ve çocukların refahını, özgürlüğünü gözeten kararların alındığı mahkemelerin var olduğunu hayal ediyorsunuz… Öyle işte…
Ve başta dediğim gibi, bu kitabı alın, okuyun ve birkaç arkadaşınıza daha okutun. O arkadaşlarınızdan da, bu kitabı birkaç arkadaşına daha okutmasını rica edin. Çocuk Yasası, bu ilgiyi hak edecek bir kitap.
- Çocuk Yasası – Ian McEwan
- Yapı Kredi Yayınları – Roman
- 152 Sayfa
- Çeviri: Roza Hakmen