Hepimizin aşina olduğu bir ülke Japonya. Kimimizin teknolojileriyle kimimizin ülkemizde “Japon mucizesi” olarak lanse edilen ekonomik büyümesiyle hayranlık duyduğumuz, üzerinde 126 milyon insanı barındıran 6882 adadan oluşan bu uzak doğu Asya ülkesi, tarihte ki ilk nükleer saldırıya uğramış üstelik iki defa, ancak çok kısa zamanda Dünya’nın sayılı büyük ekonomileri arasında yerini almış bir ülke. İşte bu kitap Japonya’nın nasıl bu büyüklüğe eriştiğini, nelerden vazgeçtiğini hangi fedakârlıkları yaptığını detaylı bir şekilde ele alıyor.
Kitap London School of Economics’te Japonya Ekonomik ve Toplumsal Tarihi bölümünde öğretim görevlisi olan Janet E. Hunter tarafından 1989 yılında yazılmış. Her biri çoğunlukla Tokugawa döneminden başlayıp 1980’li yıllarda biten farklı konularda yazılmış on üç bölümden oluşuyor. Bölümleri sıralayacak olursak;
- Restorasyon ve İşgal
- Japonya ve Batı
- Japonya ve Asya
- Birey ve Toplum
- Kent ve Taşra
- Endüstriyel Gelişiminin Örüntüsü
- Erkek ve Kadın
- İmparator ve Ulus
- Heterodoksi, Ortodoksi ve Dinsel Uygulama
- Oligarşi ve Demokrasi
- Halk Eylemleri ve İşçi Sınıfı
- Ordunun Rolü
- Yönetim ve Kamu Hizmeti
Aslında bölümleri tek tek incelemek isterdim ama bu özellikle böyle kaynak kitaplarda kitabı tekrar etmeye dönüşeceği için kısaca bu on üç bölümden genel olarak neler öğreneceğimizi yazsak ilgi duyanlar için kitap hakkında bir fikir oluşturabilir.
Yaklaşık beş yüz sayfayı oluşturan bu on üç bölümünde okuyucu 1868 devriminden itibaren hatta bazı bölümler için daha önceki 250 yıllık yalıtılmış yani Japonya’nın kapalı kutu gibi yönetildiği Tokugawa döneminden itibaren Japonya’nın siyasi tarihini, doğu ve batı komşularıyla ilişkilerini, savaşlarını, pirinç üreten küçük bir tarım ülkesinden sömürgesi olan bir imparatorluğa dönüşmesini, kırsal ve kent bölgelerindeki yaşamı, sanayileşmeyi, beraberinde gelen işçi hareketlerini, Japon toplumunda aile kavramının önemini, kadının uzun yıllar ikinci sınıf bir vatandaş olarak yaşadığını ve bunun getirdiği kadın hakları mücadelelerini, imparatorluğun ailenin bile üstünde dinsel bir yeri olduğu, ordunun kutsallığı, 1930’lu yılların dışarıda militarist içeride ise totoliter Japonyasını, yerel yönetimlerinden işgal yıllarında gelen büyük anayasal reformlara kadar Japonya’nın nasıl Amerika Birleşik Devletleri’nin uzak Asya’da üssü haline geldiğini okuyacaksınız.
Kitabın güzel yanlarından biri olayların genel bir tarih çizgisinde ele alınmamış olması. Her konu kendi bölümünde sürekli yinelenen Tokugawa dönemi yani 12. yüzyıl ile 20. yüzyıl arasında ayrı ayrı işlenmiş. Bu biraz sürekli bazı olayların tekrarlanmasına sebep olsa da bilgilerin akılda kalması için güzel bir yöntem oluşturuyor. Diğer güzel yanı ise özellikle benim gibi tarih meraklıları için tam kitap bitti dediğiniz yerde “1853’ten İtibaren Japonya’daki Önemli Siyasal ve Ekonomik Olayların Kronolojisi” ve Japonya’nın tarihi haritalarının yer alması. Bir tarih kitabının tabi ki en önemli kısmı kaynakçasıdır ki bu kitap kaynakça bakımından oldukça tatminkâr diyebiliriz.
Kitabın tek eksik yönü ki yazıldığı yıl dikkate alındığında eksiklik olamaz, 1980’li yıllarda bitmesi. Yani bu kitaptan sonra günümüze kadar gelen başka bir kaynak eser ile pekiştirilmesi doğru olur diye düşünüyorum.
Genel olarak Modern Japonya’nın Doğuşu yavaş yavaş olayları tartarak ve üzerinde düşünerek okunacak, bu konu hakkında çalışan araştırmacıların yeri geldiğinde faydalanabileceği bir eser. Sadece araştırmacıların değil, Japon kültürüne, filmlerine, hatta çizgi filmlerine, insanına ilgi duyanların ve yakın zamanda bizden oldukça uzak olan bu coğrafyaya seyahat edecek olanların da öğreneceği oldukça bilginin olduğunu ve bakış açılarını değiştireceğine inanıyorum.
- Modern Japonya’nın Doğuşu – Janet E. Hunter
- İmge Kitabevi
- Çeviri: Müfit Günay
- 480 sayfa