Melis Uygur Bibika’nın yayıma hazırladığı “Gerçekliğin Bütününe Ancak Sezgiyle Ulaşırız”, 20. yüzyılda akla, bilime, rasyonaliteye karşı sezgiciliği savunan Henri Bergson’un fikirlerinin özetini sunarak bu düşüncenin altındaki sebepleri anlatan harcı sağlam karılmış bir düşünce kitabı.
“Bergson, insanı doğanın ötesinde varlığı bulunmayan mekanik bir varlık türünden ziyade, özgür iradesi sayesinde dünyayı kurtaracak bir kahraman olarak görür. Üstelik de yaratıcı ve bütünsel bir sürecin içerisinde başroldedir. Tek eksiği bazı durumlarda sezgi gücünü yeterince kullanamamak olan “Bergson insanı”, zamanın ve mekânın ötesinde değerli bir varlıktır. Bergson’un da diğer filozoflar gibi yolda olup da varamadığı bir sürü felsefi soru olduğu gibi, eserlerinde bizim kavrayış ve anlatım gücümüzü aşan bir o kadar da cevap olduğunun farkındayız. Tüm bunların ötesinde; zamana ve mekânsıllığa getirdiği mükemmel açıklama, hakikatin bütünselliği, sezgi ve özgür irade konusunu ele alışı Bergson’u anlamak için harcadığımız her dakikayı anlamlı kılar. Onu okumak ve anlamak için sezgiyi buluşturan bitmeyen yaratıcı bir süreçtir.”
Melis Uygur Bibika’nın yayıma hazırladığı Destek Yayınları Felsefe dizisinden çıkan “Gerçekliğin Bütününe Ancak Sezgiyle Ulaşırız” kitabında yer alan bu alıntı, 20. yüzyılın “aykırı” sıfatını hak eden fikirlere sahip olan Henri Bergson’a ithafen kaleme alınmış. Bergson’la ilgili sonuna kadar haklı olan bu ifadeler, ünlü filozofun 20. yüzyılda gelişen akla karşı geldiği başkaldırının önemli öncülerinden biri oluşunun ispatıdır bir bakıma. Gerçekliğin Bütününe Ancak Sezgiyle Ulaşırız” da, Bergson’un fikirlerinin özetini sunan, onun gerçekliği kavramak için sezgiciliği bilimin ve rasyonalizmin önüne koyuşunun altındaki sebepleri anlatan bir kitap.
“Gerçeğin Bütününe Ancak Sezgiyle Ulaşırız”ın ana fikri, Henri Bergson’un düşüncelerinin temelini oluşturan “zaman” kavramıyla birlikte oluşuyor. Gerçekliğini asla tamamlanmayacak bir oluşum olarak gören ve bunu da bir “süreç” içinde değerlendiren Bergson, zihnindeki “zaman”la ilgili bu alana mekân, hareket, bellek gibi olguları da dahil eder. İnsanlık tarihinin içinden geçtiği kültürel süzgeci bu kavramlarla anlamaya, ifade etmeye çalışır.
Bergson’un sadık kaldığı bir diğer konu da hakikattir. Ona göre hakikat, maddeyi zamanla parçalara ayırır. Ancak bu durum maddenin hakikati ile eşleşmemektedir. Kitapta bu düşüncesi şöyle anlatılır:
“Bize verilen hareketli bir süreklilik vardır; her şey değişir; ancak yine de kalmaya devam eder. O zaman neden iki terimi, ‘kalıcılık’ ve ‘değişim’ olarak ayırırız ve ardından kalıcılığı cisimlerle ve değişimi uzam içindeki homojen hareketlerle tasarlarız? Bu durum, dolaysız sezginin bir öğretisi değil; ancak bilimin bir gereksinimi de değildir, çünkü bilimin amacı, aksine, yapay olarak şekillendirdiğimiz bir evrenin doğal eklemlenmelerini yeniden keşfetmektir.” “… Peki o zaman neden, kaçınılmaz şekilde net tanımlanmış sınırları olan ve yerlerini yani birbirleriyle ilişkilerini değiştiren cisimlerden oluşan süreksiz maddi evren kurma eğilimindeyiz?”
“Gerçekliğin Bütününe Ancak Sezgiyle Ulaşırız”, sadece Henri Bergson’un fikirlerini anlatan bir kitap değil. Aynı zamanda işi düşünmek ve şüphelenmek olan filozofun, tam da kendinden beklendiği gibi bilime bile şüpheyle yaklaşarak, felsefenin harcını oluşturan sorgulama eylemini inatla sürdürmeye çalışan bir filozofun da hikâyesi…
- Henri Bergson – “gerçekliğin bütününe ancak sezgi yoluyla ulaşırız” / Melis Uygur Bibika
- Destek Yayınları – Felsefe Dizisi
- 80 sayfa