Ne okusam dediğimizde şüphesiz ilk başvuracağımız kişi Stefan Zweig‘tır. Kısa, akıcı ve çoğu zaman okuru sıkmadan metnin içine alan, keyifli bir yolculuk yaptıran yazarın bir çok türde eseri vardır. Eserleri genellikle psikolojik tahliller içerir ve ortak özellik olarak melankoli, trajedi, dram kavramları etrafında şekillenir. Zweig’ın kısa eserlerinin sonu genellikle yolun başından anlaşılır, tahmine açıktır. ‘Hayatın Mucizeleri” adlı eseri de bu özelliği gösterir diyebiliriz. Sonu belli dediğimiz eserler, karakter ve psikolojik tahlillerin mükemmelliği; okura olayın içindeymişçesine hissettirdiği başarılı betimlemeleri ile her seferinde bir başka eserini elimize alma ihtiyacı uyandırır. Yazarı ve edebi dilini sevdirir.
Kitap özetle Yahudi bir genç kızla yaşlı bir Hristiyan ressam arasındaki dostluğu anlatır. Arka planda ise şehrin karışık durumları vardır. Yaşlı Hristiyan ressam Katolik kilisesine bir tablo çizmek için model arar. Çizeceği tablonun kutsallık boyutu ressamda baskı yaratır, tam ümitsizliğe düştüğü vakit Yahudi kız Esther ile karşılaşır. Esther ise çocukken Hristiyanların şiddet eylemlerine maruz kalmış, iyi kalpli bir asker tarafından kurtarılmıştır. Bu Yahudi kız Katolik kilisesine asılacak dini, kutsal tabloya modellik eder. İkisi arasında bu şekilde başlayan dostluğu yazar, romantik ve alışık olunmayan betimleme ve tasvirlerle anlatır. Ressam çizeceği tabloya modelin uyması ve daha gerçekçi olması için Esther’i Hristiyanlığa yönlendirmeye çalışır. Din çatışmaları, şehirdeki isyanlar ve kızın zamanla değişimi olağanüstü tasvirlerle ve mucizelere bağlayarak anlatmıştır.
Zweig okurları çok iyi bilir ki, bu yumuşak yürekli adam mucizeleri her zaman insanda arar. Bu eser, yazarın bu yönünü bizzat gözler önüne serecek niteliktedir. Ressam Esther’in hayatına kattığı mucizelerle hayata bağlanır. Bu dostluk ressamı daha mistik ve bilgin bir adam yaparken; Esther’i de geçmişinden uzaklaştırıp hayatın farklı boyutlarına odaklanmasını sağladı. Yazar bu dostluğu anlatırken ‘Hayatın mucizeleri’nin aslında sevgi, güven ve annelik gibi duygular olduğunu okura göstermek ister. Zira bir insanı ancak bu duygular değiştirebilir. Esther’in doğurmadan bir çocuğa anne olması ancak bir mucize ile açıklanabilir. Tıpkı Meryem ana gibi. Her insan farklı mucizelere ve kutsal saydığı farklı değerlere inanır. Kimi sevgiyle baktığı çocuğa bağlanır. Kimi ise bir tabloyu kutsal görür ve ona inanır.
Mucizeyi insanda arayan, kitapta olay örgüsünü bu şekilde işleyen yazar, yine yıkımın, şiddetin, kötülüğün insandan geldiğini bir kez daha eserin sonunda hatırlatır. Bakış açımızın değişmesi ve karamsarlığa düştüğümüzde hayatın mucizelerini görmemiz dileğiyle.
- Hayatın Mucizeleri – Stefan Zweig
- Maviçatı Yayınları – Öykü
- 88 sayfa