Anton Pavloviç Çehov, 1860 yılında Rusya’nın bir taşra kenti olan Taganrog’da doğdu. Babası bakkaldı. Çocukluğu ve ilk gençlik yılları taşra Rusya’sında geçti. Ortaöğretim döneminde okul gazetesinde yazıları yayımlandı. ”Babasız” adlı bir de oyun yazdı bu sırada.
Ailesinin ekonomik durumu kötüye gidince Moskova’ya taşındılar ama Çehov, öğrenimini sürdürmek için bir süre tek başına Taganrog’da kaldı. 1879 yılında liseyi bitirdi ve Moskova’ya ailesinin yanına dönerek Moskova Üniversitesi Tıp Fakültesini kazandı. Ailesinin geçimine katkıda bulunmak üzere haftalık mizah dergilerinde skeçler, kısa hikâyeler yazdı ve oldukça başarı kazandı. 1883-1886 yıllarında Oskolsi(Alıntılar) dergisinden 300’den fazla yazısı yayımlandı. 1886’da yazıları Novolye Vremya(Yeni Çağ) dergisinde yayımlandı. Sonra oyun yazmaya yöneldi. Ancak Tıp Fakültesi bittikten sonra da hekimliği birinci meslek saymış, yazarlığı uzun süre ikincil bir iş olarak düşünmüştür.
Anton Çehov vodvil-toplumsal sorunları mizahi bir yaklaşımla hicveden tiyatro türü diye adlandırdığı birer perdelik oyunlarını yayımladı. (Dağ Yolunda 1884, Tütünün Zararları 1886, Kuğunun Şarkısı 1888, Ayı 1888, Teklif 1888, Bir Evlenme 1889, Jübile 1891.) Vodviller taşra tiyatrosunda büyük başarı sağladı. Bu sırada dörder perdelik oyunlarından ilk ikisi olan Ivanov ve Orman Cini’ni, 1887-1890 yıllarında arasında yazdı. Moskova Tiyatrosu’nda sahnelenen Ivanov, başarı kazandı. Ancak Orman Cini aynı başarıyı sağlayamadı. Bunun üzerine Çehov oyun yazmaya uzun bir süre ara verdi ve hikâye yazmayı sürdürdü. 1895 yılında Martı üzerinde çalışmaya başladı. Oyun 1896 yılında Petersburg’da sahnelendi ama oyunu hiç kimse anlayamadı. Bu ikinci başarısızlık üzerine Çehov yurt dışına çıktı. Ciğerlerinden rahatsızlığının ilk belirtileri de bu döneme rastlar.
Rusya’ya 1898 yılında geri döndü. Dostları Nemiroviç- Donçenko ve Stanislavski’nin Moskova Sanat Tiyatrosu’nu kurmaları üzerine, oyunlarını sahnelenmek üzere onlara verdi. Burada kazandığı büyük başarı, Çehov’un oyun yazarlığında dönüm noktası olmuştur.
Hastalığı ilerlediği için Kırım(Yalya) ‘da yazlık satın alarak, ömrünün geri kalanını burada geçirecektir. Bu sırada Kırım’da yaşamakta olan Tolstoy ve Maksin Gorki ile yakın dostluk kurdu.
1897 yılında toplu oyunları yayımlandı. İçinde Orman Cini’nin yeni yazımı olan Vanya Dayı’da bulunmaktaydı. Bu oyunda 1899’da sahnelendi ve başarı kazandı.
Çehov’un yenilikçi oyun yazarlığının ve Moskova Sanat Tiyatrosu’nun yeni tiyatro anlayışı, geleneksel tiyatro kalıplarına koşullanmış seyirci tarafından anlaşılıp benimsenmesi kolay olmadı.
Ardından Üç Kız Kardeş oyunu 1901’de sahnelendi. Aynı yıl Moskova Sanat Tiyatrosu’nun ünlü aktristi Olga Knipper’le evlendi ve Vişne Bahçesi üzerine çalışmaya koyuldu. Bu oyun üzerinde birkaç yıl çalıştı. Oyunun ilk gösterimi Moskova Sanat Tiyatrosu’nda, Çehov’un doğum günü olan 29 Ocak 1904’de sunuldu. Gösteri olağanüstü büyük bir başarıya ulaştı. Çehov birkaç ay sonra 15 Temmuz 1904’te tedavi olmak için gittiği Badenweiler’de (Almanya) öldü.
Çehov’un tiyatrosu, içinde hareketin yer almadığı, ruhsal durumları tasvir eden ”atmosfer” tiyatrosu olarak tanımlanmıştır. Günlük olayların ve ayrıntıların gerisinde sürekli devam eden lirik bir anlatım vardır. Çehov, edebiyatın dışında kaldığı sanılan ”önemsiz” şeyleri edebiyatın konusu yapmıştır. Tolstoy’da, Çehov’un açtığı yenilikçi yolu fark etmiştir.
Değersiz, ayrıntı dediğimiz şeyler göze batacak şekilde sahnelenir. Çehov, sahnede her şeyin günlük yaşamda olduğu gibi hem karmaşık ve hemde basit olmasını ister. Seyircinin ilgisini hareketten çok, kişinin iç dünyasına çekmeyi istemiştir. Sık sık ”susuşlara” yer verir. Bütün bunların amacı, sözcüklerle ifade edilemeyen duyguları seyirciye aktarmaktır. Çehov, oyunlarında oyuncuların ses tonuna çok önem verir. Satırlarının oyuncular tarafından nasıl söylenmesi gerektiğini birebir açıklamıştır.
Çehov’un oyunlarında kahramanların arasındaki aşk ilişkileri önemli rol oynar. Genelde kişilerin iradesi dışında gerçekleşen aşk ilişkileridir bunlar. Oyunlarında Taşra hayatını zihnimizde kolayca canlandırabiliriz. Votka, tütün kokan Rusya’nın meyhanelerinin kokusunu alırız.
Oyunlarında belli başlı bir olaya yer vermez. Olaylar, karakterlerin içsel ve sosyal çatışmaları üzerine kuruludur. Çehov’u her okuyuşunuzda farklı bir yön keşfedersiniz. Daha önce gözünüze çarpmamış olan şey, bir sonraki okumanızda sizi yakalar.
İnsanı oluşturan yaşadığı toplumun tarihi, inanışları, değer yargıları ve sınıfsal kimliğidir. Bu yüzden Çehov karakterlerinin inandırıcılığı bu sağlam sosyolojk düzlemi kuran yazardan gelir.
Vanya Dayı: Dört perdelik bir oyundur. Vanya ve yeğeni Sonya ile Profesör Serebyakov ve genç karısı Yelena arasındaki çatışma anlatılır. İnsanlar arasındaki ilişkiyi ve toplum ahlakını irdeleyen bir oyundur.
”Hayatında mutluluğu tadamadın, ama bekle Vanya Dayı, bekle… Dinleneceğiz.. Dinleneceğiz!
Üç Kız Kardeş: Dört perdelik bir dramdır. Ayrıcalıklı sınıfa ait bir ailenin Rusya karşısındaki yaşadığı çöküşler, aile üyelerinin geçmişleri de göz önünde bulundurularak anlatılır. Üç kız kardeş hep gitmek isterler fakat bir türlü eyleme geçemezler. Ana tema yalnızlık ve yabancılaşmadır.
”..Hayatımız henüz sona ermedi. Yaşayacağız! Bando nasıl da neşeyle, sevinçle çalıyor. Öyle geliyor ki bana, neden yaşadığımızı, bu acıları neden çektiğimizi öğreneceğiz çok geçmeden. Ah, bir bilsek, bir bilsek!”
Vişne Bahçesi: Dört perdelik bir oyundur. Sınıf farklılıkları bu oyunda çok belirgindir. Bir aile dramına şahit oluruz. Andreyevna’nın çöküşü, bir taraftan onu elde edemeyince onun mal varlığını elde eden Lopahin’in acınası haline şahit oluruz.
”Hey, müzikçiler, çalın, dinlemek istiyorum sizi! Gelin de görün Yermolay Lopahin’in baltayı kaptığı gibi vişne bahçesine nasıl dalacağını, ağaçlarını nasıl birbiri ardına devireceğini…”
Martı: Dört perdelik bir oyundur. Eser, dört ana karakterin yaşadığı romantik ve trajik olaylara odaklanır. Mekan çiftlik olsa da çiftliğin yanında bulunan göl ve martılar da oldukça önemlidir.
”…Öyle yorgunum ki! Dinlenebilsem, birazcık dinlenebilsem!.. Bir martıyım ben… Yok, değil. Aktrisim. Ah, evet!..”
İvanov: Dört perdelik bir dramdır. Ivanov ne Anna hariç, diğer insanların ön yargılarını ve tutucu fikirlerini yansıtan bir oyundur. Ana karakter Ivanov’un çöküş sürecine tanık oluruz. Kimi kez kendinden kuşku duyar kimi kez de güven tazeler. Ivanov, yaşadığı dünyayla uyumlu olmadığını hisseder. Gerçeklerden kaçtıkça kendi sonunu getirir.
”..Dur, her şeyi bitireceğim şimdi! Gençliğimin yeniden dirildiğini, eski Ivanov’un canlandığını duyumsuyorum.”
Anton Çehov’un oyunlarını, Ataol Behramoğlu çevirisiyle okumanızı öneririm. Martı ve Vişne Bahçesi oyunları için kimileri komedi, kimileri dram derler. Bana sorarsanız oyunları okuyup, incelediğinizde komedi olacak bir yanları yok fakat bu da ayrı bir tartışma konusudur.
Çehov’u ve eserlerini daha iyi anlamak istiyorsanız tüm eserlerini okuyup İstanbul Devlet Tiyatrosu’nun kaç yıldır sahnelediği ”Çehov Makinesi” oyununa gitmenizi tavsiye ederim. Bu sezon da İBBŞT’den ”Martı” oyununun oynanacağı haberlerini duyduk. Çehov’lu günler dilerim!