1995 yılından bir köşe yazısına götürüyoruz sizi. Murat Bardakçı‘nın Tarihin Arka Odası köşesinde Orhan Veli’nin ailesine dair az bilinen detayları öğreniyoruz.
Orhan Veli’nin babasının müzisyen, kardeşinin ise hikâyeci olduğunu öğrendiğimiz yazıda baba Veli Kanık’ın oğulları hakkındaki düşüncelerini de okuyoruz.
Keyifli okumalar dileğiyle…
Orhan Veli yazmış, babası bestelemiş
rhan Veli’yi hepimiz biliriz, Adnan Veli’yi sadece bazılarımız hatırlar, Veli Kanık’ı ise neredeyse hiçbirimiz…
Aynı ailenin fertleridirler… Veli Kanık babalarıdır, müzisyendir, senelerce hem bando idare etmiş, hem alaturka müzik kitapları yazmıştır… Adnan ve Orhan da oğulları… Adnan hikâyecidir, Orhan şair…
Bugün hayatta olan dostlarının anlattıklarına bakarsanız, her iki oğlundan yana da dertlidir.
Veli Kanık… “Garip bir yola girdiklerini” söyleyip durmaktadır herkese… Büyük oğlu Adnan milletlerarası bir olaya karışmış, uzun yıllarını hapiste geçirmiştir… Gerçi içeride boş durmamış, “Mahpusane Çeşmesi”ni yazmış, kitap iyi de satmıştır ama, gençliğinin en güzel seneleri demir parmaklıklar arkasında zincirli kalmıştır…
Babasının gözünde Orhan Veli
Orhan’dan da yakınıp durmaktadır etrafındakilere… “Bir türlü rabıtalı bir hayat kuramadı” demektedir… Hem Türk, hem Fransız edebiyatını mükemmel bilmesine rağmen “bir garip şiirler” yazdığını, “cımbızlı kadınla” yahut “ciğercinin kedisiyle” uğraştığını söylemektedir… Babasının gözünde, sadece saçmalıktır Orhan’ın şiirleri…
Bir akşam radyodan evine canı bir hayli sıkkın dönmüştür Veli Kanık… O gün hem konservatuvarda, hem radyoda birbirine girmiştir mesai arkadaşlarıyla… “Müzik yapmıyor, sadece isminizi pazarlıyorsunuz” demiştir onlara…
Deyince de, çıngar çıkmıştır… İşte saatler sonra bile, hâlâ bu münakaşanın teskindedir…
Yemekten sonra, sehpanın üzerinde ufak bir dergi ilişir gözüne… Oğlunun çıkardığı, “Garip” isimli bir dergi… Sayfaları şöyle bir çevirir ve yeni bir şiirini görür Orhan’ın: O sinirle, “Gene ne saçmalamış bakalım” diye bir göz atar ve “Bu düzen böyle mi gidecek / Pireler develeri yutacak” mısralarını okur…
Şarkı defteri bende
Nedense, tepesini artırmamıştır bu defaki şiir… Okur, bir daha okur, sonra yeniden okur ve zihninde birtakım sesler hisseder… “Segâh’a benziyorlar” diye düşünür, nota kâğıtlarıyla kalemine uzanır eli… Birkaç dakikada ortaya çıkan Segâh şarkının üzerine “Güfte: Orhan Veli Kanık; Beste: Veli Kanık” diye yazacak, derken öteki şiirler de art arda nağmeye dönecektir…
Veli Kanık’ın, oğlunun şiirlerini şarkıya çevirdiği defteri şimdi bende ve bu şarkıların hiçbiri çalınmadı şimdiye kadar… Defterden bir sayfanın fotoğrafını yayınlıyorum ama, sözünü ettiği müzisyenlerin isimlerini yazamıyorum…
Yazacak olursam, bizim çoksesli müzik dünyası birbirine girer çünkü…