İnsan kibirli bir varlıktır. Aias bize bunu gösterir. Ve Tanrılar en çok kibirden hoşlanmaz. Aias da gücüyle, erdemiyle Tanrılara meydan okur. Kibirlenir. Tanrılar sinirlenir basit bir ölümlünün kendilerinden daha erdemli olmasına veya güçlerine meydan okunmasına. Lanet yağdırırlar Aias’ın üstüne. Hem de olabilecek en kötü şekilde. Kendi değerlerine ihanet ettirirler Aias’ın. Sonra da onun kendini yok edişini izlerler. Belki de bu yüzden hiç konuşmaz Aias, Odysseus ile onu ölüler diyarında gördüğü zaman. Korkunç kaderinin ağırlığı altında ezilen Aias, bu ihanetin yükünden öldüğü zaman bile kurtulamaz belki.
“Tanrıların gücü nelere kadirmiş gördün mü Odysseus?
… sakın böbürlenme birilerinden güçlü
ya da birilerinden zengin olduğun için.
Çünkü bir gün bile sürmez ölümlülerin
Yükseklerden düşüp dibe vurması. Tanrılar
Sağduyuluları severken nefret eder kötülerden.”
Sophokles’in tragedyası Athena’nın Aias üzerine saldığı delilik sahnesiyle açılıyor. Aias, Akhilleus’un ölümünden sonra silahlarının kendisine verilmemesine sinirleniyor ve sağduyusunu kaybediyor. Atreus’un oğulları Agamemnon ve Menelaos ile büyük düşmanı Odysseus’u öldürmek için çadırından çıkan Aias’ı Athena durduruyor. Odysseus ise Aias’ın bu delilik haline tanıklık ediyor.
Aias kendine geldiğinde Athena’nın üstüne saldığı delilikle yaptıklarının acısını duyar. Bu utançla ve acıyla baş edemeyip sağduyusunu tekrar kaybeder. Onu Hades’in yanına gitmekten eşi Tekmessa’nın sözleri caydırır. Odysseus’a karşı duyduğu düşmanlığı bırakıp inzivaya çekilir gibi yapar ve çayırların pınarının orada intihar etmeye doğru yola çıkar. Kendini öldüren Aias’ın son anda yetişen Kardeşi onu gömmek ister. Fakat Athena’nın Aias’a deliliği neden saldığını öğrenen Menelaos ve Agamemnon Aias’ın ölü bedeninin gömülmesini yasaklar. Bu noktada kardeş ile komutan arasında gömülme hakkı üzerine konuşmalar olur. Sophokles’in bir diğer oyunu Antigone’da da belirttiği gibi onur/onurlu olmak Tanrıların buyruğudur ve onurlu olmak düşmanın bile saygıdeğer bir insanın gömülmesine izin vermektir. Bu tartışmaya Odysseus sağduyusuyla son veriyor. Agamemnon’u ikna eden dost Odysseus Aias’a hak ettiği saygının gösterilmesini sağlıyor.
Yine de Athena’nın sevdiği ölümlüleri korumaktan daha öncelikli olarak kendi intikamını aldığını belirtmekte fayda var. Teukros sonunda karargâha vardığı zaman kahin Kalkhas ona kardeşini kurtarmanın yolunu anlatıyor. Sophokles bize Athena’nın hiddetinin nedenini Haberci’in kulak misafiri olduğu konuşmayı anlatmasıyla aktarıyor.
“… Ölümlü doğdukları halde,
İnsanlara yakışmayan düşünceler
Kapılarak gereksiz kibir gösterenlere
Büyük felaketler yaşatır tanrılar, dedi kahin.
…. İlahi Athena onu gayrete getirmek üzere
‘öldürücü ellerini düşmanlara yönelt,’ dediğinde
Ağza alınmayacak korkunç bir yanıt vermişti:
‘Kraliçem, sen diğer Argosluların yardımına koş,
Benim savunduğum hat asla yarılmaz…”
İş Bankası Yayınları Hasan Ali Yücel serisinden çıkan kitabın Yunanca aslından çevirisini Ari Çokona yapmış. Oldukça akıcı ve net bir dili var. Kendisinin yazdığı son notlar ve sunuş kısımları ile kitap daha bir derinlik kazanmış. Özellikle yunan tragedyaları ile ilgiliyseniz veya okumaktan hoşlanıyorsanız bilginizi derinleştirmek ve bakış açınızı genişletmek anlamında oldukça iyi bir kaynak.
Not düşmeden edemeyeceğim. İzninizle biraz Aias üzerinden Sophokles’e hırçınlıkla söylemek istediğim noktalar var. Öncelikle, Hayır, yanılıyorsun Aias susmak bir kadının süsü değildir. Böyle bir şey dile getirmek senin haddine de değildir. Ayrıca Athena’da sadece Zeus’un kızı değil zeka, sanat, strateji ve barış tanrıçasıdır. Bir daha Athena’dan bahsetmek istediğinde direkt ondan bahset, başka bir tanrıya (tabii ki erkek bir tanrıya) aidiyetiyle değil. Bir erkeğe ait olmadan var olur. Tıpkı her kadın gibi!
-
- Sophokles – Aias
-
- Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
-
- 104 Sayfa
- Çeviri: Ari Çokona
http://www.babil.com/aias-kitabi-sophokles