1895’te Selanik’te Basın tarihinin kadın gazeteci öncülerinden biri dünyaya geldi. Tam adı Nazmi Zekeriya Sertel, Sabiha Zekeriya olarak imzaladığı yazılarıyla, Serteller olarak Cumhuriyet tarihine adını duyuracağından habersiz olarak Selanik’te yaşamını sürdüren altı kardeşten biriydi.
Sertel’i daha o yaşlarda kültürel açıdan etkileyen en önemli faktör Dönme Cemaati’nin ufak bir üyesi olmasındandır. Cemaat ile birlikte Avrupa kültürü ile tanışmış, batı uygarlıklarına karşı yakın hissetmiştir. Dolayısıyla daha o zamanlardan ileride batılılaşma ve modernleşme çalışmalarının öncü olacağı belli olmuştur. Yaşamının ilk zamanlarına denk gelen 1908 devriminde aile bireylerinin de etkin rol alması, ülkenin geleceği için olumlu yönde bir bilinç geliştirmesini sağlamıştır.
Aile içi düzenlerinden bahsedildiğinde tamimiyle ataerkil bir düzenle ilerleyen ilişkiler, Sabiha Sertel’in o zamanlardan bu düzene karşı sert tepkilerini almıştır. Geleneksel aile hayatına karşı çıkan Sertel, babası ve annesi arasındaki şiddetten dolayı daha çok kamçılanmış, bu yola başkaldırmıştır.
Okula başlayacağı zamanlarda zorla kara çarşaf ile kapatılmaya çalışılmış, uzun zaman boyunca bunun direnişini verse de başarılı olamamıştır, çünkü eğer giymezse okula başlayamayacaktır! Bu koşula boyun eğmek zorunda kalan Sertel bu koşullarda ortaokul ve liseyi Selanik’te Terakki Mektebi’nde tamamladı.
Henüz ortaokuldayken gazetecilik hayatına başlamıştır. Arkadaşları ile okul gazetesi işine girmiş, gazetede şiirleri yayınlanmaya başlamıştı. Giderek edebiyat ve felsefeyle içli dışlı olmaya başlamıştır. Liseden sonra edebiyat ve felsefeye iyice merak saran Sertel, Namık Kemal, Ziya Paşa, Şinasi gibi isimlerin yanında, Tanzimat, Birinci Meşrutiyet şairlerinin ve fikir adamlarını üzerinde durmuştur. Daha sonraları Servet-i Fünun edebiyatını ve Tevfik Fikret’i okumak yeni ufuklar açılmasını sağlamıştır.
Günlerden bir gün Şinasi’nin Şair Evlenmesi ile karşılaşan Sertel, başına böyle bir olayın gelebileceğini düşünmeye başlamıştır. O zamanlarda kendisi gibi özgürlükçü, eşitlikçi yazılar yazan Mehmet Zekeriya’yı beğeniyle takip etmektedir. Hatta Zekeriya Bey’in kadınlarla ilgili yazıları Onu umutlandırmış ve onu desteklemiştir. Zekeriya Sertel ile tanışmak için can atsa da ülkenin vaziyeti kötü olduğundan böyle bir şey düşünecek zaman yoktur.
1912’de İstanbul’a göç etmeleri ile birlikte kendisi için bambaşka bir hayat başlamış olur. Selanik’te edindiği çevreye benzer bir çevre edinmesine rağmen, orada olduğu gibi yazı yazamamış, düşündüklerini dışarıya aktarmıştır.
Liseyi bitirdikten sonra Yeni Felsefe dergisine yani Zekeriya Sertel’in yazdığı dergiye yazılarını göndermiş ve beğenileri kazanmıştır. Özellikle de Zekeriya Sertel tarafından. O zamanın şartlarında görüşme durumları olası olmadığından, ancak bir aracı yoluyla evlenmeleri söz konusu olmuştur. Ancak o zamanki yaşları küçük olduğundan evlenmeleri pek de olası olmamıştır. Zekeriya Sertel bir süre sonra Fransa’ya gitmiş ve eğitimine orada devam etmiştir. Vakitler 1914 yılını gösterdiğinde yani Birinci Dünya Savaş’ı sıralarında yurda dönmüştür. Sertel çiftinin evlenmeleri 1915’i bulmuştur.
Birinci Dünya Savaşı bitip müzakere imzalanınca İstanbul düşman işgali altına girmiş ve bir direniş eylemi başlamıştır. Sabiha- Zekeriya Sertel çiftinin İstanbul’daki evleri günün ileri gelen aydınlarının ilginç tartışmaların yaşandığı uğrak yer olmuştur. Aralarında Ömer Seyfettin, Falih Rıfkı (Atay), Ali Canip (Yöntem), Yusuf Ziya (Ortaç), Orhan Seyfi (Orhon), Faruk Nafiz (Çamlıbel), Köprülüzade Fuat, İsmail Hakkı (Baltacıoğlu) gibi şairler, yazarlar, bilim adamları, politikacılar bu evde toplanmış, günün olaylarını, imparatorluğun çıkış yollarını, sosyal, edebi sorunları tartışmışlardır. Bütün bunlarla, Sabiha Sertel yeni bir fikir hayatına girmiş, önünde yeni ufuklar açılmıştır. Sabiha özlediği canlı düşünce ortamına kavuşmuştur.
1917 yılında ilk çocukları Sevim doğmuş ancak oldukça çok maddi sıkıntı çekmişlerdir. Evliliğiyle birlikte Sabiha Sertel basın hayatına gerçek anlamda girmiştir. Zekeriya Sertel ile birlikte 1919 yılında da haftalık bir dergi olan ve sadece on yedi sayı yayınlanabilen Büyük Mecmuayı çıkarmaya başlamışlardır. Derginin ana temalarından biri kadın sorunu ve Türk feminizmidir. Bu konuları işleyen kişi ise Sabiha Sertel’dir. 1919 yılında İstanbul’da işgal kuvvetlerinin yaptığı baskıyla Büyük Mecmua kapanmıştır.
Sertel, bu tarihlerde Halide Edip vasıtasıyla kendisi ve eşi için burs sağlayarak Amerika’ya, eğitim görmeye gitmiştir. Sabiha Sertel, Amerika’da Columbia Üniversitesine bağlı Sosyal Çalışmalar Okulunda sosyoloji ve sosyal hizmetler eğitimi görmüştür. Sosyalizmle tanışması bu döneme rastlamaktadır. Bu dönemde sınıf çelişkisinin toplumsal değişmenin anahtarı olduğunu öğrendiğini ifade eden Sertel, özellikle kadın sorununu gerçek anlamda Engels ve Bebel okuduktan sonra anladığını ve ufkunun değiştiğini ifade etmektedir.
1919 yılında Sabiha-Zekeriya Sertel çifti ABD’de üç yıl kalmışlardır. 1923 yılında Amerika’da kızları Yıldız dünyaya gelmiştir. Aynı yılın Temmuzunda Sabiha Sertel ve eşi, kızları Yıldız ve Sevim ile birlikte Ankara’ya dönmüştür. Sabiha Sertel, 1923 yılında çocuk sorunu üzerine çalışmaya başlamıştır. 1924 yılında basına sansür getirilince, meşrutiyet döneminden beri demokrasi, insan hakları ve düşünce özgürlüğü için mücadele vermiş olan Sabiha Sertel ve eşi, hükümetin reform faaliyetleri içinde istedikleri gibi yer alamadıklarından İstanbul’a dönerek, basın hayatına girmişlerdir.
Serteller, 1 Şubat 1924’ten itibaren Resimli Ay dergisini çıkarmaya başlamışlardır. Cumhuriyetin ilanından sonra Zekeriya Sertel tarafından yayımlanmaya başlanan kültür-magazin dergisi Resimli Ay dergisi halka yönelik bir dergi olma özelliği taşımıştır. 1928den sonra edebiyat konularının ağırlık kazandığı dergi, giderek sola kayarak edebiyat alanında ve siyasette muhalefete başlamıştır.
1925 sonrasında Mehmet Zekeriya Sertel, Takrir-i Sükun Yasası kapsamında tutuklanmış, Sabiha Sertel, eşinin adı olan Zekeriya ismini alarak, çıkarılan dergilerin imtiyazlarını üzerlerine geçirmiştir. Bunu yapana kadar geçen sürede Resimli Ay dergisi, Sevimli Ay ve Resimli Perşembe isimleri ile çıkarılmıştır. Zekeriya Sertel’in Sinop’ta kalebentliğe mahkum edildiği üç yıl boyunca Sabiha Sertel, Resimli Ay dergisini tek başına çıkarmıştır
Sabiha ve Zekeriya Sertel çifti Resimli Aya paralel olarak Resimli Hafta adında bir dergi daha çıkarırlar. Bu dergi Zekeriya Sertelin ifadesiyle Resimli Ayın yavrusu gibidir. Bu mecmuada da hemen hemen aynı konular farklı imzalarla kaleme alınmıştır.
Sertel ailesinin yaptığı dikkate değer bir başka çalışma da Sevimli Mecmuadır. Bu bir çocuk mecmuasıdır. Dergide çocuklar için boyama bölümleri, bulmacalar, fıkralar, hikayeler ve masallar yer almıştır.
Tan gazetesi 1934 yılında daha önce aynı adla yayınlanmakta olan bir gazetenin Zekeriya Sertel ve Halil Lütfi tarafından satın alındı ve yayın hayatına Serteller’i de katarak devam etti. Zekeriya Sertel genel afla hâpisten yeni çıkmış ve yayıncılığa dönme kararı almıştı.
Gazete birçok görüşü aynı çatı toplaması yönünden oldukça işlevlidir. Liberal çevrelerden sosyalist sol düşünceye kadar birçok görüşü birleştiren, özellikle basın üzerinde sürdürülen ağır baskılar ve yaptırım olasılıklarıydı. Bunun dışında demokratik haklar, özellikle işçi, köylü, aydın ve diğer toplum kesimlerinin örgütlenmesi mümkün değildi. Bu dönemde yurt dışında faşizmin yükselmeye başlaması, yurt içinde de yavaş yavaş yankı bulmaya başlamış ve her türlü ilerici demokrat görüş “komünizm” yaftasıyla karşılanmaya çalışılır olmuştu.
Sabiha Sertel, Resimli Herşey kapatıldıktan sonra 1936 yılında Projektör adlı bir dergi yayınlamaya başlamıştır. Projektör dergisi tek sayı yayınlanabilmiş ve kapatılmıştır.
Sertel’in 1936 sonrasındaki yazıları Tan gazetesinde Görüşler sütununda yer almaktadır. Bu tarihten itibaren Sertel için sosyal sorunlar geride kalmış, ikinci dünya savaşı arifesindeki dünyanın siyasi gelişmeleri temel konusu olmuştur. Sertel, Tan gazetesindeki yazıları nedeniyle 1940 sonrası üç kez yazı yazmaktan men edilmiştir.
4 Aralık 1945 günü gerçekleşen ve tarihimize “Tan Olayı” diye geçen ve sol eğilimli yayınlar satan ABC Kitabevi, Berrak Kitabevi ile Tan matbaasının basılarak tahrip edilmesidir. Eylemciler “Kahrolsun Serteller, kahrolsun Komünistler” diye bağırmaktadırlar. Çoğu üniversite öğrencisi, binlerce kişiden oluşan kalabalık Sertelleri bulup çırılçıplak soyduktan sonra kırmızıya boyamayı düşünecek kadar öfke doluydu. Bu olay sadece Sertellere ve Tan’a karşı girişilen bir terör eylemi değildir. Sonuçları açısından bakıldığında Tan Olayı’nın gerçek işlevi, Demokrat Parti’nin sol etkilerden uzak tutulması için bir uyarı niteliği taşımasıdır. Bu eylemin hükümetin bilgisi içinde gerçekleşmiş olması, hatta hükümetin düzenlediği bir eylem olması kuvvetle muhtemeldir.
Serteller’in Yurt Dışı Yılları 1947 yılının Mart ayında Dil-Tarih Olayları ile sol eğilimli profesörlere karşı yapılan baskıların ardından sol düşünceye yönelik eylemler artarak sürmüş, bu kesimin dergi ve gazeteleri kapatılmıştır. 1948 yılında zamanında Tan’da yazıları çıkan ve Aziz Nesin ile birlikte Marko Paşa Dergisi’ni çıkaran Sabahattin Ali öldürülmüştür. Nazım Hikmet ise Sovyetler Birliği’ne kaçmak zorunda kalmıştır. Bütün bu gelişmeler sonucu Serteller 9 Eylül 1950’de yurt dışına çıkmıştır.
1952 yılından itibaren Roma, Paris ve Viyana’da bulunmuşlardır. Serteller 1962’den 1969 yılına kadar Azerbaycan’ın Bakü kentinde yaşadılar. Sabiha Sertel 1968 yılında Bakü’de akciğer kanserinden öldü. Mezarı da bu kenttedir.145 Zekeriya Sertel 1969’da Paris’e döndü. 1975 yılında ise Türkiye’ye dönmesine izin verildi. 1980 yılında da Paris’te öldü
Moskova’da Nazım’ın evinde. (soldan sağa) Üst: Necil Togay, Gün Benderli Togay, Alt: Yıldız Sertel, Dr. Galina, Fatma (radyoda sunucu), Nazım Hikme
KAYNAKÇA
- Çeviri ve Yönlendirme: Sabiha ve Zekeriya Sertel’in Çeviri Çocuk Edebiyatı Eserleri / A. B. Karadağ – E. Bozkurt – N. Alimen (93- 112. s.)
- Ankara Üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi S 49, Bahar 2012, s. 179-216 – Ali Ulvi Özdemir
- İkinci Dünya Savaşı döneminde gazeteci Sabiha Sertel’in döneme ilişkin görüşleri adlı tez– Hülya Semiz (2008)