Issız Kadınlar Sokağı!
Bir kenara not edin. Toplum içinde hak ettigi yere ulaşamamış kadınların sessiz çığlıklarını mutlaka duyacaksınız…
Yanı sıra, küçük bir tavsiyem olacak sizlere: Bu sokağı yakın ya da uzak çevrenizde aramaya kalkmayın. Benzerleri dört bir yanınızda zaten…
Diyerek başlıyor Canan Tan; Emine Bulut’un ,Leyla K.’nın ,Mine Aydan’ın, Sultan’ın, Berfo’nun ve daha nicelerinin görmekten kaçındığımız yaralarını, kulaklarımızı kapattığımız çığılıklarını, sadece bir gün onlar için attığımız tweetlerden sonra ana sayfamızda fazlalık olmasın diye sildiğimiz hikâyelerini anlatmaya…
Canan Tan’ın öykü kitabı olarak nitelendirdiği “Issız Kadınlar Sokağı” aslında çoğu kadının günlüğü, çoğu insanın şahit olduğu anıları, ülkemizin görünmeyen, daha doğrusu görmekten kaçındığımız yüzü öldürülen anneler, kardeşler ve bin bir emek ile büyütülen kız çocuklarımız.
Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu’nun (TKDF) verilerine göre, 2008-2022 yılları arasında 4 bin 86 kadın cinayeti işlendi. 2022 yılında kadın cinayeti sayısı 348’den 381’e çıktı.
Sahi biz neden ölüyoruz ya da neden öldürülüyoruz?
Cevabı çok düşünmek gerekmiyor aslında:
“Kadın kısmı öyle gülmeseydi”
“O saatte dışarda olmasaymış”
“Beni aldatıyor sandım namusumu temizledim”
“Benden ayrılmak istiyordu onu bırakamazdım”
“Kadın dediğin kocasından çok çalışmaz”
Ve daha fazlası gibi dişe dokunmayan sebeplerden dolayı her gün içimizden birileri öldürülüyor, içimizden birileri annesiz kalıyor ve içimizden birileri evladının toprağı ile baş başa kalıyor.
“Bizim ülkemizde kadın olmak böyle bir şey işte: Yakanda adınla, kimliğinle, kişiliğinle değil; ‘namusludur’ etiketiyle gezmek zorundasın.”
Hayır, hayır böyle değildi. Bizim için söylenecek söz bu değil, biz Türk kadınları için söylenecek söz belli:
”Ey kahraman Türk kadını! Sen yerde sürüklenmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın.” işte böyleydi.
Sahi biz ne zaman bu sözden o söze geçtik? Biz nerede hata yapıyoruz? Bence bizim ülkece asıl sorunumuz görmemek, duymamak ve bilmiyormuş gibi davranmak.
Issız Kadınlar Sokağındaki o kafenin sahibi Melek Hanım: Biliyoruz ki içimizde senden de çok var, ne olur cesaretlenin artık ve gelecek nesle biz kadınların kim olduğunu yeniden hatırlatın.
Hatırlatın ki kaybolan koca bir nesilin intikamını baş kaldıran yeni nesil alsın, onlara arkalarında kalan çocuklarına olan borcumuzu böyle ödeyelim.
İşte bize bir fırsat: Issız Kadınlar Sokağı öylesine boş vakitlerimiz dolsun, yolculuklarımız kısalsın diye okuyacağımız kapağını kapattıktan sonra raftan sadece tozunu silmek için alacağımız bir kitap değil. Okurken bir çok duyguyu beraber yaşatıyor; acıma, üzüntü, korku, şaşkınlık… Her daim kendini hatırlatacak, okurken nasıl ki içimizi yaktıysa kapağını gördüğümüzde bile gözlerimizi dolduracak, belki de bizi uyandıracak o kitap…
Gayet açık ve basit bir dili olduğu için tereddüt etmeden çevrenize önerebileceğiniz, her hikayesi ayrı duygular barındıran, okurken gözlerimizi kapatmaya bile belki utanacağımız Canan Tan’ın bizleri en hassas yerlerimizden vurup harekete geçirmek istediği, olağanüstü beklentiler beslettiren o kitap raflara boşuna koyulmasın. Öylece sahibini beklemesin, okunsun, okuyalım ki bir gün yaşayacağımız ihtimali olan o hikayelere yenisini yazdırmamak için uğraşalım, ne olur uyanalım!

- Issız Kadınlar Sokağı – Canan Tan
- Doğan Kitap – Öykü
- 144 sayfa