Kötü bir durumla karşılaştığımızda elimizden bir şey gelmiyorsa durur zamanın geçmesini bekleriz. Genel olarak yönelimimiz doğru ve güzelden yanadır. Biz doğruları yapmaya çabaladıkça etrafımızdaki insanlar mütemadiyen gidişatı değiştirecek olumsuz hamlelerde bulunur, işlerin tekrar tersine dönmesine sebep olur. Hepimiz aslında hoş insanlarızdır fakat ortam şartları içimizdeki güzelliğin dışarı yansımasına mâni olmaktadır. Hepimiz için geçerli olmasa da birçoğumuz gece yatmadan günün özetini birkaç cümleyle zihinlerinde çıkarır, haklıya hakkını verir ve kendini yargılamaktan gram çekinmez. Genel olarak eleştiriye açık olsak da bazen her insan gibi talihsiz süreçlerde diğer insanları kırdığımız olmaktadır.
Şimdi kendimizi dahi inandırmaktan bir nebze çekinmediğimiz bu yalanları bir kenara bırakalım. Eleştirmenlere göre Yahudi düşmanı, Hakan Günday’a göre bütün insanlığın düşmanı yazarımız Celine ağır, gerçekçi ve içten bir üslupla kendimizi iyi hissetmemizi sağlayan bu yalanların üstüne gidiyor, Bardamu karakteriyle birlikte bilinçaltımıza ittiğimiz gerçek benliğimizle bizi tekrar yüzleştiriyor. Korkularımız, üzerimize yakıştıramadığımız düşünce ve davranışlarımız, insanlara dair kafamızdaki algıların tümü kitapla birlikte yeniden hortluyor ve bir daha rahat bırakmıyor.
İyi değiliz. Biz iyi değiliz, insanlar iyi değil ve dünya iyi değil. Aklı olan yegâne varlığın aklını doğanın yaratılmış en kötü varlığı olmaya adaması içimizi huzursuz etmiyor. Dünyanın başına insanoğlunun türemesiyle kötü bir olay geldi, bu kötülük her geçen gün kendini biraz daha hissettiriyor. Âciz duygularımızdan sıyrılmış değiliz. Menfaatlerimiz ve zaaflarımızın başlayıp bittiği uç noktalar arasında dürüst ve güzel insanlarız. Ve bu süreç daima üstüne olumsuzluğu katarak devam edecek. Ta ki bilincimizin bizi yutup toplumdan uzaklaştırana dek.
Toplumdan öğrendiğimiz kirlilikle bir yolculuğa gidiyoruz. Henüz iyiyle karşılaşmadığımız için iyinin duygusal karşılığını keşfedemedik. Bu yolculuk bir geceye çıkıyor. Karanlık, soğuk ve hafiften nemli bir gece… Kitap bu özellikleriyle bir tez çalışmasının ana konusu olmayı başarıyor. Yazar, sırtımıza vebalimizi yükleyip yolculuğa zorluyor bizleri. Yolun sonunda ışık da yok ne yazık ki. Belki biraz toplumsal bilinç, biraz da farkındalık kazanmamızı sağlıyor. Peki ya iyiye yönelmemizi sağlıyor mu? Ben sanmıyorum…