Ayrıntı Yayınları’nın 2015’in son aylarında yayımladığı, Rus yazar Gogol’ün Palto’su kitabımız. Gogol Rusya’da kendi döneminin “şatafatlı” edebiyatını terkedip basit ve yalın dili kullanarak soylu insanlar yerine halktan insanların hikayelerini yazmaya başlamış ve bunu yaparak Rus edebiyatını oldukça etkilemiş, Rus yazınına yepyeni kapılar açmış bir yazar olmuş. Öyküye başlamadan önce sayın Behçet Çelik’in şahane girişini okumanızı tavsiye ediyorum. Zira Gogol ve yazarlığı hakkında geniş bilgiler sunmayı başarıyor bizlere.
Palto için döneminin Rus bürokrasisinin eleştirisi ya da sıradan insanların trajedisi olduğunu söyleyen eleştirmenler oldukça fazlaymış ama size tavsiyem bu kitabı okurken günümüz Türkiye’sini de aklınızın bir köşesinde tutmanız ve öykünün kahramanının hiç de öyle sıradan birisi değilmiş gibi düşünmeniz. En azından ben öyle yaptım. Ve böyle yapmanın bana öyküdeki trajediye bambaşka bir yerden bakmamı ve ülkemizde Palto gibi bir öykünün kahramanı olabilecek nice insanlar olduğunu görmemi sağladığına inanıyorum.
Kahramanımız Akakiy Akakiyeviç. Çalıştığı işyerinde sürekli alay edilen ve çalışma arkadaşları ve amirleri tarafından saygınlık görmeyen, içine kapanık bir insan kendisi. Ama bence kendisini sıradanlıktan kurtaran bir özelliği var. Bir tutkusu var Akakiyeviç’in. Yaptığı iş -yazıları temize çekme işi- sadece meslek olarak gördüğü bir iş değil, boş zamanlarında da sırf zevk almak için yaptığı, hayatında kendisine anlamlı gelen yegane uğraşı. Bu tutkusu Akakiyeviç’i sıradan olmaktan kurtarıyor aslında, hatta onu mutlu da ediyor ama öyküde anlatılmayan kimbilir nice yaşanmışlıklardan dolayı ezilmiş ruhu yaşayacağı trajediden kurtarmaya yetmiyor onu. Bu yaşanmışlıkları bilmiyoruz çünkü zaten öykünün başında böyle bir ezilmiş ruh ile başlıyoruz Akakiyeviç’i tanımaya.
Kısa öyküsü boyunca önce Akakiy Akakiyeviç’in kendisini tanıma fırsatına erişiyoruz. Sonra ise yeni bir palto almak için uğraşına, aldıktan sonraki zaferine ve sonunda yaşadığı olaylar sonucu kişisel trajedisine tanık oluyoruz. Gogol hikayeyi fantastik bir sonla bitirerek gerçeğin ağırlığından biraz olsun uzaklaştırıyor bizleri fakat kitap zaten kısa olduğu için bunu yazmak istemiyorum.
Hayatın ağıza alındığında çok basitmiş gibi görünen trajik tarafları etikiliyor kahramanımızı, az para kazandığı bir işte çalışıyor olması da, aslında hiçbiri saf kötü olmayan fakat yaptıkları hatalar ile Akakiyeviç’in yaşıyacağı trajediye bir şekilde katkıda bulunan çevresindeki insanlar da. Gogol’un hikayede biz okurlara sunduğu trajedi bu şekilde etkili bir gerçekçilik kazanıyor. Kimse saf kötü değil aslında, ya da Akakiy umutsuz bir vaka değil. Öyle ki eskiyen paltosu yerine yenisini almak için gösterdiği çaba her “sıradan” insanın üstesinden geleceği şekilde de olmuyor. Fakat Akakiyeviç başarıyor yeni bir palto almayı. Üstün bir çaba göstererek hem de. Ama hayatın çok yönlü olaylar zinciri kahamanımızı buluyor ve hem de öyle basit bir şekilde gerçekleşiyorlar ki basitliği arttıkça trajedinin etkisinin de arttığını düşünmeden edemiyor insan.
Gogol Palto ile biz okurlara bir insanın ruhunu ezmek en büyük günahlardan biri olmalı diyor adeta. Çünkü ezilmiş bir ruha sahip insanlar gerçek potansiyelini farkedemeyeceklerdir ve tutkularına ve becerilerine rağmen hayatın aslında çok basit gibi görünen sıkıcı gerçekliği altında sanki bir toz zerresi gibi un ufak olmaya devam edeceklerdir. Asıl trajedi de buradan gelicektir, gerçek trajedi her zaman o trajediyi yaşayanlar hariç basit ve önemsiz gibi gözükecektir diğer insanlara..
Palto / Nikolay V. Gogol
Yayınevi: Ayrıntı Yayınları
Basım Tarihi: Ekim 2015
Sayfa Sayısı: 90