Uzun zamandır şiir kitapları almıyordum, öykü okumayı tercih etmiştim. Kitaplara bakarken Ahmet Erhan’ı gördüm, bu bana umut olur, deyip aldım.
Gökyüzüne olta atamayan, hayatın güzel yüzlü bir şairini yazıyorum sizlere. Ahmet Erhan okumak, hayat ve ölüm arasındaki ince çizgide emin adımlarla yürümeye benziyor. Çeşitli şiirler yazan şair, baba- oğul harmanında Armağan adlı şiirini oğlunun on sekizinci yaşına yazmış;
“Sen dünyaya bir armağansın oğlum,
Sensiz çocuk boy atmaz, ağaç büyümez
Anneni sev, bir portakal çiçeğinin kokusunu içine çeker gibi
Kırlara çık, bayırlara
Çözülür bak, içindeki o düğüm”
Ahmet Erhan, bu kitabında, hayatı kendisinden çok sevmediğine, elinin ayasındaki hayat çizgisine, kırık döküklüğüne, balık ekmek sadeliğinde sevmelere gem vuruyor. Kitabı okurken Ankara kokusu geliyor burnunuzun ucuna bazen ve sonlara doğru olan “Şiir Kesikleri” insanda daha çok bu şiirler bitmesin hissi uyandırıyor.Kendimden bir parça bulduğum Kırık Dökük şiiri
”Ölüm’ün ve Hayat’ın bir sınırı varsa
Orada bekle beni, gözlerinden öperim
Ama bak hele,üstünde
O turuncu hırka ile gelmelisin
Kanım A rh pozitif
Gönlüm kırık dökük
Bilmelisin…”
Kitabın arka kapağındaki şiir ile sonlandırayım yazımı;
Yağmur oldum, paranoyak oldum
Canım sıkıldı, bir votka içtim
Deniz kıyılarında ağlama noktalarını ben seçtim
Hiç değmedi gözlerim yaşlarına
Sabah polis korkusuyla aydım
Durdum yaslandım bir iş ilanına
Bin kere evlendim ben bu Hayat’la
Bir kere adam gibi boşanamadım
Telef oldum, uzun bir şiirde
Baktım hiçbir naneye yaramıyor
Yaranamıyorum gönlüm bu sulara
Deniz eskisi bir göl oldum
Adım ummandan uzak… belki çöl oldum
(Kitap Everest Yayınları’ndan 1.basımdır. http://www.everestyayinlari.com/tr/kitap.asp?id=484)
Ahmet Erhan’ı tanımak isterseniz. Buyurunuz:
8 Şubat 1958’de Ankara’da dünyaya geldi. Mersinli bir ailenin, dört kızın ardından doğan beşinci çocuğudur. Babanın işleri nedeniyle Ankara’dan göç edilmiş ve bunun üzerine çocukluğuyla ilk gençliği Mersin ve Adana’da geçmiştir. Babasının emekliye ayrılmasıyla yeniden Ankara’ya dönmüşlerdir. Çeşitli nedenlerle kısa bir süre ara verdiği lise öğrenimini Akşam Lisesi’nde tamamladı. Ardından Gazi Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü bitirdi. Ankara’nın özel öğretim kurumlarında Türkçe-Edebiyat öğretmenliği yaptı.
Hayatının büyük bir bölümünü Ankara’da geçiren şair, “Ankara-İstanbul Karatreni” kitabında anlaşılabilen nedenlerle, 2001 yılında İstanbul’a yerleşti. Adana Demirspor Genç Takımı’nda futbol oynadı. O yıllarda geçirdiği ağır sakatlık döneminde şiir yazmaya başladı. 1976’da Militan dergisinde topluca yayımlanan şiirleriyle dikkat çekti. 1980 öncesi ve sonrasında ülke gençliğinin yaşadığı dramı, içeriden bir ses olarak, o dönemlerde oldukça yaygın olan slogancılığa kaçmadan, kendine özgü diliyle yazması şiirini özel kıldı. Lirizm zenginlikleri ve ironiyle harmanladığı şimdiki zamanın duygu resmi olarak tarif edebileceğimiz söyleyişini uzun yıllar sürdürdü.
Ahmet Erhan pek çok çevrede hâlâ ilk kitaplarıyla hatırlanmasına ve bilinmesine rağmen, şiir serüvenini yaşanan zamanla atbaşı götürmüş ve çok genç yaştaki okuyucuları tarafından da ilgiyle takip edilmiştir. Cahit Külebi, 1982 tarihli bir söyleşisinde kendisi için şaşırtıcı bir olgu tabirini kullanmıştır. 4 Ağustos 2013’te uzun süreden beri tedavi gördüğü rahatsızlığı nedeniyle yaşamını yitirdi.