İnsan dürtülerini, psikolojisini, sosyal yaşantılarında yaptığı davranışların ardında yatan nedeni iyi görebilen ve analiz edebilen bir yazardır; Dostoyevski. Kumarbaz adlı romanında insanın içinde riske karşı duyduğu tutkuyu ve kazanma arzusunu iyi bir şekilde işlemektedir. Kumar oyunu parayla sınırlı bir konu değildir. Kökeninde riske ve kazanmaya karşı duyulan tutku vardır. Dostoyevski, Kumarbaz adlı kitabında risk ve kazanma tutkusunu kumar üzerinden işleyerek okuyucuya aktarmıştır. Kitap ile alakalı ilginç bir bilgi ise Dostoyevski, bir yayımcıyla anlaşması üzerine Kumarbaz adlı kitabı 29 günde yazmıştır. İçeriği yazarın kendi kişiliğini ve düşüncelerini oldukça fazla bir şekilde barındırır. Yine de kitabı otobiyografik şekilde değerlendirmek doğru değildir. Kendi düşünceleri ve hayatıyla bağlantılı olsa da kitap birçok insanı da içinde saklar.
Romanın hangi tarihlerde geçtiği üzerine kesin bir söylemde bulunmak doğru değildir. Zaman konusu tam olarak verilmemiştir. Fakat 1850’li yıllarda geçmekte olduğu çıkarımını roman karakterlerini incelediğimiz de tahmini olarak söyleyebiliriz. Romanın başkarakteri Aleksey İvanoviç’tir. Maddi açıdan fakir biri olmasına rağmen kendisini geliştirmiş, bilgili ve insanları tanıyabilen zeki bir kişidir. Aleksey hakkında söylenebilecek en net kanı kumar bağımlısı ve General’in kızı Polina’ya aşıktır. Aleksey net bir şekilde Dostoyevski’nin kendisini temsil etmektedir. Polina ise gerçek hayatta Avrupa turuna çıktığı Polin adlı kadını temsil etmektedir. Tıpkı romanda olduğu gibi gerçek hayatta da Polin, Dostoyevski’yi yaşlı, fakir ve hasta(sara) olduğu için hiçbir zaman sevmez. Romanda ise hastalık ve yaşlılık konusu olmasa da Aleksey’in çok yakışıklı olmaması ve fakir olması Polina’ya karşı olumsuz bir imaj sergilemektedir. Gerçek hayatındaki kadından sadece bir harf fazla olarak ismi farklı olan Polina yazarın içindeki derin aşk üzüntüsünü ve fakirliği yüzünden aşkına kavuşamamasına neden olan bir kırgınlıkla doğduğu bellidir. Polina, herkesin dikkatini çekebilecek kadar güzel ama kimseye yüz vermeyecek kadar ciddi, kendi isteklerini başlarına kabul ettirebilen genç bir kadındır. Akıllı ve ağır başlı olmasının yanı sıra değişken bir ruh hali vardır. Generalin üvey kızı olması onu statü anlamında diğer insanlardan daha farklı bir yere koyar. Aleksey Rusya’dan gelip Almanya’ya yerleşmiş ve kendini para babası gibi gösteren General’in Mişa ve Nadya adındaki çocuklarına eğitmenlik yapar. Öğretmenlik süresi içerisinde Ruletenburg’ta generalin ailesiyle birlikte kalır. General’in hayattaki en büyük beklentisi Rusya’da yaşayan zengin halasının ölmesi ve mirasın ona kalma umududur. Sürekli telgraflar çekerek yaşlı kadının ölüp ölmediğini sorar. Generalin sahip olma ihtimali olan servetten medet uman Fransız Markiz de-Grie, General’in sevgilisi Mademosille Blance ve oteldeki diğer şahıslar da yaşlı kadının ölümünü beklemektedir. Markiz de Grie, Generalle yaptığı anlaşma gereği General’in tüm mallarını ipotek altına almıştır. Büyükanne ölmediği takdirde De Grie oteldeki herkesi kapı dışarı edecektir. Fakat De-Grie de General’in genç ve güzel kızı Polina’ya aşıktır. Aleksey ile De Grie’nin aşkı arasında kalan Polina, Aleksey’i emrinde çalıştırdığı bir köle gibi görür, basit işlerinde onu kullanır ve ona para vererek kendi hesabına kumar oynatır. Aleksey onu gerçek bir aşkla sevmesine rağmen aşkına karşılık bulamaz. Gerçek hayatında da Polin hiçbir zaman Dostoyevski’yi sevmemiştir.
Polina için her şeyi göze alabilecek olan Aleksey bir gün Alman baronu ile baronesine (Vurmergelmlere) saygısızlık yapar. Bu davranış General’in çevredeki itibarına gölge düşürdüğü için Aleksey’n işine son verilir. Otelden ayrılan Aleksey İngiliz dostu Mister Astley’le bir gazinoda dertleşirken bir anda, öleceği beklenen büyükanne Babulenka’nın hizmetçileri ve valizleriyle birlikte otele geldiği görülür. Babulenka’nın otele gelişi her şeyi altüst eder. Yaşlı kadının her şeyden –özellikle de ölümü beklediklerinden- haberi vardır. Gelir gelmez rulet salonlarının nerede olduğunu soran Babulenka’ya, Aleksey İvanoviç yardım eder. Büyükanne kumar salonunda bir gecede 12.00 florin para kazanır. Fakirlere ve çevresindeki insanlara dağıtır. Büyükanneye bulaşan kumar tutkusu onun peşini bir sonraki gecede bırakmaz. Tekrar kumarhaneye gidip elindeki tüm parasını yine oynar ama bu sefer hepsini kaybeder. Ellindeki bütün para tükenince Rusya’ya geri döner. Büyükannenin bütün parasını bitirmesi onun mirası için bekleyenlerin kafasını karıştırır ve dengeler değişir. De Grie General’i 50.000 frank borçlu bırakarak Fransa’ya gider. De Grie’nin iç yüzünü gören Polina üvey babasını borçtan kurtarmak için Aleksey’den yardım ister. Onun için canını bile verebilecek olan Aleksey tabi ki bu teklifini hemen kabul ederek kumarhaneye koşar. Rulet masasında bir gecede 100.000 florin kazanır. Kazandığı paranın hepsini Polina’ya getirir. Gururlu davranarak kendi payına düşeni almayarak hepsini Polina’ya vermek ister. Polina’nın ona verdiği parayı almayınca aralarında bir soğukluk başlar. Polina ile Mister Astley arasında yakınlaşma başlar. Aleksey ile de Blanche arasında bir aşk yaşanır. Blanche, Aleksey’den kopardığı paralarla Paris’te güzel bir ev alır. Aleksey’de beş parasız olarak Ruletenburg’a geri döner. Borçlarından dolayı cezaevinde yatar, bir zengine uşaklık eder. 5 ayda 70 gulden biriktirir. Fakat rulette o parayı da kaybeder. Yıllar sonra Mister Astley’le Ruletenbur’ta karşılaşır. Bu buluşma da Aleksey, Polina’nın kendisini sevdiğini fakat kumarı bırakması gerektiğini öğrenir. Aleksey’e para veren Mister Astley eğer kumarı bırakırsa kendisine daha fazla maddi yardımda bulunacağını söyler. Fakat Aleksey İvanoviç aldığı son parayı da kumara götürür. Roman Aleksey’in kumarı bırakmayı sonra erteleyen şu sözleriyle biter: “Yarın her şey bitecek, yarın!..”
Romanın baş karakteri Aleksey, Dostoyevski’nin içindeki kumara karşı olan tutkuyu resmeder. Kitapta gerçek hayatında yaşantılarından birçok benzerlik olduğunu söylemiştik. Kumarbaz romanında geçen olaylar Almanya’nın Ruletenburg şehri ile Paris’te geçer. Dostoyevski’nin Polin Suslova ile yaşadığı aşk da Avrupa’da gerçekleşmiştir. Polin’le Fransa’da buluşacak olan Dostoyevski, Almanya’nın Wiesbaden şehrinde içindeki kumar tutkusuna yenik düşer ve istasyonda inip oyun salonuna gider. Bir gecede 10.000 frank kazanır. İstasyondan biletini alıp oteline geri döner. Ertesi gün sevgilisinin yanına gidecektir. Fakat bir gün öncesinde kazandığı paralar içinde daha fazla kazanma arzusu uyandırır. Tekrar oyun salonuna döner ve oynadığı tüm parayı kaybeder. Kumarbaz kitabında da buna benzer birçok sahne vardır. Mesela: Gardaki oyun salonlarına giden ve bir gecede 12.000 florin kazanan Babulenka, daha fazla kazanma hırsıyla ertesi gün tekrar gider fakat bu sefer kazandığı bütün parayı kaybeder. Aleksey İvanoviç de Polina’dan aldığı az bir parayla rulet oynar çok büyük paralar kazanır fakat sonunda hep kaybeder. Dostoyevski, kumar tutkusundan dolayı her şeyini kaybedip sevgilisi Polin’in saatini ve zincirini emniyet sandığına rehin bıraktığı gibi Kumarbaz kitabında da Aleksey İvanoviç de Polina’nın pırlantalarını Paris’te rehine vermiştir.
Dostoyevski kitabını eleştirmek, analiz etmek veya tanıtmak ne olursa olsun onun hayatına bakamadan, bağımsız bir şekilde gerçekleştirilemez. Polin, birçok kitabında farklı kişilik ve isimle karşımıza çıkar. Bu sebeple öncelikli olarak yazarın kitapla alakalı yaşantısını ve gerçek hayatından yansımalarını konu edindim. Kitabı niçin okumak gerektiği konusunda aslında birçok sorunun cevabını özetle ve hayatıyla vermiş olsam da yine de buna özel bir kısım ayıracağım.
Dostoyevski’nin Kumarbaz kitabı hem bir insanın içindeki tutkudan bir türlü uzaklaşamaması hem de insanın kendi tutkularının aşkının ve hayatının gidişatını bile çok kötü şekilde etkileyerek birçok şeyi kaybetmesine sebebiyet vereceğini anlamak için okunmalı. İnsanı yönlendiren başlıca olgunun kendi istekleri ve tutkuları olduğunun bilincinde olan Dostoyevski çok kısa zamanda yazmak zorunda kaldığı bu romanda ilk önce aklına gelen konuları işlediği açıktır. Kitabı 29 günde yazmış olması ve acele ve zorunlulukla kaleme almış olması sebebiyle direk içindekileri boşaltarak yazdığı bu kitap Dostoyevski’nin en şeffaf romanı diyebiliriz. Bunun sebebi birazda kendini gizleyecek zamanı olmamasından kaynaklıdır. Romanın akışı yıllarca üstüne çalışılmış hissiyle devam eder. Konu bütünlüğü başkarakter Aleksey’in aldığı notlarla sürmektedir. Kitabın ortalama bir sayfa da olması (177) okuyucu sıkmadan sonuna kadar gitmesine sebebiyet verir. Kitabın sonu tam olarak bitmez, aslında bu bile hayatının bu şekilde devam ettiğine dair vermek istediği bir mesaj olarak algılanabilir. Kitap son buldu ama yaşantılar hep aynı… Dostoyevski’yi okumak ve anlamak için hayatını mutlaka bilmek gerekir. Her kitabı onun hayatını da içinde saklar. Bu yazıda Kumarbaz adlı romanı incelediğim için sadece bu kitapla alakalı yaşantılarını aktardım. Bunun hakkında daha iyi anlaşılması açısından küçük bir örnek vereceğim. Örneğin, genç ve güzel kadın olan Polin Suslova, Dostoyevski’nin, hem ateşli hem soğuk kadın suratıyla Suç ve Ceza’daki Raskalnikov’un kız kardeşi Dunya, ‘’Budala’’daki Aglae, ‘’Cinler’’deki Liza, ‘’Karamazov Kardeşler’’deki Katrin İvanovna ve yazıda işlendiği gibi ‘’Kumarbaz’’daki Polina Aleksandrovna olarak karşımıza çıkacaktır.
İnsanın içindeki hırsı ve tutkuyu bütün şeffaflığıyla görmek adına Kumarbaz romanı mutlaka okunmalı.
- Kumarbaz – Fyodor Mihayloviç Dostoyevski
- Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları – Roman
- 192 sayfa
- Çeviri: Koray Karasulu