Ne Okutmamalıyız serisinin çıkış noktası çocuk edebiyatı! Bu seride çocuklar için önerilen, adını sıkça duyduğumuz kitapların çocuklar için uygunluğunu tartışacağım. Anne ve babaların çocuk kitapları seçerken ne almaları gerektiğine dikkat ettiklerine eminim ancak bazı ince detaylarla da çocuklarımıza uygun olmayan mesajlar veren eserlere ne yazık ki sıkça rastlıyoruz.
Bu serinin amacı, çocuklarımıza kitap seçerken nelere dikkat etmemiz gerektiğini vurgulamak. Bu konuda sizlerin de görüşlerinizi merak ediyorum. Sizin de “Okunmamalı!” dediğiniz çocuk kitapları varsa bana Ne Okuyorum hesapları üzerinden ulaştırabilirsiniz. Umarım serimiz fayda sağlar. Keyifli okumalar.
Çocuk kitaplarında yer alan konu, olaylar, karakterler, duygular ve bunların özellikleri çocukların kişilik gelişimine katkı sağlar. Bu nedenle çocuğun okumasından ziyade hangi kitabı okuduğu oldukça önemlidir. Peki çocuğa uygun kitap nasıl seçilir?
Kitap seçimine dış kapaktan başlanmalı.
Çünkü çocuğun ilk karşılaşacağı şey kitap kapağıdır. Kitap kapakları çocuğun dikkatini çekecek, merak uyandıracak bir tasarımda olmalı. Aynı zamanda kitabın ön kapağından başlayarak en son sayfasına kadar tüm tasarımlar kitap içeriğiyle uyumlu olmalıdır. Bu uyum, çocuğu kitabı almaya davet edecektir.
Kitap alırken resimleme ve kapak tasarımını rahatlıkla hemen o anda değerlendirilebiliriz. Peki, alışveriş esnasında kitabın içeriği, konusu nasıl değerlendirilebilir?
Çoğumuz kapak tasarımlarından etkilendiğimiz ve bizde merak uyandıran kitapları alır çıkarız. Çocuklar da tıpkı bizim gibi davranır. Kapağından etkilendiği kitabı merak eder ve almak ister. Bu kitap için olumlu bir görüştür çünkü ilk bakışta kapak tasarımı merak uyandırmış demektir. Ama yine de içeriğinden tam anlamıyla haberdar olamayız. İçeriği değerlendirmenin çözümü elbette ki okumaktan geçer. Bu nedenle çocuğun aldığı kitabı önce ebeveynler okumalı, öğretmenler okumadığı kitapları öğrencilere asla tavsiye etmemelidir. Bazen de kolaya kaçıp adını sıkça duyduğumuz, edebiyatımızda önemli yere sahip olan yazarlardan eser seçeriz ki güvenilir olsun. “Nasıl olsa yıllardır okunuyor,” diye düşündüğümüz her yazar, çocuk yazarı olarak anılsa bile, çocuğa uygun olmayan eserler yazmış olabilir.
Size bu olayın çok güzel bir örneğini vermek istiyorum: Ömer Seyfettin.
Ömer Seyfettin, edebiyatımızda önemli gelişmelere imza atmış, pek çok yeniliğin kurucu ismidir. Dilde sadeleşmeyi savunmasıyla bilinir. Öyküde olay örgüsünün ağırlıklı olduğu, olay hikayeleri olarak bildiğimiz Maupassant tarzı öykücülüğün edebiyatımızdaki kurucu ismidir. 36 yaşında vefat eden yazar, kısacık ömrüne birçok öykü sığdırmıştır.
Çocukluk ve gençlik yılları savaş dönemine denk geldiği için savaş izlerine hikayelerinde sıkça rastlıyoruz. Edebiyat alanında bu izler önemli tartışmalara konu olmuş ve bu tartışmalar günümüzde de devam ediyor: Ömer Seyfettin çocuklar için uygun mu?
Ömer Seyfettin günümüzde hala öğretmenler tarafından okutulan, Türkçe ders kitaplarında yer alan ve hatta MEB 100 Temel Eser Listesi arasında ilk sıralarda yer alan bir yazar. Kaşağı, Falaka, Pembe İncili Kaftan, Yüksek Ökçeler, Yalnız Efe gibi çocuk hikayeleri kendisinin yazmış olduğu pek çok hikayeden yalnızca birkaçı.
Alanyazında karşımıza çıkan bazı çalışmalar Ömer Seyfettin’in Kaşağı, İlk Namaz gibi çocukluk anılarını anlattığı öykülerinin aile kavramı, değer yargıları üzerine kurulmuş olduğunu ve okutulması gerektiğini söyler. Ancak Ömer Seyfettin’in tüm öykülerinin buruk bir mizahla kurulduğu, savaş dönemini yaşadığı için öykülerinde kahramanlık unsurları ve dilde sadeleşmeyi savunduğu için duru bir Türkçe’nin kullanımı ve 20. yüzyılın getirisi olan gerçekçilik algısının varlığı da göz ardı edilemez. Bu nedenle Ömer Seyfettin’in pek çok hikayesi bir ideolojiye dayanır. Çocuk bu hikayeleri okuduğunda bu ideolojiyi kavrayamayabilir ancak merak edip biraz Ömer Seyfettin’in hayatını, öyküsünün ana fikrini araştırırsa buna erişmesi çok kolay olacaktır. Hele bazı öyküleri vardır ki bu öyküleri çocukların asla okumaması gerektiğini savunuyorum. Bu eserlerin başında Beyaz Lale ve Bomba geliyor.
Beyaz Lale hikâyesi, Balkan Savaşları yıllarında Türk milletine yapılan katliamı konu edinmiştir. İşgalci askerlerin Türk kadınlarına yaptığı eziyeti ve La’li adlı bir Türk kızının uğradığı tecavüzü her ayrıntısına kadar anlatır. Bir yetişkin olarak bile okuduğumuzda kanımızın donduğu bu hikaye ne kadar sadeleştirilmiş olursa olsun konusu itibariyle asla çocuklara okutulmaması gereken bir hikâye. Ayrıca günümüzde hâlâ çocuk serisi içinde bulunan bu metin, o kategoriden çıkarılıp Gerilim-Suç kategorisinde yer almalıdır.
Beyaz Lale‘nin çocuklar için hazırlanmış baskılarından birkaç kapak görseli görüyorsunuz. Çocuğun kitap seçerken ilk dikkatini çeken şeyin kitabın ön kapağı olduğunu söylemiştim. Böyle kapaklar çocuğun dikkatini çeker mi? Evet çeker ve çocuğun zihninde kadına şiddet, savaş, ölüm gibi kavramlar canlanır. Bu kapaklarla çocuğun dikkati olumsuz kavramlara çekilmiş olur. Baktığımızda kitabın içeriği ile kapak tasarımları da oldukça uyumludur ama bu da olumlu bir şey değildir. Kapak tasarımlarından Beyaz Lale’nin içeriği hakkında pek çok şeyi görebiliyoruz. Bu nedenle çocuklar için sadeleştirilmiş ve kapakları bu şekilde tasarlanmış Beyaz Lale hikayesini çocuklara asla okutmamamız gerektiğini önemle vurguluyorum.
Bomba da konusu itibariyle Beyaz Lale‘ye benziyor. Bukitapta da Balkanlarda yaşanan çatışmalarda Bulgar komitacıların kendi halklarına yaptığı eziyetler konu edinilmiş.
“Yaşlı babasıyla birlikte yaşayan Boris ve eşi Magda bu çatışmalardan ve eziyetlerden kaçmak için tüm mallarını satıp Amerika’ya kaçmak ister. Her şeyi sattıktan sonra kaçacaklarına bir gün kala komitacılar evlerini basar ve Magda’yı taciz eder, zorla parayı alırlar. Esir aldıkları Boris için her şeyi yapan Magda, işgalciler evden gittikten sonra ona saklaması için verdikleri bombanın aslında eşi Boris’in kesik başı olduğunu görünce çıldırır.”
Hikâyenin bu yüzeysel özeti bile çocuklar için ne kadar uygun olmadığını açık bir şekilde ortaya koyuyor. Şiddet ve taciz içerikli hiçbir metin kahramanlık konulu da olsa, vatan millet sevgisi aşılıyor, bilinç uyandırıyor diye söylense de asla çocuklara okutulmamalıdır. Her şeyin bir zamanı olduğu gibi bu metinlerin de okunacağı bir zaman vardır. Çocukluk yıllarında önemli bir yazar okutuyorum diye Ömer Seyfettin’in bu öykülerini okutmak çocukların psikolojisini bozmak, çocuğa travma yaratmaktan başka bir şey olmayacaktır.
Burada yine en önemli görev biz öğretmenlere ve siz ebeveynlere düşüyor. Okumadığımız metinleri asla çocuklarımıza okutmamalıyız diyor ve şimdilik serinin bu yazısını sonlandırıyorum.
- Ömer Seyfettin Hikayeleri 1, Hülya Argunşah, Dergah Yayınları, 882 sayfa
- Bomba, Ömer Seyfettin, Parıltı Yayınları, 80 sayfa
- Beyaz Lale, Ömer Seyfettin, Parıltı Yayınları, 160 sayfa