
Robert Musil
Robert Musil’in henüz 26 yaşında iken yazdığı roman, Avusturya’da bir yatılı okulda geçer. Musil ileriki yaşlarında kitapta geçen olayların kendi hayat hikâyesi ile olan bağlarını reddetmiştir.
Yatılı okul; evden uzak, sıkıcı, bitmek bilmeyen dersler ve ödevlerle, insanın yapayalnız hissetmesi, kurtulmak isteyip kurtulamaması, neyi neden öğrendiğini bir türlü anlayamaması ve toplumun kalanından izole olmasıdır. Bir nevi kuluçka evresi gibi.
Törless derin düşünebilen, kendine bir nevi sürekli duygu analizi yapmaktan geri kalmayan ve işte büyüme sancıları çeken hayalci bir gençtir…
Romanda, Törless ve iki arkadaşı (Beineberg ve Reiting), hırsızlık yaptığını keşfettikleri Basini’ye fiziksel ve psikolojik olarak işkence eder ve bir yandan da şantajla tehdit ederler. Beineberg neredeyse misitk bir deli, Reiting ise geleceğin proto-faşistlerinden, eziyetten çok manipülasyondan keyif alan bir karakter. Basini ise zayıf, kendisine yapılan işkenceye ve tecavüze itiraz dâhi edemez.
Törless eziyet edenlere dahil olur ve o da elinden geldiği kadarını(!) yapar ama bir farkla; her şey olup bittikten sonra Basini’nin duygularını anlamak ister. (Bu iyi bir şey midir yoksa rezalet midir?)
Taciz ve eziyet sürerken Törless, kafası karışık bir halde hayal etmekte ve düşünmektedir. Sonsuzluğun kiplerini, karmaşık sayıları, Kant’ı ve yazdıklarını, annesini ve babasını…
Karmaşık sayılar konusu önemli aslında. Türkçede her ne kadar karmaşık sayı desek de aslı kompleks sayıdır ve orijinal tanımı karmaşıklık/karışıklık içermez. Sadece sanal olarak varolabilen ve karesi (-1) olan, matematikte genellikle küçük i ile gösterilen bir birim vardır. Buna göre her sayı aslında bir gerçel parça ve bir de sanal parçadan oluşur: a+bi gibi. Fark şuradadır, gerçel sayılarda sanal/hayali/kompleks denen taraftaki b sıfır kabul edilir. Yani her gerçel sayı, sanal kısmı sıfır olan bir kompleks sayıdır aslında. Sanal sayılar matematikte, fizikte ve mühendislikte çok yaygın kullanılır.
Musil, eğitimine mühendislikle başlamış, mezun olduktan sonra 1903’de (23 yaşında) felsefe ve psikoloji alanında akademik çalışma yapmaya başlamış bir yazar. Bu nedenle henüz ilk kitabında matematiksel fikirleri kullanması tuhaf değil.
Romanda yer alan fiziksel, psikolojik ve seksüel şiddetten çok yazarın kendisi de sanki olaylarla değil de Törless’in değişimi ile ilgili görünüyor. Törless sanki insanda hep var olan ancak bastırılan sanal tarafını (yani libido, içgüdü, hayvansı veya değil, arzu ve istekler diyelim) önce görünür hale getirip, sonra onunla uzlaşarak toplumun ahlaki değerlerine uyum sağlayabilecektir. Ama, bunu sanal tarafın bilincini de kaybetmeksizin yapar. Aynı mühendislikte hesap yaparken oldukça işe yarayan ancak gerçekte hiç karşılaşmadığınız kendisi ile çarpımı (-1) olan sayı gibi.
Bir düşünce dizgesi daha bahse değer, Törless (ve aslında onunla birlikte Beineberg) iki düşünce arasındaki geçişi, boşluğu o kısa zaman parçasını keşfetmeye çalışırlar. Beineberg burada ölüm duygusunu yakalayabileceğini iddia eder ancak başaramaz.
Bu kitap tabii ki Musil’in başyapıtı değil. Niteliksiz Adam’a hazırlık. Ancak 20. yy boyunca etkisi sürebilmiş bir kitap. Sineklerin Tanrısı, Otomatik Portakal, Çavdar Tarlasında Çocuklar gibi kitaplarla teması nedeniyle yan yana çok anılıyor. Ama yüzeysel bakışlar dışında bunların hiçbirine yakın değil gibi. Daha çok Sanatçının Bir Genç Adam Olarak Portresi ile karşılaştırılabilir belki.
Freudçu bir bakışla, romandaki bütün karakterler Uygarlığın Huzursuzluğu’nda yer aldığı şekliyle uygar hayatla baş etme yollarından biri veya birkaçını seçmiş görünüyorlar. Bu mücadele sonucunda bir sadist, bir deli, bir mistik veya derviş, sanatçı, politikacı vb. olmanız (eğer Freud’a inanıyorsanız) mümkündür.
Kitap, Nazi faşizminin ve şiddetinin öngörüsü olarak da sınıflandırılıyor kimi yerlerde. Bu da biraz yüzeysel bir yorum sanki.
20. yy başlarındaki zihniyet değişimini (hem zaman hem de mekan açısından) anlamak öte yandan temel insanlık durumunun (yine eğer Freud’a inanıyorsanız) analizi ve çözümlenmesi ilginizi çekiyorsa okumakta fayda var. Ama asıl, Törless’in akıl yürütmeleri, merakları, düşünebiliyor olduklarını düşünme şekillerini, gökyüzü ile karşılaşmasını, kendisini olabildiği kadar anlamasını, kişiliğinin ve ahlakının dağılıp tekrar toparlanmasını okumak daha çekici.
Ve sormak lazım; insanların tekamülü her daim diğerlerinin/ötekilerin mağduriyetleri üzerine mi kurulur ya da böyle bir tekamülün bir değer taşıması mümkün mü?
- Robert Musil – Öğrenci Törless’in Bunalımları
- Alakarga Yayınları – Roman
- 240 Sayfa
- Çeviri : Kamuran Şipal