Kitap Özellikleri
Basım Tarihi: Kasım 2015
Basım Yeri: Türkiye – İstanbul
Sayfa Sayısı: 96
Yazar: CEMİL KAVUKÇU
O Vakıt Son Mimoza’nın eleştirisini yazarken ismini deşmesem olmazdı. Cemil Kavukçu usta bir yazar. Mimoza Meyhanesi’nde geçen öyküleri Rasim’in ölümüyle bağdaştırmış. Ölüm bir son değil mi, bu son yolculukta ise Bankacı Sabri Bey’in “ O vakit değildir bu vakit.” sözlerini duyuyoruz. Sonradan kazanılmış bir dostluğun erken vedasına söylenmiş bir söz belki.
O vakit değildir bu vakit. Aslında vakit de yaşananlar da Mimoza Meyhanesi’nden çok önce başlamıştır. Lakin Cemil Kavukçu bu yaşananların son durağı olarak Mimoza Meyhanesi’ni belirlemiş olmalı. İçkiyi ölüme tercih eden bir karakterin vedası elbette burada olmalıydı. Mekân, bir öykünün unsurlarındandır. Karakterin, yaşamına ve davranışlarına birebir etki eder. İşte bu yüzden Cemil Kavukçu Mimoza Meyhanesi’nde herkesi vedaya yahut tanıklığa çağırıyor. Burası Mimoza, kapı kapıyı açıyor, herkesin hayatı ortaya dökülüyor eninde sonunda. Sıkıntılarından, yalnızlıklarından kaçanlar buraya sığınıyor, içki parası bulma telaşıyla masa masa gezip resim çizeni de burada, bankacısı da, bir duble bir şey ısmarlasalar diyeni de, mekân sahibi de… Başta paranın statüyü belirlediği bir hayatta, aslında herkes aynı, herkes yalnızlığından birbirine sarıyor.
O Vakıt Son Mimoza’nın temel kolonları O Vakıt, Fidan ve Dörtgen olmak üzere üç öyküden oluşuyor. Çerçeve hikâye tekniğiyle kendimizi alkolden vazgeçemeyen Ressam Rasim’in ölüme yolculuğunda ve bu yolculuktaki son dostlarının yaşantısında buluyoruz. Bir bağımlılığın, bağımlılığın getirdiği dostluğun, kaçınılmaz sonun öyküsü bu. Bu üç sacayağından hacimce en kalını Dörtgen öyküsü. İsminden mülhem dört parçaya ayrılıyor. Dört kenar, dört bakış. Hayata tek yönden bakarak yargı verdiğimiz bir çağda Cemil Kavukçu bizlere her açıdan göstermek istiyor Rasim’in ölümünü. Bu hayatta yapılan her şeyin bir sebebi var diyerek karşımıza dikiliyor. Yalnızca yaşamın mı, yaşarken yaptıklarımızın mı, hayır ölümün de elbette. Öleceğini bile bile zevkinden vazgeçmemek, dostunun öleceğini bile bile alkolün yasak olmasına rağmen ona alkol taşımak, ölüm haberinin hep beraber olduğunuz bir meyhanede duyulması ve karşılanışı, cenazesinde saf tutmak. O vakıt, her şeye tanık oluyor okuyucu. Her düşünceye, her duyguya. Bu hikâyede boşluk kalmıyor hayatımızdan geçip giden Rasim’in dışında…
Üç çerçeve öyküden sonra Zamansızlık öyküsünde Cemil Kavukçu Alzaymır’ı konu ediniyor. Bu hastalıkta zaman ve mekân kavramının yitmesi öykünün adını etkileyici kılıyor. Annesi alzaymır olan bir adamın, onu ziyaretinde bir an uyuyakalması ve rüyasında çizgi roman karakterlerinin eve gelmesiyle şekilleniyor. Annenin, zaman ve mekân kavramını yitirmiş olması, karakterin belleğinde çocukluğuna özlem olarak çizgi romanlardan çıkıp gelen Yüzbaşı Tommiks ile bir zaman sorgulamasına dönüşüyor. Kurgusu bakımından oldukça etkileyici bir öykü.
Nasıl Olsa Gideceksin ise rüya üzerinden mekânın sorgulanmasına yönelik bir öykü olarak karşımıza çıkıyor. Yazarın hiç yaşamadığı ama rüyasında görünce senelerdir yaşamış gibi hissettiği mekânlar karşısına çıkar. Yazdığı kurgular, okuduğu kitaplar… Herkesin hayal, tek canlının yazar olduğu okuduğu kitaplardaki karakterlerden oluşan ölüme yol alan bir gemi. Rüyayı, mekânı, geçmişi son derece güzel kurgulamış bu öyküsünde de Cemil Kavukçu.
Bayram Sabahı, Düğün Fotoğrafı ve Keçi isminde üç kısa öyküyle kitabın sonuna doğru yaklaşıyoruz. Bunca iyi öykünün arasına sıkıştırılmış üç kısa öykü. Bu kitapta yeri mi diye düşünüyorum. Üstelik Bayram Sabahı öyküsünde kesilen koç başı ile bahşiş alan davulcu birbirini karşılamıyor. Kurban Bayramında Davulcu’nun gelip mani okumaması lazım! Bu yönden sarsıntılı.
Gün Karşılama Töreni ise kitabın son öyküsü. O Vakıt Son Mimoza son dört öykünün neden konulduğuna anlam veremesem de mükemmele yakın bir kitap. Özellikle çerçeve öykülerden oluşan bölüm o kadar sağlam ki O Vakıt Son Mimoza’yı kitaplığımızın en güzel yerine koymaya yetiyor. Bir de kitabın Melih Kavukçu tarafından yapılan çizimlerini es geçmememiz lazım. O vakıt, bu kitap kesinlikle okunmalı!
ALİ OKTAY ÖZBAYRAK
*Ayraç Dergisinde yayımlanmıştır.