Mektup nedir? Mektup, yazarın deyimiyle edebiyatın kaynağında durur aslında, mektup sadece bilgi aktarmaz; mektup bir itiraf aynı zamanda kendimizle ilgili bir mesaj taşır, hem sonsuzluğa hem de Tanrıya yönelik bir mesaj. Mektup bugünün sosyal medyasından bambaşka bir iletişim yolu olmakla kalmayıp aynı zamanda gelecek zamanın durgun yüzeyine atılmış bir taştır. Geçmişte mektupların saklanması da bundandır belki de, ileride belirsiz bir zamanda yeniden okunacağını bilerek yazılmış gibidirler.
Rus yazar Mihail Şişkin’in dördüncü romanı Almanca ve İngilizce dahil bugüne kadar 25 farklı dile çevrilmiş. 2011’de yayınlanan roman artık Türkçe’ye de çevrilmiş bulunuyor.
İlk bakışta iki sevgilinin mektuplaşması gibi başlayan roman ilerledikçe, sevgililerin birbirinden sadece mekanda değil zamanda da ayrı oldukları anlaşılıyor. Volodya 1900 yılında Çin’de Boxer isyanı esnasında savaşta iken Saşa günümüzde yaşamaktadır. Mektupların birbirlerine yazılıp yazılmadığı belli olmasa da zaten bu durum çok önem taşımıyor. Romanın İngilizce çevirisine verilen adı (The Light and The Dark, oysa romanın orijinal Rusça ismi aynı zamanda “Mektup Yazma Sanatı” anlamına da geliyormuş.) hak edecek şekilde roman daha çok farklılıklar, iyi/kötü, savaş/barış, acı dolu hayat/mutlu çocukluk gibi kavram çiftleri ekseninde yükseliyor.
Yine yazarın deyimiyle kitap, “Her şey hakkında.” Aşk, savaş, çocukluk anıları, hayal kırıklıkları, korkunç ve dayanılmaz savaş şartlarının yanı sıra; zaman, mekan, çaresizlik, ayna imgesi, boş hayaller, beklentisiz geçen günler, sonsuz aşk, cinsel aşk, tüy, göbek deliği, kitaplar, oyuncaklar…
“Benim tüm erkek kahramanlarım “ben”im, ve tüm kadın kahramanlarım da kadınları nasıl algıladığım. Dolayısıyla benim tüm kitaplarım birbirine geçmiş haldedir, sadece kadın ve erkek arasında bir sınır bırakarak. Aslında tüm kitaplarımda sadece iki karakter var o ve öteki. “
Volodya’nın mektupları geçmişten kimi anılar içermesine rağmen daha çok içinde bulunduğu cepheye, savaşa, etrafındaki ölümlere, kana, şiddete ve hastalıklara dair. Hassas bir ruhun karşılaştığı acımasızlığa olan tepkisi çeşitli benzetmeler ve korkunç görüntülerle yer alıyor mektuplarda. Savaşın ve çatışmanın asla sonunun gelmeyeceği düşüncesi ana izleklerden biri.
Volodya ve Saşa’nın hem zamanda hem de mekanda ayrı düşmüşlüğünü, insanların sonsuz yalnızlığına da yorabilirsiniz, Lacancı Kadın ve Erkeğin bir araya gelmesinin imkansızlığına da.
Kitabın çevirisi mükemmel, okumak müthiş bir tat veriyor, zaten çok yetkin bir kişinin çevirdiği belli. Böyle çeviriler kolay bulunmuyor.
Roman; insanla, zamanla, hayat ve savaşla, insanın çaresizlikleriyle yüklü dev bir nehirde, kendini gerçekliğin tuhaf görünüşlerine bırakmak gibi, bir sonraki mektubu okumak için sürekli sabırsızlanıyorsunuz.
“Hayat kelimelere dönüştürülmediği sürece bir hiçtir.”
- Mihail Şişkin – Mektupların Romanı
- 384 sayfa
- Jaguar Kitap – Roman
- Çeviri: Yrd. Doç. Dr. Erdem Erinç
Not: Bu yazının hazırlanmasında yazarla yapılmış aşağıda linkleri verilen söyleşilerden de faydalanılmıştır.
http://www.columbia.edu/cu/creative/epub/harriman/june13/mikhail_shihskin.pdf
http://russkiymir.ru/en/publications/140274/