Arkadaşlarla Sohbetler serisinde hayatlarında kitaplara oldukça önem verdiklerine şahit olduğum arkadaşlarımı misafir edeceğim. Bu misafirliklerinde okudukları ve kendilerinde farklı noktalara değindiğini hissettikleri kitapları seçmelerini ve hazırladığım kalıp sorulara seçtikleri her bir kitap için cevap vermelerini isteyeceğim. Kitap tavsiye etmenin yanı sıra tavsiye edenlerin hayatlarında sızlayan noktaları da öğrenmiş olmanın değerini biliyor ve bunu çoğaltmak için Arkadaşlarla Sohbetler serisini başlatıyorum.
Umarım en az benim kadar keyif alırsınız. İyi okumalar. 💛

bu senin devrimin, Okan Yılmaz
Everest Yayınları, 2021
Kitabın içerisinde kalbini yakaladığını fark ettiğin o anı anlatır mısın? Seni çeken o “şey” neydi?
Hani bir kitabı elinize alır ve şöyle bir karıştırırsınız ya özellikle bu bir şiir kitabıysa bunu refleks olarak yapıyorum galiba. Okan’ın kitabında bunu yaptığımda büyük harflerle “DÜNYA BAŞINA GELSİN / DÜNYA BAŞINA GELSİN” yazıyordu. Zaten şiirine aşina olduğum biri ama orada kalbim durdu.
Diyelim ki bu kitabın bir kahramanı da sensin. Nerede, hangi karakterin yanında olmak isterdin?
“Telef” şiirindeki anne olmak isterdim. Anneler öyle uyanır; huzursuz.
İçlerinden iki karakter seçmeni rica ediyorum şimdi. Bu soracağım soruyu ben her okuduğum kitabımda mutlaka yapıyorum. Seçtiğin iki karakteri karşına alsan onlara ne söylemek ya da sormak isterdin?
“Isır Şimdi Ceylan, Bu Senin Devrimin,” şiirindeki ceylana durma dedim çünkü;
< anda soğuk metal tenden geçiyor
boyuna
bir anne oğlunun cenazesini
kaldırıyor yeruşalimde
gün o sevmediğim rengiyle
batmaya hazır nilde
bir genç boğuyor kendini
rakkada bir kız çarşafını
atıyor veya haramın elinde
yan bahçede biri tecavüzcüsünü
öldürüyor BİL BAKALIM KİM
sudanlı kadın muktediri deviriyor topuklarında ilk ayete sığdırıyor
ceylan hepini
anı zamanı biri bini hepsini >
Kendinde ortak gördüğün veya senin hayatında olmayan ama bu kitapla var olacak olan o ayrıntı nedir?
Hayvan donuna girmeye yürekten inanıyorum, mantıklı bir açıklaması olmasına da inanın gerek yok ve Okan’ın şiirlerinde ben o ceylan oluyorum.

Tante Rosa, Sevgi Soysal
İletişim Yayınları, 2002
Kitabın içerisinde kalbini yakaladığını fark ettiğin o anı anlatır mısın? Seni çeken o “şey” neydi?
“Sevgi Soysal’ın onu hiç tanımamış kızı olarak benim ekleyebileceğim tek şey, yokluğunun nasıl bir kayıp olduğunu ölmeden iki ay önce çekilen ve bu kitabın kapağından size bakan fotoğrafının bile anlatabileceği annemi, kitaplarıyla en çok da Tante Rosa ile tanıyıp sevmiş olduğumdur.”
Funda Soysal’ın bu son sözleri beni kalbimden yakaladı.
Diyelim ki bu kitabın bir kahramanı da sensin. Nerede, hangi karakterin yanında olmak isterdin?
Sadece bu kitap için değil, tüm kitaplar arasında ben hep Rosa olmak isterim. Çünkü o tutkuların kadınıdır. Şurada anlattığı gibi:
“Her şey özlenebilir. Her şey tutku konusu olabilir. Her şey aynı ölçüde kutsal ve aynı ölçüde aşağılık olabilir. Tutkular çevreye göre değişen şeylerdir. Evli kadınlar toplantısında, en temiz pak aile kadını olmaya özenen aynı kadın, orospuların yanında en orospu olmayı niçin istemesin? Önemli olan istektir, hiçbir istek diğerinden soylu değildir, değildir, böyle düşünmüş olabilir Rosa gizliden.”
İçlerinden iki karakter seçmeni rica ediyorum şimdi. Bu soracağım soruyu ben her okuduğum kitabımda mutlaka yapıyorum. Seçtiğin iki karakteri karşına alsan onlara ne söylemek ya da sormak isterdin?
Kızışmış, yalnız ve aç olan o siyam kedisini beslemek isterdim sanırım.
Kendinde ortak gördüğün veya senin hayatında olmayan ama bu kitapla var olacak olan o ayrıntı nedir?
Bu kitap benim için gerçekten çok kıymetli. İçimde bir yerlerde varlığından emin olduğum, ara ara gün yüzüne çıkan cesareti tetikliyor. “Korkma,” diyorum kendime. “Sen biraz da Rosa’sın, unutma.”

Nü Peride, Hakan Akdoğan
Eksik Parça Yayınları, 2019
Kitabın içerisinde kalbini yakaladığını fark ettiğin o anı anlatır mısın? Seni çeken o “şey” neydi?
Bu kitapta beni çeken şey son cümle oldu: “Değer miydi bir elmaya?”
Diyelim ki bu kitabın bir kahramanı da sensin. Nerede, hangi karakterin yanında olmak isterdin?
Nevtan olmak isterdim. Beril’i hiç yalnız bırakmazdım o adamla galiba. Kıskançlığın esiri olmak yerine o duyguyu kullanırdım. Belki o zaman Beril de kurtulurdu.
İçlerinden iki karakter seçmeni rica ediyorum şimdi. Bu soracağım soruyu ben her okuduğum kitabımda mutlaka yapıyorum. Seçtiğin iki karakteri karşına alsan onlara ne söylemek ya da sormak isterdin?
Ante ve Mihriban’ın karşısına geçip onlara kimseye güvenmemeleri gerektiğini söylerdim.
Kendinde ortak gördüğün veya senin hayatında olmayan ama bu kitapla var olacak olan o ayrıntı nedir?
En yıkıcı olan Halil’in ihanetiydi sanırım. Bende bu yalnızlık korkusu yok. Evet, hiçbirimiz yalnız yaşayamayız ama ne uğruna? İki insanın canı pahasına değil. Üstelik bu defa daha acı bir yalnızlığın kollarında buldu.

Alaybozan, Zeynep Tuğçe Karadağ
İthaki Yayınları, 2021
Kitabın içerisinde kalbini yakaladığını fark ettiğin o anı anlatır mısın? Seni çeken o “şey” neydi?
Bu kitapta beni ilk çeken ilk öyküydü. “Kaplan Ağzı”.
Diyelim ki bu kitabın bir kahramanı da sensin. Nerede, hangi karakterin yanında olmak isterdin?
Ben hayvanların yanında olup öç almalarını büyük bir keyifle izlerdim.
İçlerinden iki karakter seçmeni rica ediyorum şimdi. Bu soracağım soruyu ben her okuduğum kitabımda mutlaka yapıyorum. Seçtiğin iki karakteri karşına alsan onlara ne söylemek ya da sormak isterdin?
Mahir Bey’in komşularından biri olmak isterdim. O ne kadar kabuğuna çekilmek istese de bir kahveyi bahane edip kabuğu kırmak isterdim. Sona yaklaşırken yalnızlık insanı sadece üzmüyordur belki de en çok korkutuyordur. Bunları düşündükçe yalnız bırakmak istemezdim sanırım.
Kendinde ortak gördüğün veya senin hayatında olmayan ama bu kitapla var olacak olan o ayrıntı nedir?
Zeynep’in öykülerindeki yok oluşu, ölümü seviyorum. İçimden geçenler gibi. Aklımın bir köşesinde duran o noktayı onun öykülerinin sonlarında buluyorum.

Habibi, Craig Thompson
Çeviri: Melek Berfin Altınışık
Flaneur, 2017
Kitabın içerisinde kalbini yakaladığını fark ettiğin o anı anlatır mısın? Seni çeken o “şey” neydi?
“Her bebek ağlayarak doğar, çünkü ruhunun Allahtan ayrıldığını bilir. Ve bir çocuk uykusunda ağladığında, ruhu bir şeyin KAYIP olduğunu hatırlamıştır.”
Bu alıntı beni kitaba ilk çeken şeydi diyemem ama dikkatimi çekmişti. Çizimler öyle muhteşem ki Habibi’yi görüp onu almamak için sağlam bir irade lazım.
Diyelim ki bu kitabın bir kahramanı da sensin. Nerede, hangi karakterin yanında olmak isterdin?
Sanırım bu çizgi romanda kimsenin yerine geçmek veya yanında yer almak istemezdim. Çünkü herke çok haklı ve çok mağdur. Tıpkı gerçek hayattaki gibi. Gerçeklik midenizi bulandırıyor hatta ihtimaller bile fakat yine elinizden bırakamıyorsunuz.
İçlerinden iki karakter seçmeni rica ediyorum şimdi. Bu soracağım soruyu ben her okuduğum kitabımda mutlaka yapıyorum. Seçtiğin iki karakteri karşına alsan onlara ne söylemek ya da sormak isterdin?
Dokuz yaşında bir kâtibe satılan ve sonrasında köle tüccarların eline düşen Dodola ve orada rastladığı küçük Zem’in hikâyesi anlatılıyor. Olaylar bir Arap ülkesinde geçtiği için mistik öğeler de çok fazla. Biz bu mistik labirentten geçerek saf sevgiye ulaşmaya çalışırken kölelik, zulüm, tecavüz, katliamlar gibi insanlığın utanç verici pisliğinden nasibimizi alırız.
Sonu ise beni hep kırgın bir gülümsemeyle bırakır.
Kendinde ortak gördüğün veya senin hayatında olmayan ama bu kitapla var olacak olan o ayrıntı nedir?
“Sûfi aziz RABI’A AL-ADAWIYYA bir ateş tomarı ve bir küp buz taşırken göründü. Cenneti yakmak için bir ateş tomarı… Cehennemi boğmak için bir küp su…
… böylece iki örtü de yok olacak…
… ve inananlar ibadet edecek…
… ödüllendirilmek için değil…
… ya da cezalandırılma korkusundan…
… sevgi için.”