Sizlere çarçabuk okunan, tüketilen lakin üzerine çokça düşündürten bir kitaptan bahsedeceğim. Alois Hotschnig’in Yüz Kitap tarafından basılan kitabı Belki Bu Defa, Belki Şimdi üzerine konuşulmayı hak eden bir kitap çünkü.
Peki neden, peki niye, peki nasıl?
İlk öyküden itibaren Hotschnig, bizlere bazı şeyleri alışılmışın dışında bir yolla anlatacağını söylemeye başlıyor. Klasik anlatı gibi başladığı Aynı Sessizlik Aynı Bağırışma isimli metinde ummadığınız yerde kurmacaya kayarak sizi afallatmayı başarıyor. Sessiz, sakin bir kasabaya yerleşen karakterimiz, kendi tercihine aykırı hareketler içerisinde bulunarak, yalnızlığa alışamadığını sezinliyor ve kasabadaki diğer insanları gözetleme alışkanlığı ediniyor. Fakat kasabadaki diğer insanların onu umursamaması bir noktadan sonra karakterimizi çıldırtma noktasına kadar getiriyor. Bu aşamadan sonra metnin içine bir oyun giriyor ve anlatıcının kaybolduğuna ya da karakterimizin tamamen kendisini yok saymasına varıyoruz. Bu öyküyü burada bırakalım ve bir başka öyküye geçelim. Devamındaki öykü olan Yürümenin İki Çeşidi de benzer bir anlatım tarzı var. Yine birinci tekil şahısla başlayan klasik anlatı fakat metnin ilerleyen kısımlarında okuru tereddüte düşüren bir sona sahip.
Yazarımızın derdini üçüncü öyküde anlıyoruz, ilk iki öyküde gizli saklı yaptığı işi üçüncü öykü olan Bir Kapı Açılıyor ve Sonra Kapanıyor‘da ayan beyan yapıyor ve karakterlerine giydirmeye çalıştığı ağır yükü bizlere ayan beyan sunuyor. Kuruluş açısından oldukça başarılı bir öykü olan metnimiz, eski bir arkadaşını ziyarete gelen karakterimizin tanımadığı yaşlı bir kadın tarafından yan daireye alınmasıyla başlıyor. Yaşlı kadının evi oyuncak bebeklerle dolu. Bu bebeklerle ilgileniyor, onlarla konuşuyor, onlar üzerinden hikâyeler anlatıyor. Karakterimizi eve davet etme sebebi ise yine bebeklerle ilgili. Tıpatıp ona benzeyen bir bebek görünce, şaşırıyor, o şokla evden ayrılıyor karakterimiz. Fakat içine kurt düşüyor ve o eve tekrar gidiyor. Sonraki günlerde yine gidiyor, yine gidiyor… Her gittiğinde karakterimizin hayatından başka bir döneme ait bir halde ve giyimde yeni bir bebek karşılıyor bizi. Her bebekte farklı rüyalar, farklı hatırlamalar, farklı anılar… Buradaki kurmaca, alt metnine inildiğinde, geçmişe duyulan özleme sokulan bir çomak. Klasik anlatının dışına tam olarak çıkmadan, olay örgüsünü kurmaca üzerine kuran yazarımız yeni bir deneyim sunuyor bize. Yabancılaştığı benliğini, yavaş yavaş bebeklerle yani geçmişle kazanan, hatırlayan, öğrenen insanoğlu…
Kitaba ismini veren öykümüz, yani Belki Bu Defa, Belki Şimdi, bana Godot’yu Beklerken‘i hatırlattı. Tüm aile buluşmalarına gelmeyen babanın kardeşi Walter’ı, tüm öykü boyunca bekliyoruz. Gelmemesinin nedeni insanlardan korkması, kalabalığın ona ağır gelmesi ve sıradan insanları rahatsız etmeyecek şeylerin onu bir şekilde rahatsız ediyor oluşu. Anlatıcı karakterimiz de Walter’a özeniyor fakat hiçbir şekilde onun gibi olamıyor. Aileden kopamıyor, kopmaya çalıştığında da Walter’ın gelip gelmediğini merak ediyor ve yeniden aile meclislerine katılmaya başlıyor. Sonunda ise bize sürpriz var. Hayır, Walter’la alakalı değil. Bunu merak etmenizi istiyorum. Evet.
Bir Şeyin Başlangıcı isimli diğer kısa öykü, gerçekten çok kısa. Bence kitabın en güzel, sağlam öyküsü. Kendisine tamamen yabancılaşmışlık kurgusu üzerine kurulmuş metin, karakterimizin kendisine dair hiçbir şey hatırlamamasıyla başlıyor. Fakat bu bahsettiğim hafıza kaybı değil. Aynaya bakıyor, gördüğü kişi kendisi değil. Kaldığı yerdeki hiçbir şeyi hatırlamıyor, sadece ufacık anımsamalar. Notlar üzerindeki yazılardan bir şeyler çıkarmaya çalışıyor, nafile. Duşta asıl bedenine ulaşmak için derisini soyarcasına yıkanıyor, faydası yok. Aynaya baktığında, bambaşka birisi. Öykü sizi geren bir finalle bitiyor. Ama söylemem. Merak etmenizi istiyorum.
Şöyle bir alıntı aldım bu öyküden:
İnsan kendinden kurtulamıyor, diye okudum, kendi dışına çıkamıyor, sonra da kendime ait olmayan bir sesle güldüğümü duydum. Çünkü çoktan kendi dışıma çıkmıştım. s. 55
Öykülerin tamamına yakınında genel bir tema var: Kendi bedenine, yaşamına, yaşadıklarına yabancılaşan bireyler. Metinlerde yaşadıkları bu çıkışsızlık durumundan kurtuluş yolunu arayan karakterler okuyoruz. Kafkaesk türünde kurmacalar desem, sizleri yanıltmış olmam. Başta da bahsettiğim gibi hemencik tüketiyorsunuz fakat öyküler bitince üzerine düşünmeden edemiyorsunuz. Ben hâlâ birkaç öykü üzerine düşünüyorum. Yazmaya çabalayan birisi olarak, kurgularını kıskanmadım, desem yalan söylemiş olurum.
Hepitopu 74 sayfa olan kitapla alakalı bunları yazdığımı görünce abarttığımı düşünmeyin. Bu sene okuyacağınız en iyi çeviri öykü kitaplarından birisi olmaya aday bir kitap. En azından benim için böyle.
Yüz Kitap’ı takdir etmeden ve teşekkürlerimi sunmadan geçemeyeceğim. Güzel işçilik ve özenli çeviri. Bizlere güzel öyküler okutmaya devam ediyorlar. Kendilerinin diğer işlerini de heyecanla bekliyoruz.
- Belki Bu Defa, Belki Şimdi – Alois Hotschnig
- Yüz Kitap – Öykü
- 74 Sayfa
- Çeviri: Mustafa Tüzel