Çocukluğumda kapının önüne gelen bütün kimsesiz yavru kedilerin kuyruklarını içeri çekip kendilerine yaslanarak uyumalarına gönlüm hiç razı gelmezdi. Koynuma sokar ve eve götürürdüm. Annem birkaç gün kalmalarına izin verirdi. Böyle böyle içimdeki hayvan sevgisini taşmaktan kurtarıyor ve bir yenisi gelene kadar içimdeki duyguları dizginliyordum. Bir gün gerçekten bir hayvana evimizin kapılarını açtığımızda aslında bir başka hayatın kapılarını da araladığımızı çok sonra fark ettim.
Özlem Anar’ın Kedi Dili adlı kitabı Alfa Kitap tarafından ekim ayında okurlarıyla buluştu. Okurken kafamın içerisinde dönüp dolanan cümlelerin en azından birisi tarafından kağıtlara yüksek sesle söylenmiş olmasına sevinmedim dersem büyük bir yalanın içinde bulurum kendimi. Bir yılı aşkın bir süredir evimde bir hayvanın dolaşıyor olması bütün algılarımı fabrika ayarlarına çevirmeme yol açtı ve bütün düşüncelerimi, duygularımı, bakış açımı yeniden yazmaya itti beni. Kedi Dili adlı kitapta karşılaştığım tüm duygular aslında benimdi. Şimdi o koynuma soktuğum kedilerin konuşma vaktiydi.
Kitapta ana karakter adı üzerinde kedilerdi. Hayır, Tekir, Sarman, Karman, Çorman, Garip ve herkesin yoldan geçerken göz göze geldiği bütün ürkek kediler bu kitapta kendisine bir ev bulmuşlardı. Buradan ayrılıp gitmiş olanlar ise varlıklarını bir ılık rüzgâr misali aramızdan geçerek belli ediyorlardı. Küçükken bir muhabbet kuşumun ölümüne şahit olduğum o karanlık akşamda hiç susmadan ağlamıştım. Elini sırtımdan hiç çekmeyen annemin lafını her gün bir doz kendime sayıklayarak iyileşmiştim. “Sevgiyle baktığın bir hayvanın gözleri seni hiç bırakmazmış. Gitse bile ruhu hayatına girecek bir başka canlının içine gizlenirmiş. Böylece gerçek bir sevginin bağını hiçbir eylem bozamazmış.”
Kedi Dili kitabında Garip ile başlayan kediler dünyasının hikayesi, Garip’in ölümü üzerine ruhunun bedeninden önce tanıştığı henüz doğmamış kedi Çapkın’ın hikayesi devam eder. Aslında hepsinin çıkış noktası aynıdır: Sokakta bir şekilde hamile kalmış kedinin doğurması. Hepsi bir nevi sokağı anne bellemiştir kendi annelerinden sonra. Bunca zaman kedileri kedi yapan bütün eylemlerin tabiat ananın kulağına fısıldaması sonucu yaptığı ve kendilerinin bile neden yaptıklarını bile bilmediklerini anlatan kedi Çapkın, diğer kedilerden şanslıdır. Bir süre sokağın kucağında, kalbi temiz insanların yemekleriyle beslenen Çapkın, adının üzerinde yarattığı etkiden midir bilinmez bir ailenin hayatına ortak olmayı başarır. Sokak zordur, köşelerine kadar soğuktur, kötüdür, intikam kokar, pislik kokar. Sokaklarda bir tek kalbini kötülüğe sonsuza kadar rehin vermiş canlılar kalırlar. O da sokak onları daha kötüsü geldiğinde kötünün yerini boşaltmak için karanlık boşluklara tükürene kadar sürer.
Bir hayvanla iletişim kurabilmenin tek yolu duygudur. İyi ya da kötü ona ne hissettirirseniz size o şekilde cevap verecektir. Korkunuz, size kendisinin masum olduğunu anlatmasına yol açar. Yanınıza gelir ve kendisini sevmeniz için adım atar. Öfkeniz, yok yere yayılan bu kötü dalganın size aynı şekilde geri dönmesini kanıtlar nitelikte öfkeyle karşılaşır. Sevgi ise katlanarak sevgi ile geri döner kalbinize. Bu yüzden hep dediğim gibi bir hayvanla her şekilde iletişim kurabilirsiniz. Hangi yolu seçtiğinizin önemi yoktur. Hepsinin bir karşılığını göreceksiniz.
Kedi Dili kitabı içerisinde kedilerin gözlerinden hayata bakmaya alışırken bir yandan da onların gördüğü insanların hayat hikayelerini de dinleme şansı buluyoruz. Bu aşamada söylemek isterim ki okuduğunuz hayat hikayelerinin kahramanları veya adları değişse bile gerçek hayatta hâlâ aramızda dolaşmaktalar. Çocuk yaşta evlilik, aldatmalar, kavgalar, önemsenmemek, hastalıklar, hastane kokuları, endişeler, küçük bir pencere ardında kurulan büyük hayaller, geç kalınmışlıklar, takıntılar, anadan doğmayan evlatlar, savaşlar, yalnızlıklar, korkular, gerçek aşklar, hayranlıklar, kediler, kediler, sevgi, sadece sevgi.
Psikolojide ilk adım, insanın kendi içindeki karmaşayı kendisinin çözmeye çalışmasıdır. İnsan, kendisinin doktorudur. Bu ister bir düzen içerisinde adım adım, ister bir kedinin ip yumağını karmaşıklık içerisinde açar gibi düzensiz ama etkili bir yolla yapılabilir. Kedi Dili bu sorunları tamamen sevgi ile çözmüştür. Bu bir kediye olan sevgi gibi gözükse de bir bitkiye dahi gösterdiğiniz sevgi dahi karşılık bulduğunda iyi gelecektir. İşte ilacınız. Kitap içerisinde karşınıza çıkacak olan Hayır isimli kedi size bu ilacı nasıl kullanmanız gerektiğinizi gösterecektir. Çünkü o bir savaşın içerisinden sağ olarak çıkmış ve bütün gençliğini hastane odalarında ölüm ile danslar ederek geçirmiş bir kadının evine dahil olmuştur. Onun ürkekliğinden nasıl sevgi dolu ve sakin bir kediye dönüştüğünü gördüğünüzde arkasında gelişen daha büyük olaylar karşısında sevginin boyutlarının ölçülemeyecek derecede olduğunu fark edeceksiniz.
Kedi Dili’ni eline aldığınızda varsayalım kumda ayak izleriniz bir pati olsun. Bir sabah kalkıyorsunuz ve yaptığınız ilk iş sizin için hazırlanmış kahvaltıya masaya çıkarak dahil oluyor ve her şeyi dilinizle yiyorsunuz, belirli dönemlerde bünyenizde oluşan dürtüleri anlama gereği bile duymadan kulağınızdan içinize konuşan sesi dinleyip hareket ediyorsunuz. Camdan dışarıya bakarken bir ağacın dalında gördüğünüz o kuş sana uçabilirsin diyor, sebebini ve sonuçlarını sorgulamadan balkondan ona doğru uçuyorsunuz. Ya da yere doğru uçuyorsunuz. Kimmiş, neymiş, neredeymiş, nereliymiş, nedenmiş demeden uzatılan her ele çekingenlikle de olsa sevgiyle uzanıyorsunuz. Varsın olsun. Şeklimiz, cinsimiz, türümüz, cibilliyetimiz ne demeden sevdiğimiz bir dünya olsun.
“Üstünü temizleyeceğine kalbini temizle gibi bir motto da bulmuştu.” (syf. 74)
Kalbinizin tozunu silebildiğimiz günler yakın, pisi pisi okumalar.
- Kedi Dili – Özlem Anar
- Alfa Kitap – Roman
- 224 sayfa
Not: Kedi Dili kitabı için yazdığım bu yazı 13 Kasım 2020 tarihinde Deniz Yaşar adı ile Sabah gazetesi Kitap ekinde yayınlanmıştır.