Tarih 1797 yılının Ağustos’u, bundan iki yüz yıldan fazla bir zaman ötesi. 21 yaşındaki Jane, First Impressions (İlk İzlenimler) adını verdiği romanını henüz bitirmiş. Kesin olmadığı söylenen bir takım bilgilere göre kırık kalbinin öyküsünü işlemiş bu romanına, kendi hayatından birçok iz bırakmış. Fakat, 16 yıl sonra Pride and Prejudice adıyla yayımlanacak olan bu romanının ölümsüz bir eser olduğundan habersiz.
Austen‘ın 200 yıldır etkisini yitirmeden ilk günkü heyecanıyla kalabilmiş, bunca yıldır her milletten insana kendini tekrar tekrar okutabilmiş ve belki de birçoğunun hayatını değiştirebilmiş bu romanından bahsetmeden evvel; Jane Austen‘ın yaşamı ve karakteri hakkında bir şeyler söylemek gerektiğine inanıyorum. Çünkü birçoğumuzun Aşk ve Gurur olarak tanıdığı bu roman Jane Austen dışında bir yerlerde tutulursa klasik bir aşk romanı olmaktan öteye geçemez. Oysa o, Austen ile asla parçalanmaması gereken bir bütündür.
***
Jane Austen 42 senelik ömrüne birbirinden müthiş altı eser sığdırabilmiş ve döneminin tüm olumsuzluklarına rağmen yılmadan yazabilmiş, İngiliz edebiyatının en önemli kadın yazarlarından biridir. 19. yüzyılda bir kadının yazar olarak anılması imkânsız sayılırken, kendi ismini gizlese bile kadınlığını asla gizlememiştir. ‘By a lady’ (bir hanım tarafından) takma ismiyle yayınladığı romanları önce İngiltere, daha sonra dünyanın dört bir yanında yerini almıştır. Bu dik ve kararlı duruşu, onun yıllardır feminizmin ilk temsilcilerinden biri olarak anılmasına katkı sağlamıştır. Ayrıca romanlarında 18 ve 19. yüzyılların kadın anlayışına, kadın davranış ve profillerine alenen karşı çıkmış; bunları alaycı bir dille ele almıştır.
Jane’in zeki, nükteli ve çokça okumuş bir kişiliğe sahip olduğunu, kitaplarında kullandığı üsluptan çok rahat anlayabiliyoruz. Ancak benim her kitabında en çok hayran kaldığım özelliği, çok iyi bir gözlemci oluşu. Austen‘ın yaşantısı ile ilgili okuduklarımdan gördüğüme göre; kendisi yaşadığı yerden pek ayrılmamış ve çevresindeki birkaç insan ile ömrünü tamamlamış. Elbette harikulade bir gözlemci olmak için dünyayı gezmek ve birçok insan tanımak bir ölçüt değildir. Ama –tabiri câizse- kendi ufak dünyasında yaşadıklarını yeteneğiyle buluşturarak muhteşem eserler ortaya çıkarmış olması takdire şayan bir durum.
Meraklısına not: Jane Austen’ın yaşamıyla ilgili, Jon Spence’in ‘Becoming Jane Austen’ isimli eserinden uyarlanan 2007 yapımı ‘Becoming Jane’( Aşkın Kitabı) adında Anna Hataway’li James Mcavoy’lu enfes bir film mevcut.
***
Roman hakkında söyleyeceklerime, kitaba nasıl hitap edeceğimiz konusundaki ikilemden bahsederek başlamak isterim. Çünkü kitaba –birçok yayınevinin yaptığı gibi- Aşk ve Gurur adıyla seslenmek pek içime sinmiyor. Romanın asıl ismiyle birebir çeviri olan ‘Gurur ve Önyargı’( Pride and Prejudice) kitabın hakkını daha çok veriyor. Fakat daha çok izlenmesi adına 2005 yılında çıkan, Keira Knightley ve Matthew Macfadyen’in başrollerinde olduğu uyarlama filmin Türkçeye Aşk ve Gurur olarak sunulan ismi yüzünden genellikle romanı bu isimle anıyoruz. Adında aşk geçen bir roman daha çok satılıyor ve böyle bir film daha çok izleniyor diye kitabın isminin harcanmış olması pek hoş değil. Kendi ismiyle kalmasını istediğim için yazının geri kalanında Gurur ve Önyargı diyeceğim ona.
***
Yabancı bir eser okumadan önce çevirmene ve yayınevine özen göstermeye çalışırım. Romanın bir hayranı olarak, birkaç farklı çevirisini okuyarak, gözden geçirerek ve asıl metinle karşılaştırmalar yaparak küçük çapta bir araştırma yapmış bulundum. Ve itiraf etmeliyim ki, birçok okur gibi, İş Bankası Kültür Yayınları’ndan çıkan Hamdi Koç’un çevirisini daha çok beğendim. Hasan Ali Yücel Klasikler Dizisi’ nin ilk kitabı olarak sunulmuş olmasının ayrıca dikkatimi çektiğini de eklemeliyim.
Hamdi Koç sunuş yazısında, bazı çevrelerin Jane Austen’ı kasıtlı olarak genç kızların sevgisine terk ettiğinden, bunun yanı sıra birçok yazar tarafından da hakkının teslim edildiğinden söz ediyor. Bu yazarların söyledikleri arasında en çok dikkatimi celp eden Virginia Woolf’un, Austen’ı “tüm büyük yazarlar içinde büyüklüğü en zor anlaşılacak yazar” şeklinde tanımlayışıydı. Hamdi Koç bu ifadeyi ‘Austen’ın büyüsü’ olarak yorumluyor. Bu büyünün Jane Austen’ın hem edebiyatçılara hem halka aynı zevki vermesinden ileri geldiğini söylüyor. Hem Virginia Woolf’a hem de Hamdi Koç’a hak verdiğim için özellikle alıntılamak istedim bu kısmı. Ve bütün bunlara ek olarak; Jane Austen‘ı doğru okuyabilmiş ve anlayabilmiş herkesin, bu esrara inanabileceğine ve Austen’ın neden büyüklüğü zor anlaşılabilecek bir yazar olduğunu fark edebileceğine inanıyorum.
***
Gurur ve Önyargı, insan davranışı komedisi (comedy of manners) olarak bilinen ve zıt karakterlerin bulunduğu bir roman. Mrs. Bennet‘in abartılı ve heyecanlı tavırlarının karşısında Elizabeth’in okuyan, düşünen ve canlı bir ideal kadın portresi oluşunu gözlemlemek mümkün. Aslında Austen burada, olması ve olmaması gerekenleri birlikte sunarak inceden bir dönem eleştirisi yapıyor. Ancak ideali yaratırken uzak bir mükemmellikten ziyade kusurlu bir güzellikten bahsediyor ve karakterine gururlu ve önyargılı oluşunu ekliyor Elizabeth’in. Aynı şekilde, Fitzwilliam Darcy de olması gerekeni temsil ederken; yer yer kibre kaçtığını düşündüğüm gururunun ve önyargılarının esiri oluyor. Ama her iki kahraman da başlarına gelenlerle birlikte kusurlarıyla yüzleşerek ders alıyor ve okuru da bu dersi almaya yönlendiriyor. Aynı zamanda duru bir aşkı yaşamaya ve biz okurları bu hayale sürüklemeye devam ediyorlar; biz 18.yy İngiltere taşrasının yaşantısını ve dönem insanının karakterini Jane Austen’ın gözüyle seyrederken.
Meraklısına bir başka not: Yazının sonunda romanın neredeyse 10 yılda bir dizi, film olarak anıldığını eklemeden, Bollywood’dan Hollywood’a birçok projeye ve dünyanın her yerinde bir sürü insana ilham kaynağı olduğuna değinmeden geçmek istemedim. Ayrıca, romanın ruhunu çok iyi yansıttığını düşündüğüm BBC’nin 1995 yapımı – Colin Firth ‘ün Darcy olarak hatırlanmasının sebebi olan- dizisini ilgililerine tavsiye etmek isterim. Romana sadık kalışıyla en iyi uyarlama kanaatimce.
***
Pek uzun bir yazı olduysa affola. Jane Austen ve Gurur ve Önyargı hakkında daha söylenecek çokça söz var. Ama onları da birileri benden daha önce ve daha iyi söylemiştir mutlaka. Benimki yalnızca Jane Austen’a bir çeşit vefa borcu. Yeni okuyan ve tekrar okuyacak olan herkese;
İyi ve ‘gerçek’ okumalar!
- Jane Austen – Gurur ve Önyargı
- Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları – Roman
- 424 Sayfa
- Çeviren: Hamdi Koç
Kaynaklar
*Pride and Prejudice, Oxford University Press, Dec 1990 -Introduction, Isobel Armstrong
*www.biography.com , www.janeausten.org
*Gurur ve Önyargı, Jane Austen, İş Kültür Yayınları – www.iskultur.com.tr