İZ’in peşinden koşmadan ya da İZ bizi kovalamadan…
“Eski gülüşlerimi arıyorum
En saf, en temiz, en tasasız çocuk gülüşlerimi
Göğe uzanan ulu bir masal ağacının tomurcuklarında asılı kalmışlar
Erişemiyorum.
Yaşanmış düşlerimde yitirdiğim masum gülüşlerimi bir tek “O” indirebilir aşağıya
Bir tek o yüzümü güldürebilir yeniden
Ama yok!
Ölmüş!
Öyle diyorlar, inanamıyorum…”
Sahi ne zaman öldürmüş olabiliriz gülüşlerimizi?
Yaşarken, doya doya nefes alırken üstelik ne ara ölmüş olabiliriz?
Peki ya tahammül sınırımız, ne zaman ince bir urgan olmuştur da fark edememişizdir?
Buhranlı, hezeyanlı, dizginlenmesi güç bir kriz sürecine ne vakit dâhil olmuş olabilir ruhumuz?
Yaşarken… Çoğumuz… Sahi ne zaman?
Öykü, roman, mizah ve çocuk edebiyatı çerçevesinde çok sayıda kitabı ve senaryo çalışmaları olan sevgili Canan Tan her kitabında bu denli yürekleri kavuracak güçlü bir kalem.
Öyle ki yine yeniden soluk soluğa farklı bir Canan Tan okumaya hazır ol sevgili okur…
Genç bir kız Verda. Babasına hayran. Ezelden ebede bir baba-kız hikâyesi bu…
Kariyerinde zirveye ulaşmış bir avukat Vedat Karacan. Verda, babasının hayatında olup bitenleri intiharının ardından bir sır perdesini aralar gibi aralıyor… Yıllar sonra…
Yüzleştiği keşkeleri, yaşadığı pişmanlıkları eşlik ediyor ona. Yüreğini sızlatan bir hasretle sürdürüyor bu izi… Aslında kendini bildi bileli izini sürüyordu babasının, çünkü tuttuğu takımı öğrenmek için bile bir dedektifti Verda…
Ne yaparsa kendine yapar insan aklına mıh! Göbek adı muamma günler de geçiriyor bir arpa boyu yol alamadığı günler de… Babasının yarım bıraktığı Çayyolu davasıyla keskinleşiyor, bileniyor, büyüyor…
İçten içe kanayan yaraları var lâkin gün geliyor masalsı ama gerçek bir yaşam öyküsü ile tanışıyor… Verda babasıyla yeniden tanışıyor, hayatında biricik kahramanım dediği adam hakkında bilmediği gerçeklerle yüzleşiyor, bir uğur böceğini öldürmenin bülbülü öldürmek gibi bir şey olduğunu anlıyor…
Ve İZ, babam da böyle olmasını isterdi dedirtiyor.
- Canan Tan – İz
- Altın Kitaplar Yayınevi – Roman
- 395 Sayfa