Halide Edip Adıvar’ın 1936’da yazdığı Yolpalas Cinayeti, romandan ziyade uzun bir hikâyedir aslında. 1930’larda Şişli’deki bir apartmanda, Yolpalas Apartmanı’nda işlenen bir cinayetin hikâyesini anlatır. Zengin Sallabaş ailesinin 23 yaşındaki, herkesin sessiz sakin bir insan dediği dadısı, şoförü öldürüp evin hanımını yaralar. Anadolu’dan gelmiş genç bir kızı böyle bir cinayeti işlemeye iten sebepler ne olabilir?
Yolpalas Cinayeti, konu ve üslup benzerliği olmamasına rağmen daha ilk sayfasından bana Suat Derviş’in Fosforlu Cevriye’sini anımsattı. Muhakkak ki bunda yakın zaman dilimlerinde yazılmış olmalarının payı vardır. Kullanılan kelimeler, hikâyedeki fon ve 1930-40’ların havası bu çağrışımı yapmış olmalı.
Gelelim Yolpalas Cinayeti’ne… Kitapta bir cinayet anlatılmasına rağmen bu, bir polisiye romandan beklediğimiz gibi katili son ana kadar belli olmayan sır dolu bir cinayet değil. Aksine biz en baştan, daha ilk sayfadan, hatta ilk cümlelerden katilin kim olduğunu biliyoruz. Katil suçunu itiraf ediyor. Bu nedenle roman boyunca okuduğumuz katilin kim olduğu meselesi değil, bu cinayetin “saikinin” ne olduğu meselesidir. Ve Halide Edip bu saikleri ortaya koyarken bizim maktulle değil, katille empati kurmamızı ve onu anlamamızı istiyor. Belki maktule, çizilen profilden ve yaptıklarından ötürü zerrece acımıyoruz ama bu gerekçeler bir insanı öldürmenin mazareti olabilir mi sorusu kitabın sonunda bir ahlaki sorgulama olarak sezdiriliyor.
Yolpalas Cinayeti’nde sadece genç dadı Nadide’nin nasıl katil olduğunu okumakla kalmıyoruz. Halide Edip bu kısacık romanda toplumun farklı kesimlerinden portreler, özelllikle de kadın portreleri, sunuyor; Karagümrük’te fakir bir ailenin kızı iken zengin bir adamla evlenip sosyeteye giren gösteriş meraklısı, görgüsüz Sacide Sallabaş ve bir öküz almak için gece gündüz çalışıp didinen Nadide’nin annesi gibi. Yanı sıra dönemin günlük dili, konuşma tarzı ve yaşam biçimi, mesela Kağıthane sırtlarında kaymaları, hakkında bilgi sahibi oluyoruz.
İyi okumalar!
- Yolpalas Cinayeti – Halide Edip Adıvar
- Can Yayınları
- 88 Sayfa