Savaştan Kaçmak…
Yazma eyleminde yeteneğin rolü elbette tartışılmaz. Ancak nesnel/verili koşulların etkileri de yadsınamaz. Yaşar Kemal, o büyük Çukurova anlatıcısı, pamuk toplayıcıları ve sürekli dinlediği masallar, efsanelerden beslenen kişiliğinden ayrı değerlendirilemez kuşkusuz. Yaşar Kemal’in en benzeri, belki de zorlu steplerin ve ağır bir rejimin ürünü olan Cengiz Aytmatov’dur. Kırgızistan’ın Talas eyaletinin Şeker Köyü’nde doğan yazar, Manas gibi efsanelerden, bir bilge kadın olan babaannesi Ayıkman Hanım’dan dinlediği ninnilerden, masallardan çokça beslenir. Babası Törekul’un öldürülmesi onu zorlu uğraşılara sürükler. Hep gözlemler. Kamyon şoförlerinin hikâyesi “Selvi Boylum Al Yazmalım”a yol verir…
Savaşlar yıkımdır. II. Dünya Savaşı bunun en iyi örneğidir. Savaşın tahribatı, birey üzerindeki yıkıcılığı Aytmatov hikâyelerinin en önemli fonu olur. İşte onlardan birisi de asker kaçağı İsmail’in çok beğenilen öyküsü “Yüz Yüze”dir. Almanya ile Stalingrad başta olmak üzere birçok cephede savaşan Sovyetler, Kafkas ve Türki coğrafyalarda da asker gereksinimini giderir. Onlardan birisi de bir köyde Seyde ile evli olan, yanında annesi de bulunan İsmail’dir. Her gün kokladığı Seyde’den ayrılmak çok acı vericidir İsmail için. Ve askerlik ataerkil kültürde ritüellere dayalıdır, mertlik ve askerlik göstergesidir bir nevi. İsmail, savaşın o çetin haliyle ve de özlemin dayanılmazlığının basıncıyla daha fazla cephede kalmaya dayanamaz. Bir gün aniden çıkıverir. O anları Aytmatov Seyde’nin ruh haliyle ne de hisli anlatır:
“…Titreyen elleriyle karanlıkta yoklaya yoklaya mandalı buldu, kapıyı bir çekişte açarak eşikte dikilen adamın göğsüne dayandı. Önce alıştığı sözlerle:
Oh, kaynanamın oğlu!Kaynanamın oğlu! diye fısıldarken sonra dayanamadı:
İsmail! İsmailim diye boşaldı.
Ağlıyordu, kocası sağ salim döndüğü için öylesine mutluydu ki! İsmail’i karşısında dimdik duruyordu işte. Üstüne sinmiş tütün kokusuyla, yakası yüzünü yalayan kaba kumaştan asker kaputuyla…”
Herkes Kendi Yazgısını Çizer…
Evet, İsmail vatan haini yaftası riskine karşın dönmüştür. Üstelik köyde birçok ev asker çıkartmıştır. Aslında eşini sabahleyin bir mağarada, geceleri ise evinde kaçaklık haliyle saklamak ve ona dair bir bilginin köye ve sonrasında askeri kesime gitme korkusu ile boğuşmak Seyde’nin omuzlarındadır. Ancak o asla yılmaz. Eşinin toplumca bu kınanacak eylemini mazur görür. Tek derdi, kaynanasının oğlu olarak tariflediği sevdiğine kavuşmaktır:
“… İsmail’in oğlunu kucağına alarak yanında oturduğu o ender gecelerde her şeyi unutmak, kısa bir süre de olsa mutluluğun tadını çıkartmak istiyordu. Ne yapalım, varsın asker kaçağı olsun, diye avutuyordu kendini hamur açarken. Erkektir, yapılacak şeyi benden daha iyi bilir. Herkes kendi yazgısını çizer. Bu savaşta kellesini düşünen sağ kalır demez mi İsmailim? Ona ben akıl öğretecek değilim ya…”
“Ketebe Yayınları” tarafından basılan ve dilimize Mehmet Özgül tarafından özenli bir çeviri ile kazandırılan 65 sayfalık Yüz Yüze, Aytmatov’un aslında birçok öyküsüyle ortak noktalar taşımakta. Bir kere başta da belirttiğim gibi Aytmatov yaşantısından ve duyduklarından sıklıkla beslenir. Asker kaçağı İsmail ve benzeri hikâyeleri çokça çevresinden dinleyerek büyür. Zira, dünya savaşı henüz gençlik dönemlerindeki Aytmatov için büyük bir travmadır ve onun en büyük göstergelerinden birisi de savaşa zorunlu katılımda kendini gösterir. Eser, hadisenin politik yönüne yoğunlaşmaz. Asıl onu ilgilendiren bireyin ruhsal dünyasıdır. Yüz Yüze de özellikle Seyde’nin iç sesini ve kaygılarını sıklıkla duyarız. Mağarada saklanan eşi sebeple ve son kısımlarındaki hırsızlık ile çatışma kısımlarında da görüleceği üzere gergin bir dünyadır Seyde’nin ki. Ve yine bu hikâyede dil oldukça arıdır, gereksiz süs oyunlarına başvurulmaz. Eserin rahatlıkla okunmasında tekrarla söylemek gerekir ki çevirmen Mehmet Özgül’ün hakkını teslim etmek gerekir. Ancak Ketebe Yayınları tarafından iyi bir kapak tasarımı ile sunulan eserin arka kapağındaki yazıda bir bilgi yanlışlığı var. Zira, bu yazıda cepheden kaçan kişi olarak Cumabay gösteriliyor. Halbuki ana kahraman İsmail’dir ve Cumabay onun kardeşidir.
Eserleri Aragon’un ciddi katkısı ile 157 dile çevrilen ve ülkemizde özellikle “Gün Olur Asra Bedel”, “Elvada Gülsarı”, “Cemile”, “Beyaz Gemi” kitapları ile bilinen Aytmatov’un olağanüstü edebi yeteneği, sinema akışkanlığındaki biçemi ile az bilinir eseri Yüz Yüze bir solukta okunacak, nitelikli bir çalışma… Yaz sıcağında iyi bir tercihtir ve herkese tavsiye edilir…
- Yüz Yüze – Cengiz Aytmatov
- Ketebe Yayınları
- Türkçesi: Mehmet Özgül
- 65 Sayfa