2013 yılının ilk yarılarında okuduğum, seneler sonra yeniden elime alıp “seninle yeniden tanışalım mı?” dediğim bir eserle karşınızdayım bu defa.
Bochenski bir mantıkçı. Otorite nedir? Çağdaş Düşünme Yöntemleri ve Çağdaş Avrupa Felsefesi kitaplarının da yazarı. Felsefece Düşünmenin Yolları ise çevirisinin Kurtuluş Dinçer’e ait olduğu, BilgeSu Yayıncılık tarafından 2011 yılında yayımlanan bir başka kitabı…
Kitap, Bochenski’nin 1958 yılında katıldığı Bavyera Radyosu’nun bir programında gerçekleştirdiği on konuşmadan oluşmaktadır. İçerik önsözde de belirtildiği üzere tamamen halk düzeyinde ve felsefe adına hazırlıksız olan dinleyiciye felsefenin ne olduğunu, nesnelerine nasıl yaklaştığını açıklamak.
“Önemli olan hepimizin felsefe yaptığı ve galiba yapmamız da gerektiğidir.”
Bir parantez açmak istiyorum… Neyin nesi bu felsefe? Farklı disiplinlerin felsefeden doğduğu aşikâr… Sorular silsilesi, ucu bucağı sonsuz, öyle ki her şeyin herkesin durduğu yerde sorularıyla âdeta yeniden doğan evrensel bilim.
“Çünkü felsefe her türlü tapınçtan, her türlü sınırdan bağımsız olarak, elimizdeki tüm güçle dünyayı açıklamakta kullandığımız insan aklından başka bir şey değildir.”
Felsefe, “Yunanca ‘seviyorum, peşinden koşuyorum, arıyorum’ anlamına gelen phileo ve ‘bilgi, bilgelik’ anlamına gelen sophia sözcüklerinden türeyen terimin işaret ettiği entelektüel faaliyet ve disiplin. (…) Felsefenin konusu ‘nihai ve en yüksek şeyler’, genel olarak varlık, bir bütün olarak evrenin kendisini ya da insanın eylemlerini, yaşamını ve yazgısını en temelli bir biçimde etkileyen şeylerdir. (…)”1
Felsefi düşünce, “En genel anlamı içinde, soru sormanın sonucu olan ve insanla, insan yaşamıyla ilgili problemlere karşı ilginin gelişmesiyle başlayan düşünce türü; araştırmaya ve eleştirel bir tavıra dayanan, akıl temelli bir soruşturma ve refleksif bir düşünme yönteminin sonucu olan düşünce; kendi üzerine dönmüş olan ve kendisini konu alan düşünce türü. (…) Felsefi düşünce, ayrıca çözümleyici ve kurucu bir düşüncedir. Yani, felsefi düşüncenin analiz ve sentez gibi işlevleri söz konusudur. (…)”2
Bilgi
Sofist düşünür Gorgias’ın meşhur “Hiçbir şey yoktur; bir şey varsa bile bilinemez; bilinse bile başkalarına bildirilemez.” sözü ile konuşmasına başlar Bochenski.
“Ben kişisel olarak, bu öneriyi ciddiye almamız gerektiği, bu üç önermenin çok önemli, çok ilginç göründüğü kanısındayım. Daha da ileri gideceğim: Bence, bu soruları yaşamında en az bir kez, şu ya da bu biçimde sormamış tek bir insan yoktur.”
Bariz bilginin olasılığı söz konusu… Var mı yok mu? Cogito ergo sum-Düşünüyorum öyleyse varım-diyen Descartes’a da değinir, “düşünmek için -kuşku duymak ya da yanılmak da düşünmektir- var olmak gerekir” der. Yani aslında bir düşüncenin olması için bir düşünenin olması gerekliliğini belirtir. Ona göre, “…yeni filozoflardan bazıları, dünyanın ve dünyadaki şeylerin varlığı konusunda tam kesinliğe salt bilgi yoluyla ulaşılamayacağı, bunun için duygusal yaşantı, kaygı, korku, sevgi, nefret denen şeyin gerekli olduğu görüşündedir.”
Doğruluk
Peki, doğruluk bir başka anlamıyla hakikat nedir? Bochenski de soruyor: “…bir yargının doğru (wahr) olduğunu söylediğimizde –ya da bir insanın gerçek (wahr) bir dost olduğunu söylediğimizde- ne kastederiz?” Değil filozoflar tüm insanlık bir kavramla haşır neşirdir yüzyıllardır: Görece. Yani sana bana görelik, değişkenlik, bir koşula bağlılık…
“…kimi yüzeyseldir, kolayca da çürütülür. Örneğin denir ki, “bugün hava yağmurlu” önermesi ancak görece doğrudur, çünkü Roma’da yağar, Münih’te yağmaz; dolayısıyla bu önerme Roma’da doğru, Münih’te yanlıştır.”
Yani doğruluk, söylenen anlamda görelidir. Bochenski konuşmasında ayrıca, William James’in yararcı doğruluk ve Immanuel Kant’ın idealist ve gerçekçi doğruluk kavramlarına da değinir.
İnsan
İlkin şu soruyu soracağız: İnsan nedir? Ben neyin nesiyim? İnsanın kuşku götürmez özelliklerini belirterek başlayalım diyor Bochenski.
“Bir organizmadır, duyu organları vardır; tıpkı öteki hayvanlar gibi, beslenir, gelişir, hareket eder, güçlü güdüleri –kendini sürdürme- yaşam güdüsü, cinsel güdü, daha başka güdüleri- vardır.”
Öyle ki doğaya da hükmedebilen insanın çok güçsüz olmakla birlikte, müthiş bir silahı var: zekâsı. Öğrenmeye aç, gelişmeye açık, toplumsal bir varlık… Soyut düşünce dünyasındaki gücü kayda değer. Kelimelerin, varlıkların, canlı-cansız tüm şeylerin efendisi ama O; bir o kadar eksik, bir o kadar mutsuz, doyumsuz ve ölüm bilincinde…
“Batı felsefemizin kurucusu Platon’un, insanın tüm doğadan farklı bir şey olduğu sonucuna varmasına şaşılmaz. İnsan ya da daha iyisi, insanı insan yapan şey –psykhe, ruh, tin- elbette dünyadadır, ama dünyaya ait değildir. Tüm doğanın üstüne yükselir.”
Ve insan için son cümlesi şu olur Bochenski’nin: “Sonsuza dek kendimiz için trajik bir soru olarak kalacağız.”
Yasa, Bilgi, Doğruluk, Değer, İnsan, Varlık gibi düşünsel uğraşın temel sorunlarını karşıt görüşleriyle birlikte ele almaktadır Bochenski. Yazarın amacı, felsefenin kapılarını aralarken -görüldüğü üzere filozofların görüşlerine de yer vererek- büyük bir merakla düşünmeye yönlendirmek…
- Felsefece Düşünmenin Yolları – J. M. Bochenski
- Çeviri: Kurtuluş Dinçer
- BilgeSu Yayıncılık
- 95 Sayfa
1-2: (Felsefe Terimleri Sözlüğü, Ahmet Cevizci, Paradigma Yayınları, Sayfa 153)